Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Berna Çelik Doğruyol’un yaptığı yazılı açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Tatar, Guterres‘e Cenevre’deki dengeli duruşundan dolayı teşekkür eden mektup gönderdi.
Cumhurbaşkanı Tatar, mektubunda, Kıbrıs Rum lideri Nikos Anastasiadis’in, Cenevre’de tarihi gerçekleri çarpıtmakla kalmayarak, Kıbrıs’ta olası bir uzlaşının, işgal ettikleri Kıbrıs Cumhuriyeti’nin evrilmesi, Kıbrıslı Türklerin buna entegre olması ve Rum tarafını tatmin ettikleri ölçüde birtakım hak ile yetkilere sahip olmalarını içeren bir modelle mümkün olabileceğini söylemesinden duyduğu rahatsızlığı ifade etti.
Uluslararası toplumun bu gerçekler karşısında Kıbrıs Rum tarafının ortaklık devletini işgal etmesini meşru sayıp, iki taraf arasındaki eşit dengeyi oluşturan 1960 Anlaşmalarının tamamen çökmesine yol açtığını belirten Tatar, bozulan denge sonucu, Kıbrıs Rum tarafının kendi çıkarları doğrultusunda, “dayatılmış” bir çözüme ulaşmak için Kıbrıslı Türklere karşı çağdışı ve haksız izolasyon ile kısıtlamaları bir araç olarak kullandığını kaydetti.
Uluslararası toplumun Rum tarafının bu tutumuna göz yummasından duyduğu rahatsızlığı dile getiren Tatar, Kıbrıslı Türklere uygulanan bu kısıtlamaların, ekonomik ve sosyal hayatın gelişmesini engellemekle kalmayarak, Rum tarafının uzlaşmaz tavrını cesaretlendirdiğini ve bir uzlaşıya varılmasını engellediğini belirtti.
Tatar, mektubunda, “medeni” dünyanın kendilerine bu kısıtlamaların kaldırılabilmesi için bir anlaşma olması gerektiğini söylerken, yine aynı “medeni” dünyanın Kıbrıslı Türkleri, baskı altında, uzlaşı süreçlerinde yer almaya mahkum ettiği çelişkisinin adil olmadığını vurguladı.
Kıbrıs Rum tarafının, müzakere süreçlerinde, kronikleşmiş olumsuz bir tavır sergilediğini ve bu uzlaşmaz tavırlarının 2004’te Annan Planı’nda ve 2017’de Crans-Montana’da tescillendiğini belirten Tatar, Rum liderliğinin çözüm fırsatını engelleyen taraf olduğunun sabit olduğunu ifade etti.
Tatar, BM raporlarında da belirtildiği gibi, Kıbrıs Türk tarafına uygulanan temel hak ve özgürlüklere aykırı izolasyon ve kısıtlamaların dayanaksız ve adaletsiz olduğunu, bunların Kıbrıs Türk halkının gelişmesini engellediğini anlattı.
Tatar’dan eşitlik vurgusu
Cumhurbaşkanı Tatar, Crans-Montana sonrası Guterres’in “bu sefer farklı olmak zorundadır” çağrısını dikkate alarak, Cenevre’ye yapıcı ve yeni bir vizyonla gittiklerini, bu çerçevede Kıbrıs’ta barış ve eşitlik içinde yaşamanın mümkün olacağı önerilerin yapıldığını ve dolayısıyla müzakereler tarihinde mevcut şartlara ve gerçeklere uygun yeni bir sayfa açtıklarını kaydetti.
Guterres’in iki taraf arasındaki muhtemel uzlaşı modelinin “aşağıdan yukarıya” olması gerektiği yaklaşımına katıldığını ve bu yaklaşımın Kıbrıs’taki iki halkın ayrı ayrı eşit egemenliğe sahip olduğu gerçeği ile örtüştüğünü aktaran Tatar, gelinen aşamada geçmişte başarısızlıkla sonuçlanan, tüketilmiş modeli (federasyon) geride bırakarak yeni bir zeminde hareket etmeleri gerektiğine dikkati çekti.
Tatar, Cenevre’de masaya getirdiği önerilere atıfta bulunarak, Kıbrıs’ta kalıcı, adil ve sürdürülebilir bir uzlaşı sağlamak için tarafların değiştirilemez “eşitlik” prensibiyle egemen eşit ve eşit uluslararası statüye sahip olduğunun güvence altına alınması gerektiğini, resmi müzakerelerin ancak bunun sağlanması halinde başlayabileceğini de hatırlattı.