1 Şubat askeri darbesinden bu yana istikrarsızlığın ve insan hakları ihlallerinin her geçen gün daha kötüye gittiği, hatta ülkenin bazı eyaletlerinde gerilimin silahlı çatışmalara evrildiği Myanmar’daki krizin çözümü için uluslararası alanda atılan ilk somut adım 24 Nisan’da Endonezya’nın başkenti Cakarta’da düzenlenen Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) liderler toplantısı oldu.
ASEAN hiç şüphesiz bu hassas diyalog sürecini tek başına idare etmekte yetersiz kalacaktır. Bu yüzden BM başta olmak üzere uluslararası camia ve ASEAN’ın iki büyük stratejik ortak olarak gördüğü ABD ve Çin’in Myanmar’da diyaloğu teşvik edici açıklamalarda bulunması ve bu sürece geç kalmadan dahil olması gerekiyor.
Myanmar ordusunun protestolara silahlı müdahalesiyle şimdiye kadar 750’den fazla sivilin hayatını kaybettiği, askeri yönetimin meşruiyetini tanımayan Aung San Suu Çii yanlılarının sivil hükümet kurarak devlette ikilik çıkardığı, protesto ve sivil itaatsizlik eylemlerinin ekonomiyi çökme noktasına getirdiği ülke, etnik silahlı grupların da bu siyasi krize kısmen dahil olmaya başlamasıyla, geri dönülmez bir iç savaşa doğru ilerliyordu.
Her an belirebilecek bu iç savaş riski karşısında Birleşmiş Milletler’in (BM) kendi üzerine düşen sorumluluğu ASEAN’a yüklemekte ısrar etmesi, bölge ülkelerinin inisiyatif almasını kaçınılmaz kıldı. Bu itibarla ASEAN liderleri ilk aşamada krize bir çözüm bulma niyeti taşımasalar da, en azından hem aynı çatı altında beraber oldukları Myanmar’ın hem de bölgenin istikrarını sağlayacak reçeteler oluşturmak üzere bir araya geldi.
Mutabakat maddelerinde demokrasinin yeniden tesis edilmesine veya seçimlere gidilmesine yönelik bir ifadenin yer almaması eleştiriyi hak ediyor. Toplantıda Myanmar’da seçim ve demokrasiye dönüş için bir plan çizilmemesi, ülke yönetimini kısa vadede bırakmaya niyeti olmadığı anlaşılan Myanmar ordusuna iktidarını devam ettirmesi için verilen bir “açık çek” oldu.
ASEAN Myanmar’daki şiddete “müdahalesiz” kalmadı
Toplantı kararının alınıp tarihin belirlenmesinden günler sonra Myanmar’ı temsilen askeri yönetim lideri General Min Aung Hlaing’ın görüşmeye katılacağının açıklanması hem ülkedeki darbe muhaliflerinin hem de uluslararası camianın öfkesine sebep olmuştu. Zira darbe karşıtı milletvekillerinin, yalnızca halktan gelen maddi ve manevi desteklerle, aylar süren çabalar sonucu 16 Nisan’da kurduğu Ulusal Birlik Hükümeti (NUG) de toplantıda temsil edilmek istiyordu. Hlaing’ın toplantıya katılacağı haberlerinin ardından ilk intiba, ASEAN’ın bu krize pragmatik yaklaşarak “müdahalesizlik” ilkesini sürdüreceği ve askeri yönetim ile bir şekilde anlaşarak darbe karşıtlarını yüz üstü bırakacağı yönündeydi. Fakat görüşmede bazı liderlerin Myanmar askeri yönetimine kararlı şekilde tepki göstermesi ve toplantının sonuç bildirisinde alınan kararlar, ASEAN’ın bölgesinde yaşanan trajedilere tamamen kayıtsız kalmadığı ve yeri geldiğinde belirli ölçülerde ilkeli duruş sergileyebildiğini göstererek öfkeleri biraz olsun dindirdi.
Artı ve eksileriyle ASEAN liderler toplantısı, Myanmar’daki krizin daha da derinleşmesinin önüne geçmek için atılan ilk somut adım olarak önem taşıyor ve ülkedeki krizin çözümü için umut veriyor. Bu umudun boşa çıkmaması için, öncelikle ASEAN’ın taviz vermeden, sonuç bildirisinde aldığı kararların arkasında sağlam bir şekilde durması gerekiyor.
Toplantıda Myanmar askeri yönetimine en sert tepki Endonezya ve Malezya liderlerinden geldi. Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo ülkedeki gerilimin durması için ilk önce Myanmar ordusunun kararlılık göstermesi gerektiğinin altını çizerek, şiddetin son bulması, demokrasinin yeniden tesis edilmesi ve darbe kapsamında gözaltına alınan siyasetçilerin serbest bırakılması gerektiğini açıkça vurguladı. Malezya Başbakanı Muhyiddin Yasin de sivillere yönelik şiddetin bir an önce durması gerektiğini belirterek, General Hlaing’a gözaltındaki siyasetçilerin “koşulsuz” serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Başbakan Muhyiddin’in “Müdahalesizlik ilkesi bizim sorunların arkasına gizlenmemiz ve kayıtsız kalmamız anlamına gelemez” sözleri toplantıya damgasını vuran önemli açıklamalardan biri olarak kayıtlara geçerken ASEAN’ın Myanmar krizine karşı genel tavrını belirleyen bir ifadeye de dönüştü.
Görüşmenin ardından ASEAN sekreterliğinin yayımladığı sonuç bildirisinde alınan ortak kararlar, liderlerin askeri yönetime karşı duruşunu kısmî olarak yansıttı. Bildiriye göre liderler Myanmar’daki krizin çözülmesi için şu beş konuda ittifak ederek bir yol haritası belirlediler: Myanmar’daki taraflar şiddeti bir an önce durduracak. Myanmar halkının huzur ve güvenliği için taraflar arasında yapıcı diyalog ortamı başlatılacak. ASEAN’ın tayin edeceği özel temsilci Myanmar’daki diyalog sürecine aracılık edecek. Myanmar’a insani yardımın güvenli bir şekilde ulaştırılmasına müsaade edilecek. ASEAN’ın tayin edeceği özel temsilci, beraberindeki delege ile Myanmar’ı ziyaret ederek krizin muhatabı olan taraflarla görüşecek.
Singapur Başbakanı Lee Hsien Loong’un görüşme sonrası yaptığı açıklamaya göre, General Hlaing liderlerin eleştirilerine ve yukarıdaki mutabakat maddelerine itiraz etmedi.
Toplantının artı ve eksileri
Myanmar’ı iç çatışma tehlikesinden kurtarmak için atılan bu ilk adımı evvela artılarıyla değerlendirmek gerekirse, ASEAN liderlerinin söz konusu mutabakat maddeleriyle, mevcut şartlarda makul sayılabilecek adımlar attığı sonucuna varılabilir. Myanmar ordusunun dahil edilmediği hiçbir çözüm planının başarıya ulaşamayacağı gerçeğini iyi idrak etmiş bir siyasi birlik olarak ASEAN, şimdiye kadar işe yaramamış sembolik yaptırımlar ve benzeri tecrit edici yöntemlere girişip, askeri yönetimin de rıza gösterdiği diyalog sürecini riske atmak istemedi. Buna karşın Myanmar ordusunun kendi halkına uyguladığı haksız şiddeti de görmezden gelmedi. Liderlerin şiddetin bir an önce durması yönünde sergiledikleri ittifak, ASEAN’ın Myanmar ordusunun sivillere yönelik insanlık dışı uygulamalarından duyduğu rahatsızlığın tezahürüydü.
Taraflar arası diyalog sürecine başlanması kararıyla ASEAN, toplantıya davet etmediği NUG’yi resmi olarak tanımasa da, “taraflar” ifadesine dahil ederek darbe karşıtı cephenin varlığını üstü kapalı kabul etti. Diyalog sürecinin başlamasıyla birlikte ASEAN yetkililerinin NUG ile daha sık temaslarda bulunması bekleniyor. Üçüncü ve beşinci maddelerde de ASEAN, taraflar arası görüşmelere bilfiil dahil olmayı şart koşarak askeri yönetim üzerinde denetleyici ve otoriter bir rol üstlendi. ASEAN’ın denetleyiciliği, askeri yönetimin manevra alanını belirli ölçülerde sınırlayacaktır.
Bunların yanı sıra arkasındaki büyük halk desteğine rağmen NUG’nin toplantıya davet edilmemesi, hangi rasyonel gerekçeye dayanırsa dayansın hatalı bir karardı. ASEAN muhtemelen toplantıya iki ayrı “hükümet temsilcisini” çağırarak ülkedeki siyasi istikrarsızlığı daha da derinleştirme riskine girmemek için, şimdilik NUG’yi resmi seviyede muhatap almak istemedi. Fakat Myanmar’ın temsilinin askeri yönetimle sınırlandırılması, General Hlaing’ı darbe karşıtlarına karşı ister istemez avantajlı kıldı.
Toplantının bir diğer noksanı da Muhyiddin ve Widodo’nun Myanmar’da darbeden bu yana gözaltında tutulan siyasetçilerin serbest bırakılmasına dair çağrılarının mutabakat maddelerine yansımaması oldu. Görüşmede Myanmar askeri yönetimine bu konuda açıkça yöneltilen uyarılara rağmen, başta Suu Çii olmak üzere gözaltındaki siyasetçilerin akıbeti belirsizliğini koruyacak gibi görünüyor.
Son olarak, mutabakat maddelerinde demokrasinin yeniden tesis edilmesine veya seçimlere gidilmesine yönelik bir ifadenin yer almaması eleştiriyi hak ediyor. Toplantıda Myanmar’da seçim ve demokrasiye dönüş için bir plan çizilmemesi, ülke yönetimini kısa vadede bırakmaya niyeti olmadığı anlaşılan Myanmar ordusuna iktidarını devam ettirmesi için verilen bir “açık çek” oldu.
Alınan kararlar somut çözüm getirir mi?
Artı ve eksileriyle ASEAN liderler toplantısı, Myanmar’daki krizin daha da derinleşmesinin önüne geçmek için atılan ilk somut adım olarak önem taşıyor ve ülkedeki krizin çözümü için umut veriyor. Bu umudun boşa çıkmaması için, öncelikle ASEAN’ın taviz vermeden, sonuç bildirisinde aldığı kararların arkasında sağlam bir şekilde durması gerekiyor.
Ülke siyasetindeki baskınlığını koruma uğruna şimdiye kadar her türlü tecrit ve yaptırımı göze almış olan Myanmar ordusunun şiddeti durdurmasını ve darbe karşıtlarıyla masaya oturup anlaşmasını temin etmek fiiliyatta kolay olmayacak. Zira halihazırda ne askeri yönetim ne darbe karşıtı cephe birbiriyle uzlaşmaya niyetli görünüyor. Protestoculara yönelik şiddet de ASEAN toplantısının ardından durmuş değil. Bu durumda ASEAN’ın, Myanmar halkının barış ve huzuru için, her iki tarafı kendi ajandalarından tavizler verip ortak bir noktada buluşturabilmek gibi zor ve uzun soluklu bir vazifesi var.
ASEAN hiç şüphesiz bu hassas diyalog sürecini tek başına idare etmekte yetersiz kalacaktır. Bu yüzden BM başta olmak üzere uluslararası camia ve ASEAN’ın iki büyük stratejik ortak olarak gördüğü ABD ve Çin’in Myanmar’da diyaloğu teşvik edici açıklamalarda bulunması ve bu sürece geç kalmadan dahil olması gerekiyor.
Myanmar ordusuna karşı silahlı direniş hazırlığı içinde olduğu görülen NUG ve darbe karşıtı etnik silahlı gruplara da krizin yatışması konusunda önemli sorumluluklar düşüyor. Ordunun demokrasi sözünden dönerek sivil siyasete yaptığı ihanet her ne kadar aleni olsa da, NUG ve etnik silahlı grupların, daha fazla kan dökülmemesi için, aylar sonra ASEAN’ın gayretleriyle kurulacak diyalog masasına oturmayı kabul etmesi ve halkın selameti için birtakım tavizler vermeye rıza göstermesi icap ediyor.