Bitlis Eren Üniversitesi Öğretim Görevlisi M. Törehan Serdar, ‘Bitlis’in Sarıklı Kahramanları’ adı altında bastığı kitabında, Bitlis’te şehit düşen sahabe, meşayih ve ulemaların hayatını kaleme aldı.
İlk baskısını yaptığı, ‘Bitlis’in Sarıklı Kahramanları’ isimli kitabında; Eyyüp El Ensari Hazretlerinin kardeşi Feyzullah Ensari Hazretleri, Bedizüzaman Said Nursi, Abdurrahman Gazi, Mevlana İdrisi Bitlisi, Şemsi Bitlisi, Şeyh Celaleddin, Şeyh Halid El Oreki, Şeyh Fethullah Verkanisi, Şeyh Abdulgaffar Arvasi, Şeyh Muhammed Diyauddin, Şeyh Muhammed Said, Şeyh Muhammed Eşref, Şeyh Muhammed Alaaddin, Şeyh Muhammed Masum, Şeyh Abdulbaki Küfrevi, Abdulmecid Efendi’nin hayatını ele alan Törehan Serdar, Bediüzzaman Said Nursi ile ilgili şimdiye kadar hiçbir yerde yayımlanmayan, Harbiye Nezareti’nden dönemin Musul Valisi Memduh Beyefendi’ye çekilen telgraf gibi birçok belge yer alıyor.
Sarıklı kahramanlarla ilgili şimdiye kadar bilinmeyen birçok yazı, mektup ve fotoğrafa da yer veren Serdar, kitabı basmasındaki amacın, Bitlis’teki sarıklı kahramanların hayatının öğrenilmesini sağlamak olduğunu söyledi.
Son birkaç yıldır, ‘Bitlis’te yatan gönül sultanları’nı araştırdığını ifade eden Serdar, “Araştırma esnasında bu Allah dostlarının büyük bir kısmının Allah rızası için Allah yolunda fisebilillah savaştıklarını ve canlarını feda etiklerini gördüm. Şehadet şerbeti içen bu insanlara rahmet olsun. Bu kahramanları araştırmak herkese nasip olmaz. Uzun yıllar meşayihler, ulemalar, dervişler hep yanlış anlaşıldı. Postun üzerinde oturmuş, evden çıkmayan, hep ahiret için çalışan insanlar olarak tanıdık. Oysa onların dünyaları incelendiğinde pekte öyle olmadıkları, hiç ölmeyecek gibi bu dünya için çalışan, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışan insanlar olduklarını görürüz. Yeri geldiğinde İslam alimi, yeri geldiğinde mürşid-i kamil, yeri geldiğinde de bir komutan olarak karşımıza çıkan bu sarıklı kahramanlar, Sırat’ı geçen atlılar gibi derin izler bırakarak aramızdan ayrıldılar. Şimdi bize düşen görev ise bu sarıklı kahramanlarımızın yanlış tanınmasının önüne geçip onların hayatları ve çektikleri zorlukları, elimizden geldiğince bilmeyen insanlara en doğru şekilde aktarmaktır.” diye konuştu.
