ANKARA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’ndeki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Dünya Kadınlar Günü Programı‘nda yaptığı konuşmasına, tüm katılımcıları selamlayarak başladı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca hazırlanan Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı’nın hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, bu çalışmanın ortaya çıkmasında emeği geçenlere de teşekkürlerini sundu.
Tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik eden ve tüm kadınları selamlayan Erdoğan, şöyle devam etti:
“Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Myanmar’da, Türkistan’da, Filistin’de, dünyanın dört bir köşesinde mağdur, mazlum, muhtaç duruma düşmüş tüm kadınlarımıza Rabb’imden sabır ve ihsan niyaz ediyorum. Anneleri, babaları, eşleri, çocukları, yakınları gözleri önünde katledilen, ölümden beter muamelelere maruz bırakılan, istismar edilen tüm kadınların acılarını yürekten paylaşıyoruz. Tek bir mazlumun ahının dahi arşı titretmeye yeteceğine inanan insanlar olarak bu durum karşısında sessiz, tepkisiz kalmamız düşünülemez. Nitekim ülkemize sığınan ve çoğunluğu kadınlardan, çocuklardan, yaşlılardan oluşan 4 milyon mazluma, 7 yıldır kendi kardeşlerimizden ayrı tutmayacak şekilde sahip çıkıyoruz.”
“Kadınlar, insanlığın öğretmenidir”
“Benim gözümde kadınlar, insanlığın öğretmenidir.” diyen Erdoğan, aile içinde kadının kimi zaman görünen, kimi zaman görünmeyen belirleyici rolünün öğretmenlik vasfından geldiğine işaret etti.
Kadınlarda güçlü bir sezgi olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Öğretmenlik yetenekleriyle birleştiğinde ortaya elleri ayakları öpülesi analar, ömür boyu sırtımızı yasladığımız eşlerimiz, gözümüzün nuru kızlarımız çıkıyor.” dedi.
“Afrin’e de en az 140-150 bin, belki 200 bin kişi geri dönecek”
Erdoğan, dayanışmanın ve birlikteliğin sadece burada kalmayacağını vurgulayarak, “İşte bakın bugün Afrin’de, az önce perdede izledik, o kızlarımızın, polislerimizin, şehitlerimiz ve şu anda Afrin’de savaşanlarımız, nasıl yürekleri var, değil mi? Hangi yürekle oraya gidiyorlar değil mi? O yürektir ki bakın bugün Afrin’de, salona gelirken neticeyi aldım. ‘Durum nedir’ diye sordum. Hamdolsun netice şu anda etkisiz hale getirilen teröristlerin sayısı 3089.” dedi.
En önemli yerlerin tek tek düştüğüne dikkati çeken Erdoğan, “İnşallah Afrin de bitecek. Aynen Cerablus gibi. Orayı nasıl bitirip sahiplerine teslim ettiysek, 140 bin insan geri döndü, Afrin’e de en az 140-150 bin belki 200 bin kişi geri dönecek.” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda 800 kilometrekareye yakın bir alanın Türkiye’nin kontrolü altında olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
“Cerablus, 2 bin kilometrekareydi, kontrolümüze aldık. Burası da yaklaşık 2 bin kilometrekare. Bunun tamamını da inşallah kontrolümüz altına aldığımızda, Afrinli kardeşlerimiz gelip yerleşecek. Biz, işgal için girmedik. Biz, sadece teröristlerden buraları temizlemek için oradayız. İşimiz bittiği andan itibaren gerçek sahiplerine orayı teslim ederek, asıl görev alanımıza döneceğiz.”
‘Kadınlara verilen en büyük ayrıcalık, annelik vasfıdır’
Ailede kadın iyi bir öğretmense, babanın, okulun ve toplumun eksiğini giderebildiğini belirten Erdoğan, “Her bir kanalı ayrı bir sorun, ayrı bir adeta kanalizasyon haline dönüşmüş olan medyanın şerrinden evlatlarımızı, ailelerimizi ve milletimizi koruyacak olan ilk ve güçlü kalkan yine kadınlar, yine annelerdir.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, anneleri varsa çocukların kurtulacağını, annenin bıraktığı boşluğu dolduracak alternatifin olmadığını söyledi. Bunun için öksüz, yani annesiz büyüyen çocukların durumunun, yetim yani babasız büyüyen çocuklardan çok daha “vahim” dolduğunu değerlendiren Erdoğan, annelerin şartlar ne olursa olsun evlatlarına göz kulak olup, sahip çıktığının altını çizdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu nedenle kadının anne ve öğretmen olarak, aile ve toplum hayatındaki yerini çok önemli gördüklerini vurgulayarak, “Zaman zaman, kadın meselesi konuşulurken anne vurgusu yapmamızdan rahatsız olanların bulunduğunu biliyorum. Bunlarla karşı karşıya çok geldim. Halbuki Allah’ın kadınlara verdiği en büyük ayrıcalık, işte bu annelik vasfıdır.” değerlendirmesini yaptı.
Şair Mehmet Akif Ersoy’un “Ne hisli validelerdir bizim kadınlarımız/Yazık ki anlatacak yok da yanlış anladınız/Yazık ki onları tasvir eder birer umacı/Beş on romancı, sıkılmaz beş on maksadcı” dizelerini okuyan Erdoğan, “Akif’in sıralamasını tamamlamak gerekirse bunlara 5-10 televizyon dizisini, 5-10 medya maydanozunu da eklemek gerekir. Gerçekten de birileri ısrarla bizim validelerimizi, kadınlarımızı yanlış anlatmaya, yanlış göstermeye çalışıyor. Kadını annelik vasfından ayırmak demek, onun en büyük ayrıcalığını elinden almak, aynı zamanda tabii sıfatı olan öğretmenliğini de yok saymak demektir.” diye konuştu.
“İslam’ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar”
Son günlerde kadınla ilgili çok farklı açıklamalarda bulunan, İslam’da kesinlikle yeri olmayan, kendine göre bazı içtihatta bulunan kişilerin din adamı olarak ortaya çıktığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
“Anlamak mümkün değil. Yani bunlar ya bu asırda yaşamıyorlar, çok farklı bir dünyada, farklı bir asırda, zamanda yaşıyorlar. Çünkü İslam’ın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar da aciz bunlar. İslam’ın hükümlerinin güncellenmesi vardır. Siz İslam’ı, 14-15 asır hükümleriyle kalkıp da bugün uygulayamazsınız, böyle bir şey yok. Onun için de bugün İslam’ın uygulanması, yer, zaman, koşullar her şeyiyle, o da ne yapıyor, değişiyor. İslam’ın güzelliği de burada zaten, önemi burada. Şimdi birçok hoca efendi beni tefe koyup çalacak o ayrı mesele. Rabb’im bizi tefe koymasın, mesele orada.”
“Söyledik, söyledik, sonunda bir şura yaptırdık”
Farazi tartışmaları günümüz hayatının bir parçası gibi anlatmanın kimseye fayda sağlamayacağını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu konularda söz söyleyen, görüş beyan eden herkesi dikkatli olmaya, kendileri ile birlikte değerlere zarar vermemeye, kadınlarımızı da rencide etmemeye davet ediyorum. Bilhassa da ilim erbabının bu konuda azami hassasiyet göstermesi gerektiğini düşünüyorum. Geçenlerde Diyanetten sorumlu olan Başbakan Yardımcıma da söyledim. Bizim Diyanet teşkilatımızın Din İşleri Yüksek Kurulu var. Bu kurulda çok çok vasıflı, bütün ilim dallarında yetki sahibi olan hocalarımız var. Tefsirde, hadiste, fıkıhta. Bu hocalarımız ne iş yapıyorlar, niye sessiz kalıyorlar? Sessiz kalıp bu alanı niçin bu adamlara kaptırıyorlar? FETÖ konusu da böyle oldu. Söyledik, söyledik, sonunda bir şura yaptırdık. Asıl konuşması gereken konuşmayınca meydan Feto’ya kaldı, Feto’nun arkasından gelen tiplere kaldı. Onların da zaten vasıfları ortada. Feto’nun kalitesi, vasfı ortada. Arkasından gidenler, ne yazık ki ona tabi olduklarına göre onlar, onlardan daha geri.”
“Biz şehadete koşuyoruz”
Dün Fırat Kalkanı bölgesinde, bugün Zeytin Dalı Harekatı’nın yürütüldüğü Afrin’de, terör örgütlerinden temizledikleri yerlerde ocakları tüttürecek ve kesintiye uğrayan hayatları yeniden kuracakların kadınlar olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Türkiye olarak Suriye topraklarında yürüyen bu operasyonun hedefleri bizce belli. Durmayacağız. Şu ne der, bu ne der, bunların hiçbiri bizi ilgilendirmiyor. Biz adaletin tesisi için ne gerekiyorsa bunu yapacağız. Amerika, Batı, tamam da sizin burada ne işiniz var? Bizim 911 kilometre sınırımız var. Biz devamlı tacize uğruyoruz. Sizin ne işiniz var burada? 20 tane üs kurmuşsun Kuzey Suriye’de. Ne işin var? 5 bin tır silah getiriyorsun, 2 bin kargo uçağıyla silah, mühimmat getiriyorsun. Kime karşı? ‘DEAŞ’ı temizledik’ diyorsun. Madem ki DEAŞ’tan burayı temizledin, şimdi bu silahlar burada niye, neden? Yoksa bizim için mi bunları getiriyorsun? ‘Bak’ dedim, şunu bilin; biz bir ölürüz, bin diriliriz ve bu yolda böyle gideceğiz. Zira bizi bu tür teknoloji şu, bu, bütün bunlar korkutmaz. Bizim bu noktadaki hedefimiz başkadır. Onların füzeleri, nükleer füzeleri, ne bileyim insansız hava araçları, her şeyi olabilir. Bunlar bize vermiyorlardı bunları. Biz de üretmeye başladık. Artık bunlar bizde de var. Diğerleri de, olmayanlar da olacak ama bunların ötesinde bizim Allah’ımız var. Bu bizim için çok büyük bir zenginlik. Çünkü biz şehadete koşuyoruz, onlar nereye koşuyor bilemem. Arada böyle bir fark var.”
Erdoğan, Türk-İş Genel Merkezi’ni ziyaret etti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-İş Genel Merkezi’ni ziyaret etti.
Erdoğan, Genel Merkez binası girişinde Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, konfederasyon yöneticileri ve bir grup kadın tarafından çiçeklerle karşılandı.
Basına kapalı gerçekleşen ve yaklaşık 1,5 saat süren ziyarette Erdoğan, Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen Türk Metal Sendikasına üye kadınlara da hitap etti.
Türk-İş Genel Merkezi’nden ayrılırken çevredeki vatandaşları selamlayan Erdoğan, bir vatandaşın çay içme davetine teşekkür edip, programına çok geç kaldığını söyledi.
Erdoğan’a ziyarette, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu da eşlik etti.
Muhabir: Enes Kaplan-Aynur Ekiz-Mümin Altaş-Sinan Uslu