ANKARA
Başbakan Binali Yıldırım ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Tufan Erhüman, baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından Çankaya Köşkü’nde ortak basın toplantısı düzenledi.
Yıldırım, KKTC’de yeni kurulan hükümette başbakanlık görevini üstelenen Erhürman’ı ağırladığı için memnuniyet duyduğunu söyledi.
KKTC Başbakanı Erhürman’ın teamüllere uygun olarak ilk resmi ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştirdiğine işaret eden Yıldırım, “Türkiye’de bir hükümet kurulduğunda ilk ziyaret Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne, ikinci ziyaret dost ve kardeş Azerbaycan’a yapılır.” ifadesini kullandı.
KKTC Başbakanı Erhürman ile yapılan görüşmelerde, iki ülke arasındaki yakın iş birliği konularını kapsamlı şekilde değerlendirme fırsatı bulduklarını aktaran Yıldırım, şöyle devam etti:
“Tabi ki önemli konulardan biri Kıbrıs meselesidir, Kıbrıs konusunun çözümüdür. Bu konuyu kapsamlı şekilde değerlendirdik. Geçen yıl Temmuz ayında başarısızlıkla sonuçlanan Crans-Montana süreci sonrası gelişmeler ne olacak, nasıl olacak, bunlarla ilgili görüş alışverişinde de bulunduk. Memnuniyetle belirtmek isterim ki bu konuda Sayın Başbakan’ın, Sayın Dışişleri Bakanı’nın, bizlerin görüşleri arasında herhangi bir farklılık söz konusu değildir.”
“Güney Kıbrıs Rum tarafının zihinsel olarak hazır olması lazım”
Kıbrıs görüşmelerinin neden sonuçsuz kaldığının iyi tahlil edilmesi gerektiğinin altını çizen Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada uluslararası toplumun, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin bir şeyi tekrar esaslı şekilde düşünmesi gerekiyor. Ada’da eğer kalıcı, sürdürülebilir bir çözümün mümkün olması gerekiyorsa Güney Kıbrıs Rum tarafının buna zihinsel olarak hazır olması lazım. Paylaşmaya lafla değil zihinsel olarak da hazır olduğunu göstermesi ve bu konuda Kuzey Kıbrıs tarafını ikna edebilmesi lazım. Burada esas nedir? Siyasi eşitlik, adil yönetişim, refahın ortak paylaşımı ve iki toplumun oluşturduğu federal yapıda iki tarafın halklarının birbirine güven duymasının sağlanmasıdır. Ayrıca büyük bedellerle elde edilen bağımsızlığın, can ve mal güvenliğinin iç ve dış tehditlere karşı korunması, yani Türkiye’nin güvenlik ve garanti şartlarının her halükarda devam etmesidir. Bunlar açık ve seçik ortaya konulmadan girişilecek yeni bir çözüm arayışı baştan sonuçsuz kalacaktır ve sürdürülebilir bir çözüm elde edilmeyecektir.”
“Potansiyel çok daha fazla”
Ada’da, özellikle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde alt yapının geliştirilmesi, eğitim, turizm, tarım gibi alanlarda mesafe katedilmesi için ciddi projeler yapıldığını belirten Binali Yıldırım, “Tabi potansiyel çok daha fazladır. Memnuniyetle gördüm ki Sayın Başbakan ve kabinesi esas itibarıyla önceliği Kuzey Kıbrıs’ın kalkınmasına, refahına daha fazla mesai harcamayı ve toplumun beklentisi olan projeleri hayata geçirmeyi önemsiyorlar ve buna yönelik faaliyetlere başlamış durumdalar.” diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, KKTC’nin yıllar içinde elde ettiği demokratik siyasi kültürü ve gelişen ekonomisiyle günden güne kendini belli etmeye başladığını vurgulayarak, bu seviyenin milli birlik ve dayanışma ruhunu taşıyan Kıbrıs Türk halkının cesur ve kararlı duruşuyla elde edildiğini dile getirdi.
“Elde edilen kazanımları burada bırakmayacağız”
Kıbrıs Türk halkının demokratik kurumları ve donanımlı iş gücüyle geleceği şekillendirecek vizyon ve enerjiye daima sahip olduğunu ifade eden Yıldırım, şu değerlendirmede bulundu:
“Her türlü zorluğa, engellemelere, izolasyonlara rağmen gönül birliği içinde sürdürdüğümüz bu haklı mücadelede elde edilen kazanımları burada bırakmayacağız. Daha da fazlasını birlikte gerçekleştireceğiz. Türkiye şartlar ne olursa olsun Kıbrıs Türk’ünün yanındadır, yanında olmaya devam edecektir. Ancak ülkemizin haklı davalarına dil uzatmaya kalkışan birtakım kendini bilmez kurum ve kişilerin de bu faaliyetlerinin etkin bir şekilde kontrol altına alınması eminim ki yeni hükümet döneminde dikkate alınacak bir konudur. Ada’da ve bütün bölgede huzur ve istikrarın gelişmesi temel önceliğimizdir.”
KKTC Başbakanı Erhürman ile KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın Ankara’ya yabancı olmadığını kaydeden Yıldırım, “Belki benim kaldığım süre kadar Ankara’da, geçmişte öğretim hayatında kalmışlar. Evinize ‘hoş geldiniz’ diyorum. Ümit ederim ki bu ziyaret çok büyük yeni fırsatların, yeni imkanların açılmasına vesile olur.” diye konuştu.
Yunanistan’da protestolar sırasında Türk bayrağının yakılması
Açıklamalarının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Yıldırım, Yunanistan’da protestolar sırasında Türk bayrağının yakılmasına ilişkin soru üzerine, “Bayrak ülkelerin onuru ve gururudur. Bayrağa yapılan bir hakaret o ülkeye yapılmış sayılır. Bunun kabul edilebilir bir yanı yoktur. Ay yıldızlı bayrağımız bizim gururumuzdur. O bayrağın uğruna canlarımızı veriyoruz, bütün imkanlarımızı da seferber ediyoruz. Bu ve buna benzer densizlikleri yapanları muhatap bile almıyoruz. Bizim başından beri söylediğimiz bir şey var, biz Ege Denizi dostluk denizi olsun, komşularımızla dostluğumuzu, kardeşliğimizi daha da geliştirelim. Düşmanlıklar azalsın, dostluklar artsın. Bu ve buna benzer provokasyonlar, bu düşüncemize, bu politikamıza katkı sağlamaz.” ifadelerini kullandı.
“Konuyu AB ilişkilerine kadar götürmek büyük bir zeka işi”
Başbakan Yıldırım, “Türkiye’de tutuklu bulunan Yunan askerlerine ilişkin Yunanistan Savunma Bakanı’ndan konunun Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini etkileyeceği yönünde açıklama geldi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine, şunları söyledi:
“Geçtiğimiz günlerde iki Yunan askeri sınır ihlali yaptı. Şu anda onlarla ilgili hukuki süreç devam ediyor. Yargı gerekli çalışmaları yapacak. Bu konuyu Avrupa Birliği ilişkilerine kadar götürmek büyük bir zeka işi. Zaten şimdi Türkiye ile ilgili hangi konu olsa Avrupa Birliği’ne işi götürüp taşımak, oradan destek aramak bir alışkanlık haline geldi. Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimizi bu ve buna benzer yeni girişimler zerre kadar ileri de götürmez, geri de düşürmez. Avrupa Birliği ile ilişkilerimiz zaten bir düzeyde gidiyor.”
“Bizim tarafımızdan asla hoş karşılanmaz”
Son dönemde Kıbrıs’ın güneyinde sondaj gemileri ve onların çevresindeki askeri gemilere ilişkin hareketlilik yaşandığı hatırlatılarak, “Exxon Mobile enerji şirketine ait sondaj gemilerinin bölgede ABD’ye ait 6. Filo’nun koruyacağına dair iddialar var. Böyle bir adımın bölgedeki gerginliğe etkisi ne olur?” sorusuna Yıldırım, şu cevabı verdi:
“Kıbrıs adasının etrafındaki her türlü doğal zenginlikler, hidrokarbon kaynakları adada yaşayan gerek Kuzey’de gerekse Güney’de yaşayan bütün halkın ortak varlığıdır. Dolayısıyla buralarda tek taraflı girişilen faaliyetler asla bizim tarafımızdan hoş karşılanmaz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de bunu hoş karşılamaz. Ne zaman olur bu faaliyetler? Gerçek anlamda iki taraflı bir devlet oluşumu, kalıcı, sürdürülebilir bir çözüm adada elde edilirse bütün kaynakların, adada yaşayanların refahına yönelik olarak değerlendirilmesi pekala söz konusudur.
Bunun dışında emrivakilerle oldu bittilerle yapılacak bu ve benzeri kışkırtıcı faaliyetler karşılığını da uygun bir şekilde görecektir. Ada etrafında herhangi bir yeraltı zenginliğinin dışarıya çıkarılmasında muhatap adada aranıyorsa o muhatap hem Kuzey’dir hem Güney’dir. Bu iki muhatabın mutabık kalmadığı bir çalışma bizim açımızdan tehdit olarak, Kuzey Kıbrıs’ın egemenlik haklarına bir ihlal girişimi olarak değerlendirilir. Bunun kimin tarafından yapıldığının önemi yoktur.”
KKTC Başbakanı Erhürman
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Tufan Erhürman da yaptığı konuşmada, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) lideri Nikos Anastasiadis’in müzakere sürecinde Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğinin kabul edilmesinin olmazsa olmaz şartları olduğunu fark etmesi gerektiğini belirterek, “Sürdürülebilir, yaşayabilir, kalıcı bir barış süreci siyasi eşitliğin üzerine bina edilecekse edilecektir. Böyle bir noktaya gelinirse elbette müzakere süreci tekrardan başlayabilir ama şu anki işaretler açıkçası maalesef bu konuda çok da umut verici görünmüyor.” dedi.
“Kıbrıslı Türkler iki asli unsurdan biridir”
Öte yandan KKTC Başbakanı, Kıbrıs’ın güneyindeki sondaj çalışmalarını yürütecek Exxon Mobile enerji şirketine ait sondaj gemilerinin bölgede ABD donanması tarafından korunacağına ilişkin sorulara da cevap verdi.
Anastasiadis’in “Kıbrıs’ın güneyindeki sondaj gemilerinin çalışmalarına ilişkin bin fon kurulacağı, fona aktarılan paralardan daha sonra Kıbrıslı Türklerin de payını alacağı” şeklindeki açıklamalarını hatırlatan Erhürman, Rum liderin iki taraf arasında yapılan anlaşmalarda hidrokarbon yatakları konusundaki yetkinin federal devlette olması ve bundan güç alarak bu işi sürdürdükleri minvalindeki açıklamalarının yanlış olduğunu vurguladı.
Erhürman, “Burada mesele şudur. Bir kere federasyon henüz kurulmadığına göre federal devletin yetkileriyle bugünkü GKRY’nin yetkilerini özdeşleştirmek doğru değildir. İkincisi, tekrar vurguluyorum, Kıbrıslı Türkler bir fondan bir parayı almak suretiyle bundan yararlanacak bir unsur değildir. Kıbrıslı Türkler bu konuda karar verecek olan iki asli unsurdan biridir.” ifadelerini kullandı.
KKTC’nin bu sürecin öznesi olduğunu vurgulayan Erhürman, GKRY ile kendilerinin muhatap olması gerektiğinin altını çizdi. “Çözüm süreci ancak başarıya ulaşırsa Ada’nın etrafındaki zenginliklerin paylaşılabileceği meselesi kabul edildiği takdirde çözüm motivasyonunun artırılması mümkündür.” diyen Erhürman, ancak Kıbrıs Rum tarafının bu zenginliklerden tek başına yararlanabileceğini görmesi halinde çözüme yönelik bir motivasyonun geliştirilmesinin mümkün olmayacağını belirtti.
Erhürman, “Dolayısıyla eğer herkes samimiyse, sorunun bir an önce çözülmesi gerektiği iddiasında bu motivasyon kaynaklarının da doğru değerlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum.” dedi.
Muhabir: Sinan Uslu, Mümin Altaş, Meltem Bulur, Tuğçenur Yılmaz