Balat’ın tarih kokan sokaklarında 34 senedir çaycılık yapan Mehmet Kılıç, baba mirası tavşankanı çayıyla damaklarda unutulmaz bir tat bırakıyor.
Kılıç, Ordu’da geçen çocukluğu boyunca babasının kahvehanesinde çalıştı. Ailesinin 1973’de İstanbul’a göçmesiyle yeni bir hayata başlayan Kılıç, gençlik yıllarını çeşitli yerlerde motor tamiri yaparak geçirdi. 1987’de emekli olduktan sonra baba mesleği çaycılığa dönen 74 yaşındaki Kılıç, 48 yıldır yaşadığı Balat’taki Leblebiciler Sokağı’nda çay ocağı işletiyor.
Babasından öğrendiği çay demleme tekniğiyle mahallenin sevilen bir esnafı haline gelen Kılıç, Balat’ın en eski sokaklarından Leblebiciler Sokak’ta leziz çayını dağıtmaya devam ediyor.
“Şimdiki gençler çalışmayı sevmiyor”
Ordu’da başlayıp, İstanbul’da devam eden hayat hikayesi ve tecrübelerini AA muhabirine anlatan Mehmet Kılıç, açtığı çay ocağıyla yeni dostluklar kurduğunu ve baba mesleğini devam ettirdiği için mutlu olduğunu dile getirdi.
Kılıç, Balat’taki çaycılığı süresince yerli ve yabancı binlerce insanla tanışma fırsatı bulduğunu, Balat’ı artık kendi evi gibi gördüğünü ifade etti.
Her gün saat 04.00’te kalktığını söyleyen Kılıç, “Abdestimi alır, giyinir saat 05.00 gibi buraya gelir ve kazanı yakarım. Çayı demler camiye giderim, gelinceye kadar da çay demlenir. Arkadaşlar gelir, çayını, simidini alan kahvaltısını yapar sonra işine gücüne bakar.” dedi.
2019’da Güney Koreli gazetecilere Türk çayının özelliklerini anlattıktan sonra şöhretinin dünyaya yayıldığını, yerli-yabancı misafirlerinin kendisini arayıp bulduğunu belirten Kılıç, “Güney Koreliler geldi buraya çekim yaptılar, onlara da nasıl çay yaptığımı anlattım. Her sene ziyaretime gelirler. Gelen de hemen bir bardak çay içip gitmez, dört kişiye 36 bardak çay vermiş adamım ben. Çayım süperdir, müşterilerim Balat’a geldiği zaman beni mutlaka bulur ve çayımı içerler.” diye konuştu.
Tavşankanı çayın sırrı
Kılıç, çay yapmanın farklı usulleri olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
“Kazanımda su arıtma cihazı vardır, bu nedenle hiçbir zaman kireç oluşmaz. Bunun yanı sıra çayı soğuk su ile demler ve kazanın üzerine koyarım. Aşağıdan buhar vurdukça, çay da kendiliğinden demlenir. Esas çay odur. Çaycılık baba mesleğim. Ordu’nun Ulubey kazasında babamın kahvehanesi vardı. 12 yaşından beri bu işin içindeyim ama eski çayları da şimdi bulamazsınız çünkü eskiden çay da kahve de daha lezzetliydi. O senelerde tüp filan yoktu tabii, semaverin içine kömürü doldururduk kahve fincanını da közün içine koyardık kahve olurdu, şimdi bulabilir misiniz? Çayımı içenler beğendikleri için de muhakkak tekrar gelir. 48 senedir buralardayım, Şişli’de evim var ama gidemiyorum, eşimde ben de burada yaşamayı seviyoruz. Balat bizim evimiz, senelerimizi verdik buraya.
Çayımdaki lezzetin sırrı, soğuk suyla demlenmesidir. Bilmeyenler bana ‘Soğuk suyla çay mı demlenir, ne yaptın sen?’ diyorlar. Oysa o lezzeti bilmez ki zavallı. Soğuk suyla yapılan çayın demini alması için yaklaşık yarım saat veya biraz daha uzun bir zamanı bulur. Kazanın üstünde üç demliğim olduğu için hazırda da her zaman çayım olur. Biri demleninceye kadar diğeri içime hazır olur. Lezzetin sırrı bu, bunu kimse bilmez. Herkes 150 derecede kaynayan suyla çayı demleyip çayı yakar onda da lezzet olmaz. Soğuk suyla çay demlemeyi buradaki kahveciler de bilmez, başka çaycılar da bilmez.”
“Çay yapmayı, temizliği ve düzeni babamdan öğrendim”
Temizliğe de çok önem verdiği anlatan Kılıç, çay yapmayı, temizliği ve düzeni babasından öğrendiğini anlattı.
“Temiz-titiz olmadığımızda, çayı özensiz, kötü yaptığımızda çok kızardı, disiplinliydi rahmetli babam.” diyen Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ama şimdi bakıyorum bazı çaycılara, temizliğe, çayının lezzetine bakmıyor bile aldıkları iki kuruş parayı düşünüyorlar. Ne diyor yüce Peygamberimiz, ‘Kendine layık görmediğini başkasına da layık görmeyen kimse, kamil imana sahiptir.’ İçmediğim çayı müşterime de layık görmem, bir demlik dolusu çay dahi olsa beğenmezsem o çayı dökerim, bizdeki çay sanatı budur. 10 liraya çay satıyorlar, bakıyorum tadına, o çay mı yahu? Çay da kahve de soğuk suyla yapılır. Kahveyi köpürsün, çayı da demli olsun diye içine karbonat atarlar ama müşteri bunu bilmez. Bu iş kolay gibi ama neler var bu işin içinde, zor zanaattır çaycılık.”
Mehmet Kılıç, biri erkek diğeri kız iki evladından dört torun sahibi olduğunu, evde bile çayları kendisinin hazırladığını, en çok da torunlarının yaptığı çayı keyifle içtiğini belirterek, bu durumun kendisini mutlu ettiğini sözlerine ekledi.