Nükleer Sanayi Derneği (NSD) Başkanı Alikaan Çiftçi,nükleer enerji santrallerinin güvenilir ve düşük karbonlu elektrik kaynağı olmalarının yanı sıra sürdürülebilir kalkınmayı da desteklediğini belirterek, “Yeni bir nükleer enerji santrali, inşaat dönemi ve sonrasındaki yaklaşık 60 yıllık işletme ömrü boyunca birçok sosyal ve ekonomik fayda sağlıyor. Bunun en somut göstergelerinden biri istihdam ayağı.” dedi.
Çiftçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye için bir sanayi hamlesi olan nükleer enerji yatırımlarının, sürdürülebilir gelecek için şart olduğunu ifade etti.
Paris İklim Anlaşması’na göre karbon salımının 2050’ye kadar sıfıra indirilmesinin hedeflendiğine, bu nedenle enerji sisteminin karbonsuz kaynaklarla yeniden şekillendirilmesi gerektiğine işaret eden Çiftçi, “İklim taahhütlerinin gerçekleşmesi için ihtiyaç duyulan anahtarı nükleer enerji elinde tutuyor. Bu hedefe ulaşmak için bugünden enerji karmamızın ağırlığını nükleer enerji ve yenilenebilir enerji kaynakları gibi karbonsuz üretim seçeneklerine vermeliyiz.” diye konuştu.
Nükleer enerji yatırımlarına başlayan Türkiye’yi, karbonsuz enerji üretimi ve dünyada bu hedefle paralel artması öngörülen yatırımlar açısından çok önemli fırsatların beklediğini vurgulayan Çiftçi, “Dünyanın sürekli artan enerji ihtiyacını sıfır karbon hedefiyle uyumlu bir şekilde karşılamada kilit rol üstlenecek olan nükleer enerjide, yerli ve milli teknolojimizi geliştirmemiz halinde Türkiye’nin cari fazla vermesi hedefine çok önemli bir katkı sağlanmış olacak.” değerlendirmesinde bulundu.
“Nükleer enerji Türkiye’de istihdamda itici güç olacak”
Çiftçi, nükleer enerji santrallerinin yalnızca güvenilir ve düşük karbonlu elektrik sağlamakla kalmadığını, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmayı da desteklediğini belirterek, “Yeni bir nükleer enerji santrali, inşaat dönemi ve sonrasındaki yaklaşık 60 yıllık işletme ömrü boyunca birçok sosyal ve ekonomik fayda sağlıyor. Bunun en somut göstergelerinden biri istihdam ayağı.” ifadelerini kullandı.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını döneminde sektörün istihdam sağlamaya devam ettiğine dikkati çeken Çiftçi, şöyle devam etti:
“Türkiye’de istihdamda nükleer enerji itici güç olacak. Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nde (NGS) şu an yaklaşık 8 binin üzerinde Türk vatandaşı çalışıyor. Rusya’da nükleer mühendisliği eğitimi alıp Akkuyu NGS’de göreve başlayan yaklaşık 200 Türk mühendis de ülkemizin nükleer enerji geleceğinde çok önemli yer tutacak. Nükleer enerji santralleri, diğer enerji üretim tesislerine kıyasla daha fazla istihdam olanağı sunuyor. Sağlanan istihdamın kalıcı ve yüksek maaşlı olmasının yanı sıra nükleer enerji alanında çalışma deneyimi kazanmak da önemli. İleride gerek mühendis kadromuz gerekse çalışanlarımız bu alanda kazandıkları deneyimlerle yurt dışındaki projelerde de istihdam olanağı bulacak.”
Akkuyu NGS’nin işletme dönemine geçildiğinde, yaklaşık 4 bin kişiye iş imkanı sağlamasının öngörüldüğünü aktaran Çiftçi, şunları kaydetti:
“Washington merkezli Nükleer Enerji Enstitüsünün yaptığı bir çalışmaya göre, nükleer santrallerde çalışan her 100 kişi için ekstra yaklaşık 66 kişilik istihdam imkanı doğuyor. Bu açıdan nükleer enerji santrallerinin direkt sağladığı istihdama ek olarak dolaylı sağladığı istihdam da çok yüksek. İstihdam halkasına nükleer santrallere yönelik mal ve hizmet sağlayan Türk firmalarını da eklediğimizde çok anlamlı bir büyüklüğe ulaşılıyor. Ayrıca küçük modüler reaktörler gibi yenilikçi nükleer teknolojiler ile bu yolda devam ettikçe, nükleer enerji alanından ekonomimize önemli bir katma değer gelecektir.”
“Türk sanayicileri santrallerin yapımında önemli katkı sunabilecek kapasitede”
Çiftçi, nükleerde yerlileştirme çalışmalarında Türk sanayicisinin önemli başarılar kazandığını belirterek, “400’den fazla yerli firmamız şu an Akkuyu NGS için çalışıyor. Yaklaşık 6-7 milyar dolarlık mal ve hizmet ihtiyacının da Türk firmaları tarafından karşılanması planlanıyor.” dedi.
Yeni nesil santrallerde kullanılan parçaların sayısının yaklaşık 500 bini bulduğuna işaret eden Çiftçi, “Ülkemizdeki mühendislik altyapısı ve üretim kabiliyeti son derece gelişmiş durumda. Oldukça yetkin bir yan sanayi ağımız da bulunuyor. Bu sanayicilerimiz nükleer enerji santrallerinin yapım aşamasında önemli katkı sunabilecek kapasiteye sahip. Türk sanayicisinin bu noktada uluslararası güvenlik standartları ve kalite yönetim sistemlerine uygun çalışma disiplini kazanmasıyla katma değeri çok yüksek olan nükleer enerji endüstrisinde kendileri için önemli kapılar açılacak.” değerlendirmesinde bulundu.
Çiftçi, dünya genelinde Akkuyu NGS’nin de içinde olduğu 52 reaktörün yapım aşamasında olduğuna dikkati çekerek, “Özellikle Türk firmalarının Akkuyu NGS projesinde kazandıkları tecrübeyi Rosatom’un yurt dışında yürüttüğü diğer 36 reaktörün yapım sürecine aktarmaları mümkün. Türkiye önemli bir lojistik ve bundan kaynaklı maliyet avantajına sahip. Bu durum yabancı yatırımcılara elverişli bir ortam sunuyor.” ifadelerini kullandı.
Salgın döneminde nükleer enerji yatırımlarının hız kesmeden devam ettiğini vurgulayan Çiftçi, sözlerini şöyle tamamladı:
“Türk firmalarını uluslararası oyuncularla buluşturmak, iş birliği ortamını tesis etmek ve yerli firmalarımızı nükleer enerjinin önde gelen firmalarının tedarik zincirinin bir parçası haline getirmek için yoğun bir çaba içindeyiz. Nükleer enerji yatırımlarının Türkiye ekonomisine sağlayacağı katma değeri, Türkiye’nin nükleer teknoloji alanındaki hamleleri ve stratejilerini ele alacağımız 4. Nükleer Santraller Fuarı ve 8. Nükleer Santraller Zirvesi’ni bu yıl sanal ortama taşıyarak salgın kaynaklı ulaşım dezavantajını bertaraf ettik. Böylelikle katılımcılarımızın ticari görüşmeler yapabilecekleri uluslararası bir sanal iş ağı platformuna dönüştürdük.”