Üzerinde uzlaşılamayan konular “devlet başkanının doğrudan halk veya parlamento tarafından seçilmesi, 24 Aralık seçimlerinden önce anayasa referandumunun yapılması ve seçimlerin hukuki altyapısını oluşturacak anayasal temelin belirlenmesi” tartışmaları etrafında şekilleniyor.
BM öncülüğündeki Libya Siyasi Diyalog Forumu (LSDF), 26-27 Mayıs’taki toplantıların sonunda Temsilciler Meclisinden (TM) “sorumluluklarını yerine getirmesini” isteyerek, “Devlet Yüksek Konseyi (DYK) ile istişare halinde en geç 20 Haziran’a kadar seçimlerin anayasal temelini netleştirmesi ve bir seçim yasası çıkarmak için harekete geçmesi” çağrısı yaptı.
DYK Başkanı Halid el-Mişri de ülkede referanduma götürülmesi için taslak halinde bekleyen anayasanın seçimlerden önce referanduma sunulması gerektiğini vurguluyor.
Anayasa referandumunun, 24 Aralık’ta yapılması planlanan genel ve devlet başkanlığı seçimlerini geciktireceği görüşünü reddeden Mişri, anayasanın kabulünün seçimlerin zamanında yapılmasını etkilemeyeceğini belirtiyor.
Referandum için gerekli kanunun 2019’da tamamlandığını kaydeden Mişri, Yüksek Seçim Komisyonunu da “anayasayı referanduma götürme noktasında isteksiz olmakla” eleştiriyor.
Öte yandan Mişri’nin, ülkenin doğusundaki gayrimeşru silahlı güçlerin lideri Halife Hafter’in siyasi müttefiki olan TM Başkanı Akile Salih ile devlet kurumlarının birleştirilmesi konusunda yürüttüğü müzakerelerde de şu ana kadar bir sonuca ulaşılamadı.
Ülkedeki devlet kurumları, merkezi hükümetin kontrolündeki batıda ve Hafter kontrolündeki doğuda olmak üzere bölünmüş, çift başlı bir halde bulunurken, Mişri, bu kurumların birleştirilmesinin ordunun birleştirilmesi ile bağlantılı olması gerektiğini belirtiyor.
DYK Başkanı Mişri, ordudaki bölünmüşlük çözülmedikçe, diğer devlet kurumlarının birleştirilmesi konusunu tamamlamayacaklarını vurguluyor.
– Anayasa taslağına göre çifte vatandaşlığı bulunanlar devlet başkanlığına aday olamıyor
Libyalı gazeteci ve aktivist İsam Zubeyr, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Libya halkının yıllardır en temel talebi ve hedefinin anayasa olduğunu söyledi.
Zubeyr, 2016’da doğrudan halk tarafından bir Anayasa Komisyonu seçildiğini ve referanduma sunulmak üzere bir anayasa taslağı hazırlandığını ancak sonrasında bu konunun “bir kenara atıldığı” ifade etti.
Geçmişte BM Libya Özel Temsilciliği yapan Gassan Selame ve Stephanie Williams gibi isimleri “anayasa referandumu ile ilgilenmemekle” eleştiren Zubeyr, “Anayasaya odaklanılması istenmiyor. Çünkü bu anayasa (taslağına) göre seçim haritasında Hafter’in yeri yok.” dedi.
ABD vatandaşı Hafter, anayasa referandumu sürecini tıkıyor
Referanduma sunulmayı bekleyen anayasa taslağının, çifte vatandaşlığı olanlara ve aktif askeri görevde bulunanlara başkanlık seçimine girme hakkını tanımadığına işaret eden Zubeyr, ABD vatandaşı Hafter’in tam da bu nedenle süreci tıkadığını belirtti.
Hafter’in anayasa referandumunu şahsi çıkarları için istemediğini söyleyen Zubeyr, “Bu yüzden Libyalılarla oyun oynanıyor ve anayasal temel alternatifi öne sürülüyor. Bu, Libyalılarla dalga geçmek ve seçimlerden uzaklaşmak için zamana oynamaktan ibaret.” değerlendirmesinde bulundu.
Anayasa referandumu yapılmaksızın, sadece anayasal temel belirlenerek seçimlere gidilmesinin sakıncalı olduğuna dikkati çeken Zubeyr, şunları kaydetti:
“Anayasal temel halk tarafından değil, BM’nin tanımladığı belirli zümreler tarafından belirlenecek. Yani seçilmiş bir organı bırakıp, belirli taraflarca belirli şartlara göre atanan ve halkın onayını almamış organlara mı yöneleceğiz?
Bu anayasal temelin ne olduğu ise hala belli değil. Müphem, sınırları ve siyasi yönelimleri belli olmayan kişilerin oluşturacağı bir temel. Bu temelin, seçimlere ve başkanın yetkilerine ilişkin birtakım kanun ve esasları dayatmayacağını kim garanti ediyor? Kim bize askeri darbe olmayacağı ve askeri yönetime doğru gitmeyeceğimizin garantisini verebilir?”
“Paralı askerler tarafından işgal edilmiş bir ülkede seçime gidilemez”
Hafter, ülkenin doğusunu paralı askerlerle kontrol altında tutarken seçimlere gidilmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Zubeyr, şöyle devam etti:
“Hafter’in yaptığı askeri gösterilerden, Cham Wings uçaklarıyla ona yapılan askeri sevkiyatlardan ve Rusya’nın onu silahlarla donatmasından da çok açık bellidir ki, seçimlere gidilmesi yolunda güvenlik ve istikrara işaret eden hiçbir şey yok. Paralı askerler tarafından işgal edilmiş bir ülkede nasıl seçime gidebilirsiniz?
Kadın Milletvekili Siham Sergiva’nın kaçırılarak kaybedildiği, kadın aktivist Henan Berasi’nin öldürüldüğü Hafter kontrolündeki doğu ve güney bölgelerinde seçimlerin güvenliği nasıl sağlanacak? Hafter’e karşı ses çıkaranların öldürüldüğü yerlerde insanlar nasıl oy kullanacak?”
Seçimlerin önündeki en büyük engel “sandık güvenliği” ve açıklanacak “anayasal temel”
Libyalı siyasi analist Mehdi Abdulati ise Libya hakkının en temel talebinin parlamento seçimlerinin yapılması olduğunu belirtti.
“DYK’nin batı bölgesinde, Akile Salih’in de bazı TM üyeleri ile doğu bölgesinde kontrol ve hakimiyet kurmasından kaynaklanan bölünmüşlüğü bitirecek, yeni yüzlerin olduğu yeni bir yönetime geçilmeli.” diyen Abdulati, şöyle devam etti:
“Seçimlere gidilmesinin önündeki en büyük engellerden biri seçim merkezleri ve sandıkların güvenliğidir. İçişleri Bakanlığı şu ana kadar, Yüksek Seçim Kurulu ile bir araya gelip, seçimlerin güvenliğini sağlamakla görevlendirecek bir ortak komisyon kurulduğu yönünde bir açıklamada bulunmadı. Bu planın acilen devreye girmesi ve belirli bir zaman çizelgesine göre işletilmesi gerekiyor.”
Seçimlere gidilmesinin önünde bir diğer sorunun da, 1 Temmuz’da LSDF üyeleri tarafından ilan edilecek anayasal temelin tüm taraflarca kabul edilip edilmeyeceği olduğunu kaydeden Abdulati, “Temsilciler Meclisinin bu anayasal temeli tanıyıp tanımayacağı konusu çekince uyandırıyor.” dedi.
Abdulati, anayasa taslağının referanduma götürülmesi fikrini desteklediğini ancak bir an önce seçimlere gidilmesi için bir anayasal temelin belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Anayasa referandumunun parlamento seçimleri sonrasına ertelenmesi gerektiğini savunan Abdulati, bunun nedenlerini ise şöyle açıkladı:
“TM’nin çıkardığı referandum kanunu utanç verici, dünyada benzeri olmayan bir kanun. Çünkü bu kanuna göre referanduma götürülen anayasanın ülkedeki üç bölgenin hepsinin (batıda Tripolitanya, batıda Sirenayka ve güneyde Fizan) 50+1 oyu ile kabul edilmesi şartı getiriliyor. Böylelikle Libya’nın bölgelere bölünmüş olduğu itiraf edilmiş oluyor ki bu kabul edilemez.
Biz Libya’nın tek, egemen ve bölünmemiş bir ülke olmasını istiyoruz. Libya için en iyi yönetim, merkeze bağlı şehirlerden oluşan, genel denetim mekanizmasının işlediği bir yönetimdir. TM üyeleri olarak adlandırılan, Libya halkının omuzlarında yük olan bazı kesimlerin belirlediği bu kanunun yeniden düzenlenmesine ihtiyaç var. Bu utanç verici kanunla tüm bölgelerin 50+1 ile anayasa üzerinde uzlaşabilmesi mümkün değil.”