İSTANBUL – HATİCE ŞENSES
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Görevlisi Çocuk Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Arife Uslu Gökceoğlu,hipertansiyonun çocuklarda aileler tarafından beklendik bir durum olmaması nedeniyle gözardı edilebildiğini söyledi.
Baş ağrısı ve dönmesi, kulak çınlaması, burun kanaması, çarpıntı, görme bozukluğu, nöbet geçirme, huzursuzluk, terleme, bulantı, kilo kaybı, çabuk yorulma gibi şikayetleri bulunun hastanın yüksek tansiyon açısından değerlendirilmesi gerektiğini aktaran Gökceoğlu, şöyle devam etti:
“Çocukta yineleyen idrar yolu enfeksiyonu, idrar yollarında yapısal bozukluk, böbrek taşı öyküsü, prematüre ya da düşük doğum ağırlığıyla doğum, yenidoğan döneminde yoğun bakım gereksinimi, obezite, insülin direnci ya da diyabet, guatr, uyku düzensizlikleri ve uyku apnesi gibi sorunların olması halinde doktora başvurulması gerekiyor. Ailesinde hipertansiyon, enfarktüs, inme, böbrek yetersizliği öyküleri bulunanların da kan basıncı ölçümlerinin yapılması önemli.”
Gökceoğlu, “Yüksek tansiyon yetişkinler kadar çocukları da ilgilendiriyor. Yenidoğan bebekler de dahil olmak üzere her yaştan çocukta yüksek tansiyon görülebilir.” diyerek, çocuklarda normal kan basıncı için yetişkinlerden farklı olarak, tek bir değerden bahsetmenin mümkün olmadığını ifade etti.
“Çocuklarda görülen hipertansiyonun altında ikincil bir hastalık aranmalı”
Gökceoğlu, tansiyon ölçümü öncesinde çocuğun en az 15 dakika dinlenmiş olması ve uygun cihaz kullanılarak ölçüm yapılması gerektiğini ifade ederek, şu bilgileri verdi:
“Çocuklarda yetişkinlerden farklı olarak hipertansiyon saptanması durumunda altta ikincil bir hastalık aranmalıdır. Özellikle böbrekle ilgili hastalıklar, obezite, kalp hastalıkları, endokrin bozukluklar, sinir sistemini etkileyen durumlar, ilaçlar, akciğer hastalıkları hipertansiyona yol açabiliyor. Diyet, tuz içeriğinin fazla olması, hazır gıda tüketimi, hareketsiz yaşam, stres ve kafein de hipertansiyonu tetikleyen faktörler arasında yer alıyor. Özellikle son zamanlarda çocukların daha hareketsiz kaldığı, ekran başında geçirilen zamanın artışı ve beraberinde abur cubur tüketimi, giderek artan hazır gıdaların tüketimi, hareketsizlik gibi nedenlerden ötürü obezite sıklığı artış göstermektedir. Buna bağlı olarak da bu çocuklarda yüksek tansiyon kaçınılmaz olarak görülmektedir. Hipertansiyon tanısı alan çocuk kalp ve göz açısından da değerlendirilmelidir. Ayrıca ailenin yaşam değişikliğiyle ilgili bilgilendirilmesi ve tedavi uyumu açısından uyarılması oldukça önemlidir.”
Vücut kitle indeksinde yüzde 10 azalmayla kan basıncında düşme sağlanabileceğine işaret eden Gökceoğlu, beslenme açısından yağdan fakir, sebze ve meyveden zengin besinlerin tercih edilmesi gerektiğini, kafeinli, gazlı ve enerji içeceklerinin kilo kontrolüne olumsuz etkisinin yanı sıra kan basıncında da yükselmeye neden olduğunu vurguladı.
Doç. Dr. Gökceoğlu, hazır gıdaların fazla tuz içerdiği, bu nedenle sınırlı miktarda tüketilmesi gerektiğine işaret ederek, “Yemeklerde sofradaki tuz kaldırılmalıdır. Tüm bunların sadece çocuk için değil, ailedeki diğer bireyler için de geçerli olduğu vurgulanmalıdır. Günümüzde çocukların hareketi azaldığı için günlük 30-60 dakika egzersiz yapmaları teşvik edilmelidir.” dedi.