İSTANBUL – Gülsüm İncekaya
Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Daniel Coats’in ABD Kongresi’ne sunduğu YPG‘nin, “PKK‘nın Suriye’deki milis gücü” olduğu yönündeki raporunun ABD’nin uluslararası mahkemelerde yargılanmasının önünü açacağını söyledi.
Coats tarafından Kongre’ye sunulan “ABD İstihbarat Topluluğunun Dünya Genelinde Tehditler Değerlendirmesi” raporu ve ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın Ankara ziyaretini AA muhabirine değerlendiren Arı, Türkiye’nin her alanda kararlılığını göstermesi için net bir eylem planı ortaya koymak zorunda olduğunu belirterek, Afrin ve el Bab operasyonlarının bu kararlılığın en somut örnekleri olduğunu söyledi. Arı, Türkiye’nin kendisine karşı hasmane tavırlar içinde olanlara karşı bunu diplomatik açıdan ve onların anlayacağı şekilde göstermesinin önemine değindi.
Tayyar Arı, ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Coats tarafından ABD Kongresi’ne sunulan YPG’nin “PKK’nın Suriye’deki milis gücü olduğu” yönündeki raporu, “ABD’nin bir terör örgütü ile iş birliği içinde olduğuna dair bir itiraf” şeklinde nitelendirdi.
Bunun uluslararası hukuka göre suç olduğunu vurgulayan Arı, şunları kaydetti:
“Bu rapor, ABD’nin uluslararası mahkemelerde yargılanmasının önünü açar. PYD, ne Cenevre’de ne de Astana sürecinin içinde yer aldı. Çünkü PYD, tüm taraflar bazında bir terör örgütü olarak nitelendiriliyor. Durum bu kadar net bir şekilde ortada iken ABD, bir terör örgütü ile gayrimeşru iş birliği yaparak terörist devlet pozisyonuna düşmüş oluyor. Türkiye ise Birleşmiş Milletler’in (BM) 51. maddesine dayanarak meşru müdafaa hakkını kullanıyor. Çünkü Türkiye’nin ulusal güvenlik problemi var. Sınırlarında bir terör yapılanması var ve bununla mücadele ediyor.”
“Türkiye, mevcut hali daha ileriye taşıyacak kartlar açmak zorunda”
Prof. Dr. Arı, ABD’nin DEAŞ terör örgütünün, sanki Meksika sınırlarındaymış gibi kendi ulusal güvenliğini tehdit ediyormuş gibi bir algı oluşturduğunu ve bunu Türkiye’ye ve tüm dünyaya kabul ettirmeye çalıştığını savundu.
Türkiye’nin ABD ile 1980 yılında yaptığı savunma ve ekonomi iş birliğini yeniden düzenlemesi gerektiğine dikkati çeken Arı, şu değenlendirmelerde bulundu:
”Türkiye’nin, ABD’ye tahsis ettiği bir kısmı şu anda aktif olarak kullanılan dinleme veya operasyon üslerinin kullanımı askıya alınmalı. Bu Türkiye’nin bu süreçte ve bu konularda ne kadar ciddi olduğunu göstermenin önemli bir yolu olacaktır.
ABD nasıl elindeki tüm kartları kullanıyorsa biz de elimizdeki kartlarla oynamalıyız. Afrin operasyonu da bu kartlardan biriydi. Çünkü sahada varsanız masada sizi dinlerler. Dolayısıyla Türkiye mevcut hali daha ileriye taşıyacak kartlar açmak zorunda. Türkiye’nin ‘Benim elimde daha çok kart var, daha fazla oynayabilirim.’ dediği zaman oyun çok farklı yöne kayar. Bu nedenle ben Tillerson’ın ziyaretinin daha düşük seviyede bir görüşmeye dönüşeceğini düşünüyorum. Türkiye, Tillerson’a ‘Elimizde kozlar var. PYD’ye olan desteğinizi sürdürürseniz biz de bölgede size çok ağır bedeller ödetebiliriz.’mesajını verebilir.”
Arı, Daniel Coats’in Türkiye’nin Afrin operasyonu ile ABD’li askerlerin hayatını tehlikeye soktuğuna dair açıklamasıyla ilgili şunları söyledi:
“Operasyondan sonra PYD/YPG üyelerinin bir kısmı Afrin’e doğru yöneldi. Dolayısıyla ABD’li askerler orada korumasız kaldı. Yani bir yandan PYD/YPG’ye eğit-donat kapsamında 250-300 milyon dolar savunma bütçesinden pay ayırıyor, bir yandan da PKK’nın PYD’nin uzantısı olduğunu öne süren raporlar yayınlıyorlar. Bu da ABD’nin uzun süre politikasını değiştirmeyeceğini gösteriyor.
Dolayısıyla Tillerson’ın Ankara ziyareti bir şey değiştirmeyecek. Sadece aba altından sopa göstermeye devam edecekler muhtemelen. Yunanistan sorununuz var, papazı serbest bırakın, konsolosluk görevlimiz içeride onu yargılamayın, gibi pişkince birtakım konuları gündeme getireceklerdir. Türkiye ciddi bir mücadele veriyor, şehit veriyor. Türk halkı tek yürek olmuş bu şehit haberlerini yüreğinde hissediyor. ABD’li bir yetkili gelecek ve eften püften meselelerle Türkiye’yi oyalayacak, ‘Gelin bu Afrin operasyonunu daha fazla uzatmayın.’ diyecek. Ben Türkiye’nin bu konuda ne kadar ciddi olduğunu göstermesi açısından Türkiye’nin Tillerson’a ‘Senin bu tehditlerini hiç umursamıyorum. Eğer rakibin Rusya veya İran ise eğer güvenlik politikanın içinde İsrail de varsa tüm bunları Türkiye’siz yapmazsın.’ mesajını vermesi gerekiyor.”
“ABD’nin asıl hedefi Rusya’yı engellemek”
Bahçeşehir Üniversitesi Amerikan Araştırmaları Merkezi Başkanı Doç. Dr. Burak Küntay, ABD’nin derdinin Afrin değil, Mümbiç olduğunu, Tillerson’un ziyaretinin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Küntay, “Şu ana kadar Afrin’de ABD’yi ilgilendiren bir durum olmadı. Çünkü ABD’nin burada herhangi bir mevcudiyeti yok. Ama Mümbiç’te kampları var. Dolayısıyla Tillerson ziyaretinde ‘Mümbiç’te birliğimiz var.’ diyerek, Türkiye’den daha fazla ilerlememesi talebinde bulunabilir.” dedi.
ABD’nin Suriye’de genel anlamda ise bölgede ne aradığını, ne yaptığını anlamak için ABD Kongresi’nde ve Temsilciler Meclisi’nde yapılan konuşmaların çok iyi analiz edilmesi gerektiğini belirten Kuntay, şöyle devam etti:
“Kongre’de yapılan konuşmalara bakıldığı zaman Suriye resmi oldukça net. ‘Rusya, Orta Doğu bölgesinde daha aktif olmaya başladı, biz burada olmak zorundayız.’ ABD’nin tek amacı bu. Bir dış politika uzamanın tespiti değil bu. ABD Başkanı Trump’ın politikası hatta eski ABD Başkanı Barack Obama’nın da politikasıydı. ABD bölgede Rusya’yı dengelemek için duruyor ve durmaya da devam edecektir.”
“ABD bölgede ‘öl’ dediğinde ölecek bir güç peşinde”
Doç. Dr. Burak Küntay, ABD Kongresi’ne sunulan raporda yer alan “PKK’nın Suriye’deki milis gücü olan YPG, muhtemelen bir tür otonom yapı arayışında olacak” itirafının yeni bir şey olmadığını söyledi.
ABD’nin bunu gayet net bildiğini ifade eden Küntay, “PKK’nın YPG’nin bir kolu olduğunu ABD bilmiyor mu? ABD bunun çok net bir şekilde biliyor. Ama bu ABD için bir detay, çünkü ABD’nin bölgede işini yürütecek, hiçbir şekilde uyguladığı politikalara karşı çıkmayacak bir güce ihtiyacı var. Yani ABD ‘öl’ dediğinde ölecek, asla sorgulamayacak bir güç olarak terör örgütü YPG’yi kullanıyor.” görüşünü paylaştı.
Küntay, ABD’nin bölgede neden müttefik olarak Türkiye’yi tercih etmediğine dair söylemlerin yersiz olduğuna dikkat çekerek, ”Edemez çünkü Türkiye büyük bir devlet. Türkiye kendi vatandaşına zarar verecek veya kendi ulusal menfaati ile çelişen bir durum ortaya çıktığı zaman doğal olarak büyük devlet refleksini ortaya koyar. Bu bağlamda tabii ki ABD kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirebileceği, kullanabileceği bir güçle çalışmak istiyor.” tespitinde bulundu.
Doç. Dr. Küntay, ABD’nin bölgede varlık mücadelesi vermesinin en önemli nedenlerinden birinin Rusya’nın bölgede aktif rol alma kaygısından kaynaklandığını belirtti.
ABD’nin Rusya’yı dengelemek, gücünü sınırlandırmak için bölgede bir takım gruplarla iş birliği yaptığı değerlendirmesinde bulunan Kuntay, şöyle konuştu:
”İdlib’in güneyinde yani rejimin daha aktif olduğu bölgelerde zaten Rusya, Esed rejimi ile iş birliği içinde. Dolayısıyla ABD, PYD ile süslenmiş adıyla Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile birlikte orada bir yer kapma derdinde. Şu ana kadar Afrin’de ABD’yi çok çok ilgilendiren bir durum söz konusu olmadı. Orada herhangi bir kampı ya da birliği yok. Yani bir mevcudiyeti yok. Ama Mümbiç’te ABD kampları var. Dolayısıyla Tillerson ziyaretinde ABD’nin talebini gündeme getirecek, bu çok net. ABD, bizim Mümbiç’te birliğimiz, kampımız var diyerek, Türkiye’nin müdahalede bulunmamasını, daha fazla ilerlememesini isteyecek.”
“Afrin operasyonu sorgulanamaz”
Doç. Dr. Küntay, Türkiye’nin Suriye’de ne yaptığını, ABD’nin ve dünyanın anlamakta zorlanmadığını ama işine gelmediği için anlamamazlıktan geldiğini söyledi.
Türkiye’nin içinde yaşadığı sürecin açık ve net olduğunun altını çizen Küntay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye kendi ulusal bekasını, ulusal güvenliğini korumak için Suriye’de. Biz bugün Afrin’de olduğumuz için şehit vermiyoruz. Biz Afrin’e girmeden önce de PKK terörüyle uğraşıyorduk, şehit veriyorduk. Ve aynı şekilde bugün de terör örgütü ile ciddi mücadele etmek için Afrin’deyiz. ‘Türkiye neden orada?’ sorusunun elbette bir yanıtı var. Kendi sınırımızı, canımızı, malımızı, hayatımızı idame ettirmek için bugün oradayız. Dolayısıyla Türkiye’nin buradaki mevcudiyetinin sorgulanacak bir tarafı yok.
“ABD, PKK meselesini masaya taşımak istemiyor”
ABD, Türkiye’nin terörle mücadelesinin nedenini çok net bilmesine rağmen bunu masada tartışmaya açmamasının nedenin ise ABD çıkarlarıyla örtüşmemesinden kaynaklandığını belirten Küntay, şöyle devam etti:
“Burada esas sıkıntı ABD’nin PKK terörünü masada Türkiye ile konuşmaması. Yoksa Türkiye’nin bu konudaki tezinin ne olduğunu net bir şekilde biliyor ve algılıyor. Ama ABD’nin önceliği olmadığını için bunu masaya almıyor ve kabul etmiyor. O zaman da Türkiye’nin çıkarları ABD ile uyuşmuyor. Burada bir şeyin daha altını çizelim. İşin etik ve hukuki tarafıdır. Türkiye, ABD için tehdit olan DAEŞ’e herhangi bir destek vermiyor. DAEŞ Türkiye için de terör örgütü ve problem. Ama ABD, Türkiye’nin terör örgütü olarak adlandırdığı PKK, PYD, YPG’ye silah desteği sağlıyor.
Tillerson geldiğinde ne diyecek? Ne var ajandasında çok fazla bir şey olduğunu sanmıyorum. En fazla ‘Mümbiç konusunda itidalli olun ve bu operasyonla birlikte DEAŞ’la mücadelenin önünü kesmeyin.’ Peki, Türkiye için tehdit olan PKK ile mücadele konusu ne olacak? Bu noktada Tillerson nasıl bir vaade bulunacak? Bu soru masaya geldiği zaman ABD ikircikli politikasını sürdürüyor ve net bir anlayış sergileyemiyor.”