Akbaşoğlu, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, hem Yargı Reformu Strateji Belgesi hem de İnsan Hakları Eylem Planı hazırlanma sürecinde katılımcı bir anlayış benimsendiğini anımsatarak geniş tabanlı görüş alışverişinde bulunularak bu tekliflerin hazırlandığını söyledi.
Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin açıklandığı günden bugüne, önemli reformların hayata geçirildiğini anlatan Akbaşoğlu, “1. Yargı Paketi’yle ifade özgürlüğü ve onarıcı adalet kapsamında mağdur hakları güçlendirilmiş, hak arama yolları genişletilmiş, soruşturma evresinde tutuklama süreleri sınırlandırılmış, seri muhakeme ve basit yargılama gibi alternatif usuller ceza muhakememizde yerini almıştır. 2. Yargı Paketi’yle de koşullu salıverilme oranları yeniden belirlenmiş, özel infaz usulleri geliştirilmiş ve infaz hakimliği müessesi güçlendirilmiştir. 3. Yargı Paketi’yle de hukuk yargılamalarının daha hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmesine imkan sağlayan düzenlemelere yer verilmiştir.” diye konuştu.
Akbaşoğlu, Yargı Reformu Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planı’ndaki amaç ve hedefler doğrultusunda faaliyetlerin yürütüleceğini, bunların yol haritası olarak esas alınacağını bildirdi. Bu doğrultuda 4. Yargı Paketi’ni hazırladıklarını belirten Akbaşoğlu, 4. Yargı Paketi ile Ceza Muhakemesi, Türk Ceza, İdari Yargılama Usulü ve Anayasa Mahkemesi kanunları olmak üzere 4 kanunda değişiklik yapıldığını ifade etti. Kanun teklifinin 27 maddeden oluştuğuna işaret eden Akbaşoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Teklifle yargı bağımsızlığı ve adil yargılama hakkının güçlendirilmesi, hukuki öngörülebilirlik ve şeffaflığın geliştirilmesi, kişinin maddi ve manevi bütünlüğü, özgürlüğü ve güvenliği ile özel hayatının korunmasında daha etkin adımların atılması, insan hakları konusunda üst düzey idari ve toplumsal farkındalığın artırılması amaçlarına yönelik öncelikli faaliyetlerin gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. Böylece İnsan Hakları Eylem Planı’nda yer alan amaçları gerçekleştirmek noktasında önemli bir adımı daha atmış oluyoruz.”
Boşandığı eşe karşı işlenen suçlar ağırlaştırıcı neden olacak
Akbaşoğlu, Teklifte yapılması öngörülen değişiklikleri şöyle sıraladı:
“Kadına yönelik şiddete karşı mücadelemizi çok yönlü ve bütüncül bir yaklaşımla ve sıfır tolerans ilkesiyle yürütüyoruz. Ülkemizde tek bir kadının dahi şiddete uğramasına asla ve kata tahammülümüzün olmadığını bir kez daha yineleyerek bunu Ceza Kanunundaki düzenlememizle somut bir hale dönüştürüyoruz. Türk Ceza Kanunu’nda yer alan kasten öldürme, yaralama, eziyet ve kişi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarıyla ilgili boşanılan eşe karşı, bu suçların işlenmesi durumunda nitelikli hal olarak ceza artırımına neden olacağı somut bir düzenlemeye bağlanıyor.”
İdarenin 60 günde cevap verme süresini, 30 güne indireceklerini açıklayan Akbaşoğlu, idari yargıya başvurma süresinin ise vatandaş yönünden aynen devam ettiğini, 60 günlük hak süresinin de korunduğunu söyledi.
Bilişim suçları ile banka ve kredi kartlarına ilişkin suçlarda mağdurun oturduğu yer mahkemesinin de yetkili olacağını dile getiren Akbaşoğlu, kolaylaştırıcı bir düzenleme getirdiklerini dile getirdi.
Akbaşoğlu, tebligatlar, dosyada varsa tüm taraflara ayrıca telefon, telgraf, e-posta gibi yollarla da bildirilmesini ilave bir düzenleme olarak sunduklarını kaydetti.
“Tutuklanabilme için kuvvetli suç şüphesi somut delillere dayanacak”
Akbaşoğlu, ifadesi alınmak amacıyla yakalan kişi mesai saatleri dışında ve tatil günlerinde belirtilen tarihte, ilgili yargı merciinde olacağını taahhüt ederse her yakalama emri için bir kez geçerli olmak üzere Cumhuriyet Savcısı tarafından serbest bırakılmasının emredilebileceğini, yargı merciine gitmemesi halinde 1000 TL idari para cezası verileceğini bildirdi.
Katalog suçlarda bir kişinin tutuklanabilmesi için kuvvetli suç şüphesinin somut delillere dayanması gerektiğine ilişkin bir düzenlemeyi de getirdiklerini ifade eden Akbaşoğlu, “Tutuklama kararlarında adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını gösteren delillerle ilgili de eğer adli kontrole değil de tutuklamaya karar verilecekse niçin adli kontrol kararı verilmediğinin gerekçesinin de bu kararlarda yer alması gerektiğine ilişkin bir düzenlemeyi getiriyoruz.” dedi.
“Konutta geçen iki gün cezanın mahsubunda bir gün olacak”
Akbaşoğlu, konutunda bulunmayı gerektiren adli kontrol uygulamasında, konutta geçen iki gün, cezanın mahsubunda bir gün olarak hesaplanacağını dile getirerek “Şüpheli veya sanığın adli kontrol yükümlülüğünün devam edip etmemesine en geç 4 ayda bir soruşturma evresinde Cumhuriyet Savcısının talebi üzerine sulh ceza hakimi, kovuşturma evresinde ise resen mahkemece karar verileceği hüküm altına alınıyor.” diye konuştu.
Adli kontrol altında geçecek süre, ağır ceza mahkemesinin görev alanına girmeyen işlerde en çok 2 yıl olarak belirleneceğini, bu sürenin zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabileceğini anlatan Akbaşoğlu, “Ağır Ceza Mahkemesinin görev alanına giren işlerde ise adli kontrol süresi en fazla 3 yıl. Bu süre zorunlu hallerde gerekçesi de gösterilerek 3 yıl daha uzatılabilecek. Terör suçlarında ise bu uzatma süresi en fazla 4 yıl olacak.” ifadelerini kullandı.
“Anayasa Mahkemesinde staj”
AK Parti Grup Başkanvekili Akbaşoğlu, şöyle devam etti:
“Tespit ve dinlemeye ilişkin kayıtlar, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi durumunda Cumhuriyet Savcısı denetiminde yok ediliyordu. Bununla beraber bir beraat kararı söz konusu olduğunda, bu kayıtlar hakimin denetiminde yok edilecek. Bu durum ilgilisine 15 gün içinde yazılı olarak bildirilecek. Savcılıkça hazırlanan iddianamede ilgiliye atfedilen suçu oluşturan olaylar ve suçun delilleriyle ilgisi bulunmayan bilgilere yer verilmeyecek. Adalete daha kolay erişim amacıyla iddianameye ilişkin bilgiler ve duruşma tarihi sanığa ayrıca telefon, faks, e-posta gibi araçlarla bildirilecek. Bu bildirim ayrıca suçun mağduruna ve şikayetçiye de aynı usulle yapılacak. Hem sanığa hem mağdura iddianame mutlaka bu tebligatlarla da ulaştırılmış olacak.”
Seri muhakeme usulüne ilişkin Anayasa Mahkemesinin verdiği karara istinaden yeni düzenlemeler getirildiğine dikkati çeken Akbaşoğlu, Sulh Ceza Hakimliğinin tutuklama ve adli kontrole ilişkin verdiği karara karşı itirazların, Asliye Ceza Mahkemesine yapılacağını söyledi.
Akbaşoğlu, stajyer hakim ve avukatların Anayasa Mahkemesinde staj yapabilmesine imkan tanıyan düzenlemeleri de bu teklifle getirdiklerini kaydetti.
“Bu reform sürecimiz kesintisiz devam edecek”
Akbaşoğlu, açıklamalarının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Kadına şiddet kapsamında ısrarlı takibin suç sayılmasına ilişkin bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına yönelik soruya Akbaşoğlu, şöyle karşılık verdi:
“İnsan Hakları Eylem Planı çerçevesinde bütün çalışmalarımız devam ediyor. 5. Yargı Paketi’miz de söz konusu. Bu bağlamda kendi bütünlüğü içerisinde ele alınan konulara ilişkin düzenlemeleri ihtiva ediyor. Bunun dışında birçok alanda ve birçok başlıkta çalışmalarımız devam ediyor. 5. Yargı Paketi’miz de diğer konularla ilgili hususlara mutlaka yer verilerek reform paketlerimiz, temel hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi, kişi özgürlüğü ve güvenliğinin daha da tahkim edilmesi, adalete erişilebilirliğin daha da hızlandırılması ve daha fazla imkana sahip olunması yönünde kuvvetli bir irademiz söz konusu. Bu reform sürecimiz kesintisiz bir şekilde devam edecek.”
Akbaşoğlu, nasıl birinci, ikinci ve üçüncü yargı paketleri, Meclis iradesiyle yürürlüğe konulduysa 4. Yargı Paketi’nin yürürlüğe girmesinden sonra 5. Yargı Paketi’nde de birçok konunun düzenlenmiş olacağını dile getirdi.
“Hiçbir şiddet eylemi meşru gösterilemez”
İzmir’de HDP İl Binasına yapılan saldırıya ilişkin değerlendirmesi sorulan Akbaşoğlu, hem Bodrum’da polise karşı yapılan saldırıyı hem de HDP binasına bir kaos oluşturma amacıyla yapılan saldırıyı lanetlediklerini hatırlattı. Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olduğunun altını çizen Akbaşoğlu, meselenin enine boyuna araştırılarak kamuoyunun doğru bilgilendirileceğini vurguladı. Hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dileyen Akbaşoğlu, “Hiçbir şiddet eylemi meşru gösterilemez, kabul edilemez.” dedi.
Akbaşoğlu, herkesin, bu tür kaotik ortamlar peşinde koşanlara karşı birlikte karşı durması gerektiğini vurgulayarak demokratik hukuk devletinin kendi mekanizmaları çerçevesinde idari, emniyet ve yargı güçlerinin görevlerinin başında olduğunu dile getirdi.
“Bir provokasyon olabileceğini düşünüyor musunuz?” sorusunu Akbaşoğlu, “Bu süreç, her türlü ihtimali içinde barındırıyor. Şahsi bir durum mudur? Provokatif amaçlı mıdır? Başka bir boyutu mu vardır? Bu hem alınacak ifadeler hem savcılıkta yapılacak soruşturma çerçevesinde daha da netleşeceği ve kamuoyuna da bu şekliyle yansıyacağı, mutlaka mahkemenin de ilgili deliller kapsamımda bu menfur olayı net bir şekilde ortaya çıkaracağından eminim.” diye yanıtladı.