YALOVA – ERHAN ERDOĞAN
Yalova‘da 38 yıl önce komşular arasında “altın günü” kuran kadınlar, başka mahallelere taşınmalarına, aralarından ayrılanların olmasına rağmen günlerini devam ettiriyor.
İstanbul Caddesi Kalender Sokak’ta yaşayan bir grup kadının 1980 yılında bir araya gelerek başlattığı altın günü, 38 yıldır aradan ayrılanlar olmasına rağmen yeni katılımcılarla sürdürülüyor.
İlk yıllarda aralarında çeyrek altın toplayan kadınlar, şimdilerde Türk Lirası karşılığında 15 günde bir toplanıp pasta, börek yiyor, sohbet ediyor, ekonomi ve siyasi güncel konuları tartışıyor, eski günlerini anıyor.
Güne başladığı tarihten itibaren katılan Perihan Küçük (59), evlendikten hemen sonra Kalender Sokak’taki bir apartmanda oturmaya başladığını söyledi.
Mahalleye taşındıktan sonra o dönemin sakinleri arasında gün kurduklarını ifade eden Küçük, “Hemen hemen 38 yıl oldu. O zaman kalabalıktık. Azaldık tabii. Depremden sonra dağıldık biraz. Sonra tekrar toparlamaya çalıştık. Gün arkadaşlarımızın bazılarını bizden ölüm ayırdı. Nezihe ablamız vardı rahmetli oldu. İl dışına taşınanlar oldu mesela Türkan abla, Sadiye hanım gitti.” dedi.
Yıllar içinde kendi evine taşındığını ve mahalleden uzaklaştığını ancak gün toplantılarına geldiğini anlatan Küçük, “Farklı mahallelerde şehirlerde de olsak haberleştik görüştük. Günlerde toplandık yine de. Aramızdan ayrılanlar oldu ama devam ettirdik.” ifadesini kullandı.
Gün başladığında 3-5 yaşında olan çocukları aile kurdu
Emine Başkan (60) ise arkadaşlıklarının bitmemesi adına günü sürdürdüklerini belirterek, şunları dile getirdi:
“Komşularla otururken ‘Niye adını koymayalım?’ dedik. Adı konunca mecbur oluyor daha çok görüşülüyor. Adı konulmayınca yavaş yavaş kopacaktık. ‘Kopmayalım’ diye adını gün olarak koyduk. O gündür bu gündür devam ediyor. Güne 20 yıldır evli kızım var o da katılıyor. Şu anda 11 kişiyiz. Güne başladığımızda herkesin çocukları küçük yaştaydı. Hepimizin çocuğu 3-5 yaşındaydı. Bu şekilde devam etti şu anda benim torunum üniversiteye gidiyor.”
Başkan, dönemin ekonomik koşullarına göre hareket ettiklerini anlatarak, “Çeyrek altınla başladık, avroya ve dolara döndük. Şu anda Türk parasıyla yapıyoruz. Avro, dolar aldığımızda bazen paralar küsuratlı kalıyordu. En azından kendi paramız düz hesap olsun dedik. Böyle daha iyi oldu, herkes ne getireceğini biliyor.” dedi.
“Güzel vakit geçiriyoruz”
Kadınlardan Fatma Deniz Başol (61) ise Samsun’dan tayinlerinin çıkması nedeniyle geldiği Yalova’da 1997 yılında güne katıldığını belirterek, ilk başlarda kadınların aralarına almadığını zamanla kendini kabul ettirdiğini söyledi.
Sağlık kurumundan emekli olduktan sonra güne düzenli katıldığını anlatan Başol, şunları kaydetti:
“1999 Marmara Depremi’nde ailemle enkaz altında kaldım. Köylere gitmek zorunda kaldım. Çadırda, prefabriklerde oturmak zorunda kaldım. Korkum vardı eve giremiyordum. Tekrar bir gün toplaştık arkadaşlarımızla Nezihe ablanın evinde sallandık. Arkadaşım Emine hanım benin nasıl indirdi bilmiyorum, kendimi hastanede buldum. Çünkü çok büyük bir felaket yaşamıştım. Perihan arkadaşım bir gün dedi ki ‘korksak da birlikte olacağız’ gene tekrar o günü başlattı. Arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Beni burada yalnız, sahipsiz gibi bırakmadılar. Ben yabancı bir ilden gelmiştim. O birlikteliğe çok çok teşekkür ediyorum. Çünkü ben de burada çevre sahibi oldum. Arkadaşlarım oldu. Birlikte güzel vakit geçiriyoruz.”
Kimin ihtiyacı varsa sıra ona veriliyor
Emekli öğretmen Asiye Çağla (61) 1983 yılında mahalleye taşındıktan sonra gün grubuyla tanıştığını ifade etti.
Öğretmen olduğu için boş günlerinde günlere katılabildiğini dile getiren Çağla, şöyle devam etti:
“Emekli olduktan sonra da bir fiil aralarına katıldım. 15 günde bir toplanıyoruz. Aramızdan ayrılanlara çok üzüldük. Şimdilerde iyiyiz. Kime, hangi arkadaşımıza lazımsa ona sırayı veriyoruz. ‘Benim düğünüm var, lazım’ diyorum, bana veriyorlar. Birinin oğlu askere gidecek, ihtiyacı var ona veriyoruz. Zorlama yok. Kimin ihtiyacı varsa ona veriyoruz.”
Çağla, 15 günde bir toplantılarda birbirlerinin dertlerini dinlediklerini vurgulayarak, “Benim sıkıntılarım, onların sıkıntıları derken içimizi döküyoruz. Güzel oluyor günler.” ifadesini kullandı.