Kültür ve Turizm Bakanlığından alınan bilgiye göre, kültür varlığı kaçakçılığının önlenmesi ve yurt dışında bulunan Türkiye kökenli eserlerin geri kazanılması amacıyla ilgili kurumlarla koordinasyon halinde çalışmalara devam ediliyor.
Bu çerçevede 2003 yılından bu yana 4 bin 862 eser Türkiye’ye getirilirken, bunlardan 423’ünün iadesi 2021 yılının ilk 6 ayında sağlandı.
Paris’ten gönüllü iade
Türkiye’nin çabaları ile 26 Şubat’ta Macaristan’dan getirilen 413 parça kültür varlığı ile 9 Haziran’da Hollanda’dan iade alınan Adana Ulu Camii’ne ait 3 çini karo ve Anadolu Selçuklu Dönemine ait 1 çini panoya ek olarak, bu yılın ilk yarısında üç farklı gönüllü eserin iadesi sağlandı.
Türkiye’ye gönüllü olarak Dinçer Denis Erke tarafından iade edilen, Paris’te faaliyet gösteren bir müzayede evinden 2016’da satın alınan 1 pişmiş toprak kadın figürin ve 1 erkek figürin başı, Fransa’dan Türkiye’ye getirilerek, haziranda Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde muhafaza altına alındı. Orta Tunç Çağı II (M.Ö. 1800-1600) dönemine tarihlendirilen eserler, nisanda Paris Büyükelçiliği Kültür ve Tanıtma Müşavirliği aracılığıyla iade edildi.
İki pişmiş toprak kap, ABD’den iade edildi
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Arizona Doğal Tarih Müzesine 1986’da bağışlanan iki pişmiş toprak kap, Anadolu kökenli olmaları nedeniyle Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolosluğu tarafından teslim alınan kültür varlıkları haziranda Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde muhafaza altına alındı.
Su altı buluntusu olan çömleklerin Geç Roma ve Bizans dönemlerinde kullanılan çift kulplu kaplar olduğuna işaret edilirken, su altında ele geçen bu tip çömleklerin gemilerin mutfaklarında kullanıldığı belirtildi.
İki amphora da gönüllü iade edildi
ABD’nin San Diego şehrinde yaşayan bir kişinin, Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolosluğu ile irtibata geçerek Türkiye’ye iade ettiği Anadolu kökenli iki adet amphora da haziranda Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde muhafaza altına alındı.
İki kulplu kap anlamında kullanılan amforanın antik çağlarda değişik tip ve form içeren pişmiş toprak kap olduğu vurgulanırken, bu kapların sıvı ürünlerin yanında, tahıl, balık, bal, incir gibi besinlerin de saklanmasında veya taşınmasında kullanıldığı ifade edildi.
Günsenin tip grubu içerisinde anılan ve MS 11-13. yüzyıllar arasına tarihlendirilen bu tip amphoraların Marmara Denizi’nin Tekirdağ’dan Gelibolu’ya kadar olan kuzey-batı kıyı şeridinde üretildikleri bilgisi verilirken, Karadeniz Bölgesi’ndeki en önemli amphora üretim merkezlerinden biri olan Sinop’ta üretim MÖ 4. yüzyıldan MS 7. yüzyıla kadar devam ettiği belirtildi.