Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, İvedik OSB’de, Nanografi firmasının Grafen Seri Üretim Tesisi’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, fiziksel, kimyasal ve mekanik özellikleriyle büyük yankı uyandıran grafenin, insanlık tarihinin en büyük malzeme buluşlarından biri kabul edildiğini belirtti.
Çelikten 200 kat daha mukavemetli, bakırdan yüzlerce kat daha iletken, esnek ve hafif bir malzeme olan grafenin sanayinin birçok alanında kullanıldığını aktaran Varank, grafenin, tek atom kalınlığında 2 boyutlu bir nanomalzeme olarak nanoteknolojinin en kritik bileşenlerinden biri olarak gösterildiğini dile getirdi.
Varank, bu ürün sayesinde yapılabileceklere değinerek, “Grafen sayesinde daha uzun ömürlü malzemeler, ultra hızlı şarj edilebilen bataryalar, daha hızlı ve hafif uçaklar, vücuttaki nöronlara bağlanabilen biyonik cihazlar üretilebilecek, korozyon, ısınma ve iletim sorunlarına da çözümler getirilebilecek.” ifadelerini kullandı.
“Tesiste yurt dışına bağımlılık bulunmuyor”
Grafenin üretiminin kolay olmadığına dikkati çeken Varank, Grafen Konseyi’nin yayımladığı “2020 Grafen Araştırma Raporu”na göre, sektörün karşılaştığı sorunların başında maliyet, seri üretim kabiliyeti, standart ve sertifikasyon problemlerinin geldiğini aktardı.
Varank, çevreci bir model oluşturulması, uygun üretim ve maliyet yönetimine sahip olunmasının da zorluklar arasında yer aldığını belirterek, şöyle devam etti:
“Bu zorluklar nedeniyle grafen, dünyada en çok Ar-Ge yatırımı yapılan ürünlerden birisi. Nanografi firmamız, bu olağanüstü malzemenin hem özgün bir yöntemle hem de standartlara uygun bir şekilde seri üretimini gerçekleştirdi. Bugün açılışını yaptığımız yatırımla Türkiye, grafeni seri üretebilen 10 ülkeden biri konumuna geliyor. Çevre dostu yöntemlerle, düşük maliyetli ve endüstriyel boyutta üretim yapacak bu tesis, kapasitesiyle dünyanın en önemli grafen üretim merkezlerinden biri olacak.”
Nanografi firmasının bu tesiste, üretim cihazları ve teknolojisi anlamında yurt dışına bağımlılığı bulunmadığını vurgulayan Varank, “Yabancı bir şirketin üretim lisansına bağlı olmadan, kendi kaynaklarımızla grafeni üretebiliyor olmamız, ülkemiz adına gurur verici. Firmamızın Ar-Ge çalışmaları ve yatırımlarla edindiği yetkinlik ülke sınırlarımızı da aştı. Dünyanın en iyi üniversite ve araştırma merkezleriyle iş birliklerine, küresel şirketlerle tedarik sözleşmelerine ve ihracata dönüştü. Öyle ki bu tesis ürettiği grafen destekli endüstriyel ürünleri şimdiden 80’den fazla ülkeye ihraç ediyor.” diye konuştu.
“Farklı desteklerle firmanın yanında olduk”
Varank, firmanın kuruluş sürecinden bahsederek, farklı desteklerle Nanografi firmasının yanında olduklarını, bugün açılışı yapılan tesisin de 2018’de KOSGEB’in teknoyatırım programı kapsamında projelendirildiğini anlattı.
Yaklaşık 4,5 milyon lira destek sağlanan tesisin kamu-özel sektör dayanışmasının güzel bir örneği olarak 2020 yılı sonunda üretime geçtiğini belirten Varank, “Grafen başta olmak üzere ileri malzeme teknolojileri alanında yapılacak Ar-Ge çalışmalarına da destek olacak tesis, rekabetçi ürünlerin geliştirilmesine Türkiye’de ve dünyada öncülük edecek.” dedi.
Varank, üretilen grafen sayesinde yüksek nitelikli kaplama ürünlerin de Nanografi tarafından geliştirildiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
“İleri malzeme teknolojileri alanındaki bu yetkinlik, savunma sanayii, otomotiv ve havacılık projelerine katkı sağlamakla kalmıyor, talebe özel grafen destekli uygulamaların da önünü açıyor. Geliştirilen ürünlerin ticarileşmesine ve ilk siparişlerin alınmasına da tanıklık ediyoruz. Savunma Sanayii Başkanlığımızın grafen katkılı balistik plaka siparişi, Goodyear, Petlas gibi global lastik üreticilerinin iş birliği görüşmeleri bunlardan bazıları. Bu yatırımın büyük getirilerini önümüzdeki dönemde eminim çok daha fazlasıyla göreceğiz. İnşallah gerçekleştirdiği ihracatla, sağladığı katma değer ve istihdamla ülkemizin cari dengesine ve rekabetçi gücüne önemli katkılar sağlayacak.”
“Yenilikçi bir aşı türü geliştiriliyor”
Nanografi firmasının aşı geliştirme projesine de değinen Varank, klasik aşılardan farklı olarak burundan sprey olarak uygulanacak yenilikçi bir aşı türü geliştirildiğini anlattı.
