Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, videokonferans yöntemiyle başkanlık ettiği Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısının ardından açıklama yaptı.
Vaka sayılarındaki artış hızının azaldığını, bundan sonra kısıtlama ve tedbirlere uyumla vaka sayısının düşeceğini belirten Koca, “Bilim Kurulu’nun bugünkü haftalık toplantısında, virüsün yeni varyantları, aşı ile ilgili son gelişmeler ile birlikte mutasyonlar ele alınmıştır. Salgın yönetimi açısından önemli olan toplumla iletişim konusu da gündem olmuştur.” dedi.
Koca, son dönemde tedbirlerin gevşemesi ve hızlı yayılan mutasyonlar sebebiyle vaka sayılarının arttığına işaret ederek, “İçinde bulunduğumuz hafta başından itibaren vaka artış hızı azalmaya başlamış ve gelecek günlerde düşüşe geçeceği öngörülmektedir. Vaka sayılarında hedeflenen düşüşün sağlanamaması halinde tedbirlerin sıkılaştırılması değerlendirilmiştir.” diye konuştu.
Mutasyonların vaka artış hızında etkili olduğunun ve hasta etmede daha güçsüz olmadığının altını çizen Koca, şöyle devam etti:
“Ülkemizde en çok görülen mutasyon, İngiltere varyantı olarak bilinen türdür. Bu varyant son günlerde ne kadar hızlı yayıldığını acı şekilde gösterdi. Bunun yanında semptom göstermeyen vakaların toplam vakalar içindeki oranında bir değişiklik yoktur.
Sağlık altyapısının gücü büyük hasta yüklerini karşılasa da hiçbir kapasite sınırsız değildir. Yayılımı kontrol altına alarak sağlık sistemimizin üzerindeki yükü düşürmek zorundayız. Hastalar iyileştikten sonra hayatlarına kaldıkları yerden devam etmektedir. Oysa sağlık çalışanları her gün yeni hastalarla mücadele sürecine yeniden başlamaktadır. Bu yıpratıcı çevrimi kırmak zorundayız.”
“Türkiye’de Hindistan varyantı tespit edilmedi”
Bakan Koca, “Hindistan varyantı” olarak bilinen yeni bir tür mutasyonun tespit edildiğine dikkati çekerek, “Ülkemizde henüz bu varyant tespit edilmese de yine hızlı bulaşan bu varyanta karşı da tedbirler alınmıştır. Bu kapsamda Hindistan’dan ve Hindistan temaslı seyahatlerden ülkemize giriş yapmak isteyen kişiler belirlenen yurtlarda karantinaya alınarak, 14 gün gözetim altında tutulduktan sonra ülkeye girişlerine izin verilmektedir.” dedi.
“Çok yakında Sputnik V aşısı da devreye girecek”
Aşı programının ramazanda planlanan şekilde devam ettiğini hatırlatan Koca, şu bilgileri verdi:
“Ramazan ayının başlaması ile birlikte aşı olmayı erteleyen vatandaşlarımızın sayısı artmıştı. Ancak, iftardan sonra da aşı olunabilmesi vatandaşlarımızın aşı randevularını erkenden alarak aşı olmalarını temin etti. Aşı tedariki ile ilgili olarak daha önce paylaştığım bilgilerde elimizdeki en iyi tedarik şartlarını en hızlı şekilde milletimizin hizmetine sunma gayretindeyiz demiştim. İki aşı türü şu an aktif olarak kullanılmakta ve bunların sayısını artırmaya yönelik çalışmalar da devam etmektedir. Çok yakında Sputnik V aşısının da devreye gireceğini belirtmek isterim.”
Yerli inaktif Kovid-19 aşısı mayısta Faz-3 aşamasına geçecek
Koca, yerli aşının, “yerli güç ve güven” demek olduğunu dile getirerek, “Yerli aşılarımızdan insan denemelerine ilk başlayan inaktif aşı adayımız Faz-2 çalışmasını tamamlamak üzere son gönüllülerin aşılanması yapılmış ve mayıs ayı içinde son adım olan Faz-3 aşamasına geçecektir.” dedi.
Bu dönemde yaygın olarak aşılama yapma imkanının da olabileceğini aktaran Koca, “Bir diğer önemli aşı adayımız virüs benzeri parçacık aşısı ise Faz-1 deneylerine kamu hastanemizde başlamış ve şu ana kadar sorun görülmeden başarıyla devam etmektedir.” bilgisini paylaştı.
Koca, ikinci bir inaktif aşı adayının daha Faz-1 klinik çalışmasının 10 gün kadar önce başladığını bildirerek, şunları kaydetti:
“Sevindirici şekilde çalışması devam eden aşı adaylarımız için aşıya bağlı olumsuz bir olay gerçekleşmemiştir. Bu günlerde üçüncü bir inaktif aşımızın daha Faz-1 klinik çalışması Ankara Şehir Hastanemizde başlayacaktır. Bir diğer inaktif ve intranazal sprey olarak uygulanan iki yeni aşı adayımız da Faz-1 çalışmalarına başlama safhasındadır. Son olarak adenövirüs temelli bir vektör aşımızın da Faz-1 çalışması için araştırma ürünü üretim çalışmaları devam etmektedir. Türkiye 7 farklı aşı platformu ile kendi gücünü elde etme yolunda önemli adımlar atmaktadır.”
“Sorumluluk, suçlama ya da suçlu bulma manasına gelmez”
Salgın yönetiminde toplumu doğru bilgilendirmenin ve bir arada tutarak, birlikte mücadele etmenin herkesin sorumluluğu olduğunu vurgulayan Koca, şöyle devam etti:
“Geçtiğimiz günlerde dile getirdiğim sorumluluğun 84 milyonda, hepimizde olduğuna dair sözlerimin yanlış anlaşılmış olabileceğini düşünerek açmak isterim. Sorumluluk, suçlama ya da suçlu bulma manasına gelmez. Sorumluluk daha iyi koşullara ulaşmak için birlikte mücadele etmemizi, birlik ve beraberlikten ayrılmamayı, birbirimizi teşvik etmeyi, gayretlendirmeyi ve en önemlisi birbirimizi korumayı kapsayan kuşatıcı bir birliktelik idealidir. Salgınla mücadelede sorumluluk almamış, iyi kötü hiçbir değerlendirme yapmadan kategorik olarak kendisine benzemeyeni eleştirme alışkanlığı olan siyasi söylem sahiplerini salgını sorumsuzca siyasete alet etmek yerine sorumluluk alarak toplumla birlikte bu zorlu mücadeleye katılmaya davet ediyorum.”
“Başarıyla yürütülen çalışmalar kimseye siyaseten kayıp yaşatmaz”
Bakan Koca, üzerindeki sorumluluğu siyasete malzeme etmediğini, edilmesine de müsaade etmeyeceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Birileri, Bilim Kurulumuzu dahi hedef alarak bilime saygısının olmadığını saldırganca haykırsa da bu duruma siyasi bir karşılık vererek parçası olmayacağım. Topluma örnek olması gerekenler memnun olmadığı, kategorik olarak karşısında yer aldığı her şeye pervasızca saldırma hakkını kendinde görmemeli. Bu yaklaşım hakikatle yüzleşince son bulmalıdır. Gündem ve mücadelemiz sadece ve sadece vatandaşlarımızın sağlığını, huzurunu ve refahını korumaktan ibarettir.
‘İnsanlar ölüyor, bunlar izliyor’ demek önce bilim insanlarımıza, sağlık çalışanlarımıza, hasta yakınlarımıza, kurallara uyarak mücadeleye katılan tüm vatandaşlarımıza hakaret etmektir. Başarıyla yürütülen çalışmalar kimseye siyaseten kayıp yaşatmaz. Mevcut yönetimin mücadelede başarılı olmak için gayret etmesi yönetime karşı siyasi hesapları olanları öfkelendirmemeli. Unutulmamalıdır ki öfke gelir göz kızarır, öfke geçer yüz kızarır. Bilimin gücüne ve insanımızın irfanına güvenin.”