KOCAELİ
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Başiskele’deki bir otelde düzenlenen Türkiye Öğrenci Meclisi Başkanları Kurultayı’nda yaptığı konuşmada, gençliğin Türkiye’nin umudu olduğunu belirterek, gençlerin 21. yüzyılın daha güçlü ve büyük Türkiyesinin mimarları olduğunu söyledi.
Türkiye’nin yarınlarının bugünden daha iyi olmasının gençlerin daha çok gayretiyle mümkün olacağını ifade eden Yılmaz, gençlere bu konuda güvendiklerini kaydetti.
Yılmaz, “Milletinin değerlerine sahip çıkan, vatanını seven, yılmadan yorulmadan çalışan gençlerimiz, ülkemizi mazisinden daha parlak günlere taşıyacaktır.” diyerek, bu neslin Mehmet Akif Ersoy’un ‘Asım’ın nesli’ olarak tanımladığı nesil olduğunu anlattı.
“Amacımız, çocuklarımıza kalkınmış, güçlü Türkiye bırakmaktır”
Ersoy ve Necip Fazıl Kısakürek’in gençliğe dair sözlerinden alıntılar yapan Yılmaz, “Ülkelerin gücü iyi eğitime sahip nitelikli insan gücünden gelir. Geleceğimizin teminatı olan evlatlarımızın kişilik, yetenek ve kabiliyetlerini en üst düzeyde geliştirerek, iletişim becerisi yüksek, takım çalışmasına uyumlu eleştirel ve analitik düşünceye sahip kişiler olarak yetişmesini istiyoruz. Hangi alanda olursa olsun bütün çalışmalarımızın amacı, çocuklarımıza kalkınmış, refah içerisinde, güçlü bir Türkiye bırakmaktır. Bunu ancak eğitimle gerçekleştirebileceğimizin farkındayız.” diye konuştu.
“Avrupa’dan daha fazla milli eğitime kaynak ayırıyoruz”
Yılmaz, 10. Kalkınma Planı’ndaki hedeflere ulaşabilmek için TEOG’u kaldırmak gerektiğini dile getirerek, şöyle konuştu:
“Öğrencileri muhitinde eğitim alacak hale getirmek lazım. Bu yıl TEOG’u kaldırdık, bu yıl herkesi kendi evine en yakın okula yerleştireceğiz. Yüzde 90’a yakın bununla çok istisnai olarak da isteyenlerin girebileceği bir sınavla da diğer sınavla öğrenci alan okullarımıza da öğrencilerimizi yerleştireceğiz. Şimdi yüzde 6,2 milli gelirden eğitime ayırıyoruz. Bir şeye önem verip vermediğiniz ona ayırdığınız bütçeyle ölçülür. Merkezi hükümet bütçesinin 2002 yılında ancak yüzde 10’u ayrılıyordu, bu yıl 134 milyar 700 milyon liranın üzerinde bir kaynağı eğitime ayırdık, bu da toplam bütçemizin yüzde 18’inden daha fazla. Almanya yüzde 4,9 ayırıyor milli gelirinden. Yani 80’lerde, 90’larda 2000’li yıllarda biz iktidara gelinceye kadar Avrupa’nın daha gerisinde milli gelirinden eğitime pay ayırırken, bugün Avrupa’dan daha fazla milli eğitime kaynak ayırıyoruz. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısını 28’den 17’ye düşürdük. Bu değeriyle İngiltere, Japonya ve Güney Kore’yle aynıyız.”