WASHINGTON
Washington merkezli düşünce kuruluşu Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Washington Ofisi (SETA DC) tarafından gerçekleştirilen “Müttefikler Anlaşmazlık İçinde: Kuzey Suriye’de ABD-Türkiye Farkı” başlıklı panele ABD Dışişleri Bakanlığından Richard Outzen, Ulusal Savunma Üniversitesinden Denise Natali ve SETA DC’den Kılıç Buğra Kanat konuşmacı olarak katıldı. Programın moderatörlüğünü SETA DC Koordinatörü Kadir Üstün yaptı.
Tillerson ziyaretinin önemi
SETA DC Araştırma Direktörü Kılıç Buğra Kanat, ABD ile Türkiye arasındaki bozulan dengenin yeniden nasıl şekillendirileceği konusunun henüz düşünülmediğini ifade ederek, yeni dönemde ilişkilerin yeniden stratejilendirilmesinin önemine dikkati çekti.
Kanat, “Türk-Amerikan ilişkileri için uzun yıllardır ‘Bundan daha kötüsü olamaz’ deniliyordu. Şu anda gerçekten de daha kötüsü olmayacak bir noktaya gelmiş bulunuyoruz ancak Mevlüt Çavuşoğlu ile Rex Tillerson’ın ortak basın açıklaması, ilişkilerle ilgili oldukça optimist bir kapı araladı.” diye konuştu.
Tillerson’ın ziyaretinin ardından gündeme gelen ikili mekanizmaların “sorunların çözümü noktasında bir irade beyanı” gibi olduğunu anlatan Kanat, bu adımların ilişkileri yeniden yoluna koyma noktasındaki önemine işaret etti.
“ABD öncelikle YPG konusunda adım atmalıdır”
Kanat, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu anda Türk-Amerikan ilişkilerindeki alt sınır öyle düşük bir seviyeye ulaştı ki atılacak en küçük olumlu bir adım bile ilişkilere büyük katkı olarak değerlendirilecektir. Bu noktada ABD, öncelikle YPG konusunda bir adım atmalıdır. Artık ABD’nin yapması gereken, Türkiye’ye söz vermek değil, eyleme geçtiğini göstermektir. Bu noktada, muhtemelen Menbiç’ten başlayarak, ABD’nin atacağı küçük de olsa olumlu adımlar ilişkilere önemli katkı sağlayabilir.”
Suriye’de SDG’nin yeri
Richard Outzen ise ABD’nin Suriye’de DEAŞ’ı yenmek için iş birliği yaptığı SDG’nin (PYD/PKK) “sadece belirli bir amaç için yapılandırılmış sınırlı müttefik” olduğunu savundu ve bu yapının Suriye’de kalıcı bir element olmadığını dile getirdi.
Outzen, Suriye’nin siyasi olarak yeniden yapılanma sürecinde DEAŞ’tan geri alınan bölgelerdeki yerel dinamiklerin ağırlıklarına göre siyasi temsilde de yer bulmaları gerektiğine işaret ederek, bu noktada Ankara ile Washington arasındaki görüşmelerin son derece önemli olduğunu belirtti.
“YPG, DEAŞ’tan aldığı bölgeleri elinde tutamaz”
Denise Natali, ABD’nin bir şekilde destek verdiği Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt yapılanmasının hem bölgedeki tarihi gerçekliğe hem de yerel unsurlar arasındaki demografik dengeye ters olduğunu vurguladı.
Natali, “YPG’nin DEAŞ’tan eline geçirdiği bölgeleri bir şekilde elinde tutmasının realist bir tarafı yok. Bunu Irak’ta da gördük.” değerlendirmesini yaptı.
Türkiye’nin de bu tür bir yapılanmaya izin vermeyeceğini söyleyen Natali, ABD’nin terör örgütü YPG/PKK’ya verdiği desteğin açtığı yaraların nasıl onarılacağının konuşulması gerektiğini ifade etti.