Kovid-19 salgını Tunus’ta son dönemde yeniden yükselişte. Dün salgının başından bu yana en yüksek vaka sayısı kaydedildi. Son 24 saatte 116 kişinin hayatını kaybettiği ülkede toplam can kaybı 14 bin 959’a, vaka sayısı ise 5 bin 921 artışla 420 bin 103’e çıktı.
İslam tarihinde büyük öneme sahip Kayrevan kenti, her 100 bin kişide 400’den fazla vaka ile Tunus’ta salgının merkezi haline geldi. Dünya Sağlık Örgütü de Kayrevan’daki durumun endişe verici olduğunu belirtti.
Kayrevan’da salgınla mücadeleye en büyük desteği verenler arasında Miftah ailesi bulunuyor.
Topladıkları bağışlar ve gönüllülerin yardımıyla bir spor salonunu 80 yataklı sahra hastanesine dönüştüren cerrah Ali Miftah, eşi Dr. Emel Sava ve kızları Dr. Meryem Miftah, burada Kovid-19 hastalarının tedavisi için çalışıyor.
Ailenin son doktor üyesi Meryem Miftah’ın öncülük ettiği sivil toplum kuruluşu aracılığıyla başlatılan yardım kampanyasında toplanan bağışlar, gönüllüler, kentteki sağlık otoriteleri, Kızılay, hatta izcilerin de katılımıyla hayata geçirilen sahra hastanesi bugün Kayrevan’daki en büyük Kovid-19 servisi kabul ediliyor.
Eski siyasi mahkum cerrah
Miftah ailesi, hastanenin el birliğince kuruluş hikayesini AA muhabirine anlattı.
Ailenin babası Dr. Ali Miftah, yaklaşık 30 yıl önce Kayrevan Hastanesinde çalışırken siyasi suçlarla mahkum edildiğini belirterek, “Hapishanedeyken de gönüllü olarak doktorluk yaptım. Doktorlar, insanlara her durumda yardım etme ve hayat kurtarma yemini eder.” dedi.
Bu dönemde hastaneden ihraç edildiğini paylaşan Miftah, sonrasında kendi muayenehanesini açmak zorunda kaldığını ifade etti.
Tunuslu doktor, salgının ilerlemesinin ardından kızının girişimiyle sahra hastanesini kurmaya başladıklarını aktardı.
Hastanedeki yatakları birbirinden izole edecek ahşap panelleri kendisinin yaptığını söyleyen tecrübeli cerrah, “Bugün tam teşekküllü hale gelen bu hastaneyi; bazıları burada çalıştığı halde hayatını kaybetmiş ve tedavi de görememiş, tüm yardım edenlere ithaf ediyoruz.” diye konuştu.
Dikiş diken doktor
Anne Dr. Emel Sava ise Kayrevan vilayetindeki sağlık komitesinden sorumlu olduğunu belirterek, hastanenin yerel sağlık makamlarıyla koordinasyon halinde hizmet verdiğini dile getirdi.
Hastanenin kuruluş sürecinde gönüllülük esasıyla çok sayıda insanın çalıştığını aktaran Sava, ilk başta yeterli bütçe sağlanamadığına işaret ederek, “İlk adımı, hastane içindeki ahşap ayırma bölümlerini koyarak başladık. Sonrasında insanlar yaptığımız girişimi sosyal medya aracılığıyla gördükçe yardımlar gelmeye başladı.” ifadelerini kullandı.
Hastanedeki yatakların çevresini saran perdeleri bir günde kendisinin diktiğini söyleyen Dr. Sava, şöyle devam etti:
“Bize salgının bittiğini söyleyenler oldu. Bazıları bizi bu girişimden caydırmaya çalıştı. Ancak eşim, kızım; biz vazgeçmedik, ileri görüşümüz vardı ve çalışmaya devam ettik. Ne olursa olsun denemek zorunda olduğumuza inandık. Bu sayede yardım etme ve durumu değiştirme hedefimize ulaştık.”
Ailenin en yeni doktor üyesi
Tıp fakültesinden kısa süre önce mezun olan Meryem Miftah, mesleğinin ilk yıllarında Kovid-19 salgınıyla tanıştı.
Kayrevan’da bir hastanede çalışan Meryem Miftah, öncülük ettiği sivil toplum kuruluşuyla şehirdeki hastalara ve sağlık sorunları olanlara yardım etmeye çalışırken, salgının başlamasıyla ailesiyle sahra hastanesi kurma fikrine odaklandıklarını söyledi.
Miftah, hastanenin kuruluşunda ve sonrasında ihtiyaçlarını sosyal medya aracılığıyla duyurduklarını, sivil toplum kuruluşları, şahıslar ve kurumların da bu çağrıya karşılık verdiğini anlattı.
Sivil toplum kuruluşu aracılığıyla hala hastalar için ilaç ve oksijen cihazı temini için faaliyet gösterdiklerini aktaran genç doktor, asıl çabanın oksijen cihazı temini yerine aşılamaya verilmesi gerektiğini vurguladı. Miftah, “Koronavirüs aşısı, oksijen cihazından çok daha ucuz, ayrıca insan hayatı karşısında bunun kıyası bile yok.” ifadelerini kullandı.