BAKÜ – RUSLAN REHİMOV
Azerbaycan’da 1990’da Sovyetler Birliği ordusunun sivilleri katlettiği “20 Ocak Katliamı”nın acı anısı, aradan geçen 28 yıla rağmen tanıkların hafızasında tazeliğini koruyor.
Azerbaycanlılar, her yıl 20 Ocak’ta şehitlerini anmak için Şehitler Hiyabanı’na akın ediyor. Azerbaycan halkı, Sovyetler Birliği’nin çöküşü ve bağımsızlığın kazanılmasında önemli bir dönüm noktası kabul edilen “Kanlı Ocak” olaylarını aynı zamanda tarihlerinin şanlı bir sayfası olarak da görüyor.
1990 yılının başlarında Ermenilerin artan toprak taleplerine ve Sovyet yönetimine tepki göstermek için protesto gösterileri düzenleyen Azerbaycanlıları dağıtmak için Bakü’ye gelen Sovyet ordusu, 20 Ocak’ta aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 150’ye yakın sivili katletmiş, yüzlerce kişiyi yaralamıştı.
Sovyet ordusu, söz konusu dönemde sadece Bakü’de değil, diğer illerde de katliamlar yapmıştı. Bakü’den 170 kilometre uzaklıktaki Neftçala’da 2 sivil, Sovyet askerlerinin ateşi sonucu hayatını kaybetmişti.
Neftçala’da yaşananların tanıklarından 60 yaşındaki Mustafa Aliyev, bir arkadaşının göğsünü kurşunlara siper etmesi sonucu sağ kaldı.
Ermenilerin toprak iddialarına karşı kurulan Karabağ Savunma Komitesi üyesi Aliyev, tanık olduklarını AA muhabirine şöyle anlattı:
