AA muhabirinin 1 Haziran Dünya Ebeveynler Günü dolayısıyla Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Avrupa Birliği, Küresel Müslüman Yardım Kuruluşu (MGR), İHH gibi uluslararası kurumlar ve STK’lerin hazırladığı raporlardan derlediği bilgilere göre, halihazırda ebeveyn korumasından ayrı kalan yüz binlerce çocuğun can güvenliği, beslenme, barınma, eğitim ve psikolojik ihtiyaçlarının karşılanması için acil yardıma ihtiyacı var.
UNICEF verilerine göre, dünyada her gün 10 bine yakın çocuk öksüz veya yetim kalıyor, toplam öksüz ve yetim çocuk sayısı ise yaklaşık 140 milyon. Ancak istatistiklere yansımayan çocuk sayısının çok daha fazla olduğu tahmin ediliyor.
Raporda, yaklaşık 7,7 milyar olduğu tahmin edilen dünya nüfusunun 2,2 milyarını oluşturan çocukların çeşitli nedenlerle korunmasız kaldığı belirtildi.
İHH İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezinin (İNSAMER) 2020 Yetim Raporu’na göre ise dünyada günde 10 bin çocuk yoksulluk ve açlık benzeri nedenlerle hayatını kaybediyor. Ölümlerin büyük bölümünü yetim ve kimsesiz çocuklar oluşturuyor.
Yetimliğe yol açan en yaygın sebeplerden birinin doğal afetler olduğu kaydedilen raporda, son 20 yılda yaşanan doğal afetlerde 750 bin kişinin hayatını kaybettiği, yüz binlerce çocuğun da yetim veya korumasız kaldığı vurgulandı.
Aynı raporda, sadece 2018 yılında yaşanan savaş ve çatışmalarda 100 bine yakın kişinin yaşamını yitirdiği, on binlerce çocuğun kimsesiz kaldığı ve bu kayıpların yüzde 80’inin Müslüman ülkelerde yaşandığı aktarıldı.
Raporda ayrıca Suriye’deki iç savaş sebebiyle 18 yaş altı 9 milyon 200 bin çocuğun yardıma muhtaç hale geldiği, 1 milyona yakın çocuğun ise yetim kaldığı ifade edildi.
Küresel Müslüman Yardım Kuruluşunun (MGR) “Yetimlerimiz” adlı raporuna göre ise dünyanın çeşitli bölgelerinde doğum kaydı hiç tutulmamış veya ebeveyni öldüğünde bir akrabası sahip çıktığı için yetim olarak belirtilmemiş çok sayıda yetim bulunuyor.
“Görünmeyen çocuklar” olarak adlandırılan bu durumdaki yetimler de eklendiğinde dünyadaki gerçek yetim sayısının 400 milyonu bulacağı tahmin ediliyor.
Afrika’nın HIV yetimleri
Uluslararası Sağlık Yönetim Birimleri Örgütünün (MSH) araştırmasına göre, Afrika kıtasındaki Nijerya 17,5 milyon yardıma muhtaç yetim sayısıyla öne çıkıyor. Ülkede 2,5 milyon çocuk HIV nedeniyle yetim kaldı.
6 milyon yetimin hayata tutunmaya çalıştığı Etiyopya’da ise 14 yaş altı çocukların yüzde 44’ünün yetim kalmasına HIV salgınının neden olduğu belirtiliyor. Uganda’da 2,9 milyon, Sierra Leone’de 310 bin, Kenya’da 1 milyon çocuk bu hastalık yüzünden ebeveynini kaybetti. Dünya genelinde HIV virüsü yüzünden yetim kalan çocuk sayısı 13 milyonu aştı.
Refakatsiz çocuklar suç örgütlerinin hedefinde
Yetim sayısını artıran sebeplerin başında savaş ve iç çatışmalar geliyor. Bu durumun neden olduğu kitlesel göç akınlarıyla refakatsiz olarak yer değiştiren çocuklar, çeşitli suç örgütlerinin tuzağına düşürülüyor.
Çocukları bekleyen tehlikeler arasında, ağır işçilik, çocuk askerlik, organ ve fuhuş mafyası ön sırada yer alıyor. UNICEF’e göre, günümüzde 30’dan fazla ülkede yaklaşık 300 bin çocuk asker savaştırılıyor.
Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO) “Çocuk İşçiler” raporuna göre de dünya genelinde 5-17 yaş arası en az 218 milyon çocuk işçi var ve bunların en az 73 milyonu tehlikeli işlerde çalıştırılıyor.
Mülteci yetim veya refakatsiz çocuklar her türlü istismar, horlanma, kültürel ayrımcılığa uğrama gibi tehditlerle karşı karşıya kalıyor. Bu çocukların sığındıkları ülkede uğradıkları asimilasyon politikaları da ayrı bir risk oluşturuyor.
Dünyada son 10 yılda yaşanan çatışmalarda 2 milyondan fazla çocuk öldü, 1 milyondan fazlası yetim kaldı, 6 milyondan fazla çocuk da ağır yaralanarak hayatının kalan kısmına engelli olarak devam etmek zorunda kaldı.
20. yüzyılda yaşanan iki dünya savaşında “savaş yetimi” olarak anılan çocuklar günümüzde de özellikle Afganistan, Suriye, Pakistan, Afrika ve Orta Doğu ülkelerinden kaçarak başka ülkelere refakatsiz olarak gidiyor. Göçmen çocuklar, farklı gruplar tarafından yasa dışı amaçlar için kullanılıyor.
Avrupa Birliği Polis Teşkilatı (EUROPOL) 2016 yılında çoğu Suriye ve Afganistan’dan olan 63 bin mülteci çocuğun Avrupa’ya geldiğini ve bunlardan 10 bin kadarının Avrupa’da kaybolduğunu duyurdu.
Kayıp çocuklar konusunda 26 ülkede faaliyet gösteren Belçika merkezli sivil toplum kuruluşu olan Avrupa’da Kayıp Çocuklar (Missing Children in Europe) teşkilatının verilerine göre ise 2014-2017 yılları arasında kıtada kaybolan mülteci çocuk sayısı 30 bine ulaştı.
Avrupa’da Kayıp Çocuklar adlı sivil toplum kuruluşu verilerine göre de 2 Eylül 2020 itibarıyla son 5 yılda 200 bin refakatsiz çocuk özellikle Afganistan, Suriye ve Eritre’den Avrupa’ya geldi. Bu çocuklardan 700’ü Avrupa’ya giderken yolda hayatını kaybetti.
2019-2021 yıllarında ise 18 bin 291 çocuk kayboldu. Bu sayıların yapılan ihbarlar üzerine tutulan kayıtlara dayandığı göz önüne alındığında ihbar edilmeyen ve kayıtlara geçmeyen çok sayıda mülteci çocuğun bulunduğu düşünülüyor.
Haklarında kayıp raporu tutulan refakatsiz mülteci çocukların yasa dışı örgüt veya kişilerin faaliyetlerinde kullanıldığı yönünde çok sayıda vaka kayıtlara geçti. Kayıp çocukların bir kısmının organ mafyasının eline düştüğü, bir kısmının da fuhuş sektöründe zorla çalıştırıldığı rapor ediliyor.
Yetim ve öksüz çocukların maruz kaldığı ayrımcılık, zorla çalıştırılma ve yaşadıkları insan hakları ihlallerine örnek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) 2005’teki bir kararında gözler önüne seriliyor.
AİHM’nin, Togo’dan getirilerek Fransız bir aileye çocuk bakıcısı olarak verilen 14 yaşındaki Henriette Akofa Siliadin’nin, “küçük yaşta çocuk bakıcısı olarak çalıştırılması, dışarı çıkmasına izin verilmemesi, yer yatağında yatırılması ve karın tokluğuna çalıştırılmasını” insan hakları ihlali olarak kabul ettiğine yönelik kararı bulunuyor.
Kız çocuğunun salıverilmesi sonrası başlayan hukuki sürecin ardından aileden çocuğa daha önceden verilmeyen ücretin tahsis edilmesi sağlandı ancak ilgili aile hakkında Fransız mahkemelerince hiçbir işlem başlatılmadı.
AİHM, dönemin yürürlükte olan Fransız yasalarında, “bir şahsın ev hizmetinde esaret altında çalıştırılması veya şahsa kölelik yaptırılmasını” yasaklayan herhangi bir hükmün olmadığını tespit etmişti.
Olayın ardından Fransa yeni bir düzenlemeyle “esaret, zorla çalıştırma ve kölelik gibi yöntemleri” kendi iç hukukunda suç saymaya başladı. Fransa, insan ticaretini 2007 yılında suç sayarak 2008’de Avrupa Konseyinin İnsan Ticaretine Karşı Eylem Sözleşmesi’ni kabul etti.
Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Özel Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nuray Ekşi, refakatsiz çocuklara ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, mülteci çocukların kimi zaman ülkelerinde kimi zaman terör örgütleri tarafından başka ülkelere götürülerek buralarda eylemlerde kullanıldığını belirtti.
Prof. Dr. Ekşi, “Masum saldırganlar olarak da adlandırılan çocuk askerler silahlı gruplarda yemek pişirmek, bilgi iletmek, ajanlık yapmak, bomba yapmak, mayın döşemek başta olmak üzere birçok görevi yerine getirmekte; kimi durumlarda canlı bomba hatta seks kölesi olarak da kullanılmakta; tahayyül dahi edilemeyen vahşetlere iştirak ve tanıklık etmektedirler.” değerlendirmesinde bulundu.
BM verilerine göre Mozambik, Kongo, Myanmar, Somali, Sierra Lione, Hindistan, Nijerya, Pakistan, Afganistan, Filipinler, Tayland, Güney Sudan, Surinam, Orta Afrika ve Liberya’nın en fazla çocuk asker kullanan ülkeler arasında yer alıyor.
Uluslararası raporlara yansıyan verilere göre, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni onaylayan bu ülkeler özellikle refakatsiz mülteci çocukları hedef haline getiriyor.
Ekşi, “Sınıraşan terör örgütleri, teknolojinin de desteğiyle propagandalarını çok sayıda ülkeye yayabiliyor. Bu örgütler, özellikle savaş, çatışma ve kaos nedeniyle ailesinden veya ülkesinden ayrı düşmüş çocuklar üzerinde çok ciddi baskı kuruyor.” ifadelerini kullandı.