Terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD, Kürt – Arap ve Türkmen koalisyonu olduğu iddia edilen Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adı altında Münbiç’te kontrolü sağlayınca gözler ABD’ye çevrildi. ABD, Fırat’ın batısındaki Münbiç’in terör örgütü DAEŞ’ten alınmasının ardından operasyonlara katılan PYD’nin ilçeyi terk edeceğine dair Türkiye’ye güvence vermişti fakat öyle olmadı. Önceki gün, içerisinde PYD’li unsurların yoğunlukta olduğu SDG ve Suriye Arap Koalisyonu yeni hedeflerini Bab olarak açıkladı. PYD’nin Münbiç’ten Fırat’ın doğusuna çekilmeyip Bab’a doğru ilerlemek istemesi, aylar önce ilan ettikleri sözde ‘Kuzey Suriye Federasyonu’nu için önemli bir adım olarak görülüyor. Bütün bunlar da ‘Suriye’nin kuzeyinde ABD desteği ile bir PYD devleti mi kuruluyor?’ sorusunu gündeme getiriyor.
MENBİÇ SORUNU
ABD, PYD’li unsurların terör örgütü DAEŞ’e gerçekleştirilen operasyonlardan sonra Fırat’ın doğusuna çekileceğine ve kurtarılan bölgelerin yerel unsurlar tarafından yönetileceğini dair sözler vermişti. Ama bu sözler tutulmadı. Terör örgütü PYD, DAEŞ’in ardından kontrol altına aldığı bölgelerde demografik operasyonlar gerçekleştirdi, kendisine muhalif olan Kürtleri dahi Türkiye ve Irak’a sürdü. Önceki gün Pentagon Sözcüsü Adrian Rankine-Galloway Münbiç’in ‘Arap’ kalacağını ifade etse de, bölgede yaşanan tecrübeler PYD’nin Münbiç operasyonun ardından Fırat’ın doğusuna döneceğine dair verilen güvenceye gölge düşürüyor. Örgütün yeni hedefini daha Batı’da olan Bab olarak açıklaması da şüphelerin ne kadar yerinde olduğunu gösteriyor.
Taahhütler / gerçekler
1. Verilen ilk söz terör örgütü PYD’nin Fırat’ın batısına geçmeyeceği yönündeydi. PYD Aralık 2015’te Teşrin Barajı’nı ele geçirerek Fırat’ın batısına geçti.
2. PYD’nin DAEŞ’ten ele geçirdiği bölgelerde kalıcı olmayacağı söyleniyordu.Örgüt Tel Abyad’tan başlayarak yerleşti, Arap ve Türkmenlere karşı tehcir politikası uyguladı.
3. PYD DAEŞ ile savaşıyor gerekçesi ile ‘özgürlük getirecek’ şeklinde lanse ediliyordu.Ele geçirdikleri bölgelerde muhalif Kürtleri sınır dışı ettiler. En son örnek ENKS Başkanı İbrahim Bıro oldu.
4. PYD Esad rejimine muhalif olarak gösteriliyor ve Cenevre’deki görüşmelerde yer alsın isteniyordu. Terör örgütü özellikle Halep’in kuzeyinde muhaliflere karşı Esad rejimi ile işbirliği yaptı.
5. Muhalif grup olarak gösterilen PYD’ye diğer gruplara edildiği kadar yardım edildiği söyleniyordu.ABD’nin en güçlü yardımı PYD’ye yaptığı ortaya çıktı. Kimi yerlerde ABD askerleri operasyonlara YPG arması ile katıldı.
6. PYD nihayetinde terör örgütü DAEŞ’e karşı bir kara gücü olarak gösteriliyordu. Örgüt DAEŞ’in sözde başkenti Rakka yerine Fırat’ın batısına; Menbiç ve Bab’a yöneldi. Bab’tan sonraki hedef de Azez.
John Bass’ın çelişkileri
PYD hakkında ilk uyarıları STAR gazetesi yapmıştı. Bunun üzerine ABD Büyükelçisi John Bass 24 – 25 Haziran 2015’te yazarımız Saadet Oruç’a konuşmuş; ABD’nin Suriye’de bir unsurun diğerinden fazla güç kazanmasına müsaade etmeyeceğini söylemişti. Öte yandan, Büyükelçi, ‘Suriye’nin kuzeyinde süren çatışmanın bölgenin demografik yapısını değiştirmek amacıyla kullanılmasına karşı çıkıyoruz’ ifadelerini kullanmıştı. Fakat geçen süre içerisinde ABD en çok yardımı PYD’ye yaptı ve örgüt ele geçirdiği bölgelerde ciddi demografik operasyonlar gerçekleştirdi. En son Menbiç’te olarak nüfus müdürlüğünü ateşe verdiler. Özetle John Bass’ın verdiği tüm sözler zamanla bir çelişkiye dönüştü.
Kaynak: Haber 7