Dünyada iklim değişikliği ve küresel sıcaklıktaki yükselişler nedeniyle giderek etkisini artıran orman yangınları, çölleşme, kuraklık ve arazi bozulumu her yıl küresel ekonomiye 15 trilyon dolar zarar veriyor.
Çölleşme tehdidinin yol açtığı sorunlar ve buna karşı yürütülen mücadeleye yönelik Birleşmiş Milletler (BM) kararıyla 1994’ten bu yana her yıl 17 Haziran, “Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü” olarak kutlanıyor.
BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’nin (UNCCD) 26’ncı yıl dönümüne denk gelen bu yılki etkinlikler, “bozulmuş araziyi sağlıklı araziye dönüştürmek ” temasına odaklanacak.
2025’e kadar 1,8 milyar insan ciddi su kıtlığı yaşayabilir
AA muhabirinin BM verilerinden derlediği bilgilere göre çölleşme, arazi tahribatı ve kuraklık, orman yangınları, çölleşme ve diğer arazi bozulmalarının küresel ekonomiye her yıl yaklaşık 15 trilyon dolara yakın zarar veriyor ve Dünya Bankası’nın 85,8 trilyon dolar olarak hesapladığı dünya ekonomisinin yüzde 10-17 küçülmesine neden oluyor.
Küresel kuraklığın daha da derinleşeceği, 2025 yılına kadar dünyada yaklaşık 1,8 milyar insanın ciddi su kıtlığı yaşayacağı ve dünya nüfusunun üçte ikisinin su sıkıntısı çekeceği tahmin ediliyor.
Kuraklıklar yavaş gelişmesine rağmen diğer afet türlerinden daha fazla ölüme neden oluyor. Küresel kuraklığın, 2045 yılına kadar yaklaşık 135 milyon insanı evlerinden edeceği öngörülüyor.
Her yıl 12 milyon hektar ekilebilir arazi kuraklık ve çölleşme nedeniyle kaybediliyor, bu durumdan 100’den fazla ülkede 1,5 milyar insan etkileniyor.
BM Gıda ve Tarım Örgütüne (FAO) göre de çölleşmenin yayılması durdurulmazsa, 2030 yılına kadar Afrika’nın ekilebilir alanlarının üçte ikisi kaybedilebilir.
Aşırı kuraklıkla karşı karşıya kalanların sayısı iki katına çıkabilir
Dünya Ekonomik Forumu’nun internet sitesinde yayımlanan ve 125 yılı kapsayan 27 farklı küresel hidrolojik iklim simülasyonuna dayanan bir araştırmaya göre, aşırı kuraklıkla karşı karşıya kalan insan sayısının, bu yüzyılın sonuna kadar iki katına çıkabilir.
Araştırmacılar, iklim değişikliği ve kuraklığın, dünyanın üçte ikisinde doğal kaynak sularının büyük oranda azalmasına neden olacağını tahmin ediyor. 21. yüzyılın sonlarında ise karaların ve aşırı kuraklıkla karşı karşıya kalan insan sayısının yüzde 3 olduğu 1976-2005 dönemine nazaran iki kattan fazla artarak yüzde 7-8’e çıkacağı öngörülüyor.
Güneydoğu Asya’da 2015 ve 2018 kuraklıkları 325 milyon insanı etkiledi
UNCCD’ye göre, iklim değişikliğinin etkilerinden kaynaklanan aşırı ve değişken hava olayları, özellikle “Sahel” olarak bilinen Sahra Çölü’nün kuzey bölümündeki yarı kurak kesim ve Güney Asya gibi bölgelerde yoksulluğun daha ciddi boyutlara gelmesine yol açıyor.
Afrika’nın kuru bölgelerindeki ve Karayipler ile Pasifik’teki adalarda kırılgan ekosistemler de nüfus artışı ve iklim değişikliği ile karşı karşıya. Topraktan verim alınamaması ve su kıtlığının neden olduğu açlık ve yoksulluk, zorunlu göç ve çatışmalar için zemin oluşturuyor.
Yeni olmasa da çölleşmenin özellikle Afrika için son yıllarda daha da artan bir şekilde ciddi ekonomi ve kalkınma üzerinde etkilerinin olduğu dile getiriliyor. Afrika’nın güneyinde önceki yıllarda meydana gelen kuraklık sonucu yaklaşık 40 milyon insan etkilendi.
Her yıl sadece çölleşme sonucu oluşan arazi bozulumu dünya çapında ekonomilere 490 milyar dolar veriyor.
Güneydoğu Asya, ortalama olarak her beş yılda bir meydana gelen şiddetli kuraklıklarla uzun süredir mücadele ediyor. Uzun süreli 2015 ve 2018 kuraklıkları, yirmi yıl boyunca kaydedilen en şiddetli kuraklıklar bölgede aynı anda ekilebilir arazilerin yüzde 70’inden fazlasını ve 325 milyondan fazla insanın hayatını etkiledi. Bölgedeki hiçbir ülke, geçim kaynaklarının ve gıda güvenliğinin kesintiye uğramasının yanı sıra orman yangınları da dahil olmak üzere kuraklığın yıkıcı etkilerinden kurtulamadı.
En son veriler, bölge nüfusunun yüzde 15 ila 25’inin tekrarlayan kuraklıklara orta veya yüksek seviyede maruz kaldığını gösteriyor.
Türkiye 1998’de UNCCD’ye taraf oldu
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi, 14-15 Ekim 1994’te imzalandı ve 26 Aralık 1996’da resmen yürürlüğe girdi.
Sözleşme ile çölleşmenin küresel ölçekte ne durumda olduğunu ortaya koymak, ülkeleri çölleşme ile mücadele konusunda çalışmaya teşvik etmek, çölleşmeden etkilenen ülkelerde sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasına katkıda bulunmak, ülkeler arasında bu konudaki iş birliğini geliştirmek çalışmaları desteklemek için ulusal ve küresel fonları harekete geçirmek amaçlanıyor.
Türkiye, 2018 yılı itibarıyla toplam 197 ülkenin taraf olduğu UNCCD’ye, 31 Ağustos 1998’de katıldı.