Varank, ODTÜ, Hacettepe, Gazi ve Ankara üniversitelerinin katkılarıyla Türkiye’nin ilk intranazal yerli aşı geliştirme çalışmalarının devam ettiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu aşı, mRNA ve inaktif aşı teknolojisinden farklı olarak protein temelli tasarlandı. Burundan uygulanan aşı, virüsün insanları enfekte ettiği yolu takip ettiği için bu teknolojinin virüsle mücadelede daha etkin olabileceği öngörülüyor. Bu aşı türü, mutasyon durumunda çok hızlı bir şekilde yeniden modelleme ve salgının olası ilerleyen seyirlerinde elimizi güçlendirme potansiyeline sahip. Preklinik aşamaları başarıyla tamamlanan ilk intranazal yerli aşı adayımız için çok kısa bir süre sonra Faz-1 insan denemelerine başlanacak. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun onayı bekleniyor. Tüm klinik aşamaların hızlıca başarıyla tamamlanması durumunda bu yeni aşı türünün yıl içinde kullanıma sunulmasını hedefliyoruz.”
“Kaynaklarımızı, bilim insanlarımızın ve özel sektörün önünü açmak için kullanıyoruz”
Türkiye’nin çığır açıcı teknolojilerde öncü ülkeler arasına girdiğine dikkati çeken Varank, ülkede savunma sanayisinden mobilite araçlara, sağlık teknolojilerinden nanoteknolojiye büyük bir atılım olduğunu ifade etti.
Varank, bunun bir tesadüf değil yıllar önce tohumları atılmış, hedefe odaklanmış sanayi ve teknoloji politikaları sayesinde olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
“19 yıllık iktidarımızda en önem verdiğimiz konuların başında nitelikli insan kaynağımızın artırılması, araştırma geliştirme faaliyetleri ve inovasyon geliyor. Birileri 60 yıl öncesinin zihniyetiyle çağ dışı kalmış anlayışlarla halen devletin fabrika işletmesini bekleyedursun, biz kaynaklarımızı bilim insanlarımızın ve özel sektörün önünü açmak için kullanıyoruz. Planlı sanayi altyapılarını önceleyerek yatırımcılarımız için çevre dostu organize sanayi bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri kuruyoruz.
İşletmelerimizin Ar-Ge faaliyetlerine kapsamlı teşvikler veriyoruz, Ar-Ge merkezi ve tasarım merkezi kurmalarını özendiriyoruz. Araştırmacılarımızın projelerini destekledik, ürüne dönüştürmelerine öncülük ettik. Hayal kuran ve kurduğu hayali gerçekleştirebilecek potansiyele sahip genç girişimcilerimizi, startuplarımızı destekledik.”
Varank, 2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’ndeki 2023’e kadar en az 10 “milyar doları aşan girişim çıkarma” hedefini anımsatarak, “Getir”in aldığı son yatırımla bu değeri aştığını hatırlattı.
Malzeme bilimi ve nanoteknoloji alanındaki girişimcileri de geliştirdikleri mekanizmalarla güçlendirdiklerini kaydeden Varank, TÜBİTAK, Savunma Sanayii Başkanlığı, ASELSAN, ROKETSAN ve sektör firmalarının ortaklığında grafen alanına yönelik yol haritası hazırlıklarının devam ettiğini bildirdi.
Varank, bu alanda Ar-Ge yoğun katma değerli üretime yönelen, küresel değer zincirinin bir parçası olmaya aday yatırımları öncelikli, stratejik ve proje bazlı teşviklerle desteklediklerini belirterek, Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi gibi programlarını anlattı.
“Grafenin daha pek çok alanda kullanılmasını bekliyoruz”
TÜBİTAK aracılığıyla, Sanayi Ar-Ge ve KOBİ Ar-Ge destekleme programları kapsamında ileri malzeme ve nanoteknolojiyle ilgili projelere 2 milyon liraya kadar destek verdiklerini ifade eden Varank, TÜBİTAK’ın bu programı kapsamında 2002’den bugüne sadece bu alanda 645 projeye 440 milyon lira kaynak aktardıklarını kaydetti.
Varank, TÜBİTAK’ın yürüttüğü Avrupa Birliği Ufuk 2020 Programı kapsamında grafen ve ileri teknoloji malzemeleri alanında 22 projeye AB ile birlikte yaklaşık 7 milyon avro destek sağladıklarını dile getirdi.
Gelecek dönemde grafenin daha pek çok alanda kullanılmasını, daha fazla ticarileşmesini beklediklerinin altını çizen Varank, “Kullanım arttıkça, ürün standardı faaliyetleri ve grafen üreticilerinin lisanslanması hususları daha da önem arz edecek. Hem Ar-Ge aşamasında hem de ticarileşme aşamasında uyguladığımız destek mekanizmalarıyla siz girişimcilerimizin her zaman yanında olmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
“Bölgenin en büyük hacimli nanoteknoloji yatırımı”
Nanografi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ahlatçı da Grafen Seri Üretim Tesisi’nin Türkiye’nin ilk, bölgenin ise en büyük hacimli nanoteknoloji yatırımı olacağını söyledi.
Bu yatırımla yıllık grafen üretimlerinin 100 tonun üzerine çıkacağını vurgulayan Ahlatçı, “Kurduğumuz üretim hattı dünya genelinde grafen üretiminin zorluklarının çözüldüğü, standart kaliteyle kullanıcı dostu bir modele sahiptir. Bunu ihtiyaç halinde hızlı şekilde çok daha büyük hacimlere göre ulaşılabilir şekilde tasarladık.” dedi.
Ahlatçı, 2019’da Ulusal Bor Enstitüsü ile grafen ve bor katkılı ülkenin ilk özgün lityum iyon batarya Ar-Ge projelerini başlattıklarına dikkati çekerek, çok güzel sonuçlar aldıklarını ve bunu yakın zamanda kamuoyuyla paylaşacaklarını duyurdu.
Konuşmaların ardından kurdele kesimi yapıldı ve Bakan Varank, tesisin açılışını gerçekleştirdi.