İsrail saldırılarına karşı Mescid-i Aksa’nın gönüllü muhafızları olarak bilinen “murabıtlar”dan Kur’an-ı Kerim öğretmeni Huveys (44), AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2014’ten bu yana İsrail güçleri tarafından 28 kez gözaltına alındığını ancak sadece bir kere üzüntüden ağladığını aktardı.
Mescid-i Aksa’da gönüllü olarak beklemelerinin kendisini, aile fertlerini İsrail yetkililerinin kovuşturma ve tacizine maruz bıraktığını aktaran Huveys, yaklaşık 4 yıl önce Mescid-i Aksa ile bağlantısından dolayı gözaltına alınmasına rağmen İsrail cezaevinde kaldığı birkaç gün boyunca başörtüsü ve pardösüsünü çıkartmak zorunda kaldığını aktardı.
Aksa’yla bağlantılı olma ya da Yahudi yerleşimcilerin alana girmesini protesto etme suçlamasıyla 2017’de 23 gün hapis cezasına çarptırıldığını söyleyen Huveys, soruşturmadan geldiği günlerden birinde İsrailli kadın suçluların bulunduğu bölümde başörtüsü örtmenin veya pardösü giymenin yasak olduğunun kendisine iletildiğini belirtti.
Huveys, “Onlara bunu yapamayacağımı anlatmaya çalıştım ancak kadın asker bana rağmen örtümü çekti.” ifadesini kullandı.
“Başörtümü ve pardösümü çıkarmışlardı; gözaltına alındıktan sonra ilk ve tek ağlayışım bu oldu. İsrail güçleri tarafından 28 kez gözaltına alındım ancak ilk kez başörtümü ve pardösümü çıkardıklarında ağladım.” diyen Huveys, “Onlara namaz kılabilmek ve erkeklerin beni böyle görmesini engellediği için kıyafetlerimi istediğimi söyledim ancak ne ağlamam ne de sözlerimi işiten oldu.”
“Mahkemeye başvurdum”
Huveys, daha sonra bir mahkemeye şikayette bulunduğunu ve örtüsünün iade edilmesi yönünde karar alındığını aktardı.
Ancak kontrol sırasında gömlek ve pantolonuyla kaldığını kaydeden Huveys, o zamanları “zor günlerdi” diyerek anlattı.
Huveys, cezaevinden çıktıktan sonra şikayet için Uluslararası Kızılhaç Komitesine gittiğini bu görüşmelerde, kanuna göre kıyafetsiz aramaların yasak olduğunu, örtünün çıkarılmasına izin verilmediğini öğrendiğini dile getirdi.
“Mescid-i Aksa’ya küçükken babamla giderdim”
Huveys, Mescid-i Aksa ile bağlantısının seneler önce küçük bir kızken babası ile namaza gitmesiyle başladığını aktardı.
Aksa’daki okullarda eğitim aldığını ve orada büyüdüğünü aktaran Huveys, murabıt olarak da Aksa’da 2014’ten itibaren bulunmaya başladığını söyledi.
Huveys, o zamanlar, Aksa’daki ders halkalarında Kuran-ı Kerim öğretmenliği yaptığını aktardı.
Murabıtların Harem-i Şerif’ten uzaklaştırılması
Huveys, İsrail güçlerinin murabıtları zaman zaman gözaltına aldığına ya da Harem-i Şerif’ten uzaklaştırma cezası verdiğine de değindi.
Aksa’nın avlusundaki ders halkalarında öğretmenlik yapmaya başladığı günden bugüne kadar devam eden uzaklaştırmalara teslim olmadığını söyleyen Huveys, uzaklaştırmaların, İsrail polisi ve mahkemeleri tarafından verilen kararlara göre bir haftadan 15 güne, bir aya ya da 6 aya kadar değiştiğini dile getirdi.
“8 yılın 1 yılını Aksa’da geçiremedim”
“Yaklaşık 8 yıldır Aksa’ya girmeme izin verilen gün sayısı bir yıl bile etmedi.” ifadesini kullanan Huveys, “Aksa’dan uzaklaştırma kararlarının sayısını bile hatırlamıyorum, artık saymaz oldum.” dedi.
En zor uzaklaştırma kararının geçen şubat ayındaki olduğunu söyleyen Huveys, Rahmet Kapısı namazgahında ibadet ettiği sırada İsrail polis güçlerinin secde halinde iken kendisini çekiştirdiğini ve polisin Aksa’dan uzaklaştırma kararını teslim ettiğini anlattı.
Huveys, uzaklaştırma kararının ağustos ayında sona ereceğini ancak bunun son uzaklaştırması da olacağını sanmadığını aktardı.
Filistinli kadın murabıt, ara sıra Mescid-i Aksa’ya en yakın noktaya ulaşmaya çalıştığını belirterek zaman zaman da namazlarını Aksa’ya yakın yollarda kıldığını ifade etti.
İsrail’in farklı şekillerdeki baskısı
Gözaltıların çeşitliği olduğu gibi celplerin de farklı şekillerde olduğunu kaydeden Huveys, bunlar arasında; gözaltı, uzaklaştırma kararının teslimi, uzaklaştırma kararının uzatılması, seyahat kısıtlaması, Batı Şeria veya Batı Kudüs’e giriş yasağı gibi celplerin olduğunu söyledi.
Huveys, bunlardan kendi payına düşenlerin; doğruluk payı bulunmayan iddialarla 4 seneden fazla seyahat yasağı, 3 seneden fazla da sağlık sigortasından yararlanamama olduğunu aktardı.
Filistinli murabıt, “Aksa’nın kapılarında ya da yakınlarında veya Şeyh Cerrah Mahallesi’nde nerede memlekete hizmet eden bir eylemdeysem orada baskı altındayım.” dedi.
İsrail’in tüm aileyi kapsayan baskıları
İsrail’in uygulamalarının eşi ve 5 çocuğuna kadar uzandığını söyleyen Huveys, eşinin 2016 ve 2017’de iki kez gözaltına alındığını ayrıca Batı Şeria kimliği taşıdığı gerekçesiyle Kudüs’e girişinin tamamen engellendiğini dile getirdi.
Bu durumda eşinin Batı Şeria’da kendisi ve çocuklarının ise Kudüs’te ikamet eder oldukları bilgisini paylaşan Huveys, şunları söyledi:
“Batı Şeria’ya girişim yasak, eşimin de Kudüs’e. Yaklaşık bir senedir bu durumda kaldık. Ailemizi yeniden bir araya getirebilmek için Et-Tur beldesinden bir kısmı Kudüs, diğeri Batı Şeria’da sayılan Savahila’ya taşınmak zorunda kaldım.”
Huveys, 3 kız, 2 erkek çocuğu olduğunu; çocuklarının da soruşturmalara maruz kaldığını kaydetti.
İsrail’in Mescid-i Aksa’dan uzaklaştırmak için her türlü baskı yolunu kullandığını söyleyen Huveys, “Oğlum Yusuf’u gözaltına almak istediler, 4 yaşındaki kızım Fatıma Aksa’daki yaz kampına katılmaktan alıkonuldu, 20 yaşındaki kızım Safa 15 gün Aksa’dan uzaklaştırıldı, bir diğer kızım Feda 3 kez gözaltına alındı ve Aksa’dan uzaklaştırıldı.” diye konuştu.
Huveys, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizi ne kadar uzaklaştırırlarsa Mescid-i Aksa’ya olan bağlılığımız o kadar artıyor; üzerimizde ne kadar baskı oluştururlarsa doğru yolda olduğumuzdan o kadar emin oluyoruz. Uzaklaştırmalar, büyük bir etkimiz olduğunun kanıtı.”
Mescid-i Aksa için ondan uzaklaştırıldıklarını söyleyen Huveys, ister sahada, ister sosyal medyada ya da basında olsun Aksa’ya olan bağlılıklarının ve bu konudaki kararlılıklarının arttığını vurguladı.
Huveys, sözlerini, “Mescid-i Aksa’yı 2014’ten bu yana gönüllü olarak muhafaza etmeye çalışıyorum. Aksa’yı ölene ya da topraklarımız kurtulana kadar da korumaya devam edeceğim.” diyerek tamamladı.