Gazze’ye 2010’da yardım götüren Mavi Marmara Gemisi‘nde Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (IPPNW) topluluğu adına bulunan Matthias Jochheim, dünya kamuoyunun Filistin işgalinin ve ablukanın adaletsizliğine dikkati çekmenin hala önemini koruduğunu söyledi.
“Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım” kampanyası kapsamında İsrail ablukasında bulunan Gazze’deki insanlara yardım götürmek ve onların sesini dünyaya duyurmak amacıyla yola çıkan Mavi Marmara Gemisi’ne 31 Mayıs 2010’nun sabahında İsrail askerleri saldırıda bulundu.
Gemide bulunan ve 500’ün üzerinde kişi arasında yer alan Matthias Jochheim, İsrail’in gemiye yönelik saldırısının 11’inci yılında AA muhabirine yaşadıklarını anlattı.
Jochheim, Girit’ten 10 kişiyle Gazze’ye doğru yola çıktıkları teknenin motorunun arızalanmasının ardından Kıbrıs Adası açıklarında Türk yardım kuruluşu İHH’nin Mavi Marmara gemisine bindiklerini belirtti.
“Dayanışma içinde bir arada durmanın güzel deneyimini de yaşadık”
“Gazze’ye özgürlük” girişiminin bir parçası olarak, uluslararası hukuka aykırı olan Gazze Şeridi’ne yönelik ablukayı açık şekilde şiddet kullanmadan kırmayı ve buraya yardım malzemelerini götürmeyi amaçladıklarını aktaran Jochheim, “Elbette başından itibaren büyük bir gerginlik yaşadık ancak aynı zamanda özelikle Müslüman yol arkadaşlarımızla birlikte olduğumuz Mavi Marmara’da dayanışma içinde bir arada durmanın güzel deneyimini de yaşadık. Daha sonra 10 yolcunun hayatını kaybettiği, çok sayıda insanın yaralandığı İsrail askerlerinin gemimize karşı saldırısı travmatikti.” değerlendirmesinde bulundu.
Jochheim, kendisinin, geminin İsrail askerlerinin ateşli silahlar kullanarak işgal edildiği sırada güvertede bulunmadığını belirtti.
“Biz (gemide) gözaltında bulunan erkekler olarak hepimizin elleri bağlı, büyük bölümü diz çökmüş bir şekilde güvertede bir araya getirilmeden ve ağır silahlı askerler tarafından gözetim altında tutulmadan önce alt güvertede yaralı yolcuları gördüm.” diyen Jochheim, kadınların ise bu sırada alt güvertede alıkonulduklarını kaydetti.
Uluslararası sularda yargısız infazı beklemiyorduk
Jochheim, “Gözlemelerime göre tahta sopalarla ‘silahlı’ olan yolculara karşı İsrail askerinin öldürücü güç kullanacağından endişe duymuş olsaydık elbette bu seyahate katılmazdık. Bu tür eylemlerde çoğu zaman olduğu gibi tutuklama ve belki sınır dışı edilmeyi bekliyorduk ancak yargısız infazı değil, özellikle de uluslararası sularda.” ifadelerini kullandı.
Bu eylemin hiçbir zaman Yahudilere karşı olmadığını vurgulayan Jochheim, diğer gemi “Freedom Flotilla”da Yahudi barış aktivistlerinin de yer aldığına işaret etti.
Jochheim, eylemin uluslararası hukuka uygun olduğunu vurgulayarak, “Bu meşruydu ve bugün de bunun arkasındayım.” şeklinde konuştu.
Eylemin, Gazze ablukasının kaldırılmasına yönelik bir BM kararına kadar uluslararası alanda olumlu yankı bulduğunu ancak BM kararının maalesef uygulanmadığını ifade eden Jochheim, “Dünya kamuoyunda Filistin işgalinin ve ablukasının adaletsizliğine dikkati çekmek hala önemini koruyor.” diye konuştu.
Filistin topraklarındaki yasa dışı işgalin ve ablukanın son bulmasını isteyen Jochheim, bundan dolayı özellikle de Almanya’dan tüm bölgeye silah sevkiyatının sonlandırılması ve yasaklanması gerektiğini ifade etti.
Mattihas Jochheim, Yahudiler ile Filistinlilerin Akdeniz ile Ürdün Nehri arasında eşit şekilde birlikte yaşamalarının başarılması hedefiyle ya iki devletli çözüm ya da iki uluslu bir devletin oluşması için Alman hükümetinden İsrail hükümeti üzerinde etkide bulunmasını talep ederek, “Apartheid, yani İsrail’in hakim olduğu bölgenin neredeyse yarısındaki haksızlığa son verilmelidir.” dedi.
Gazze ablukasını kırmak için 11 yıl önce yola çıkan ve 500’den fazla kişiyi taşıyan Mavi Marmara gemisine İsrail ordusunun uluslararası kara sularda 31 Mayıs 2010’da düzenlediği saldırıda silahsız 10 insani yardım aktivisti hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi de yaralanmıştı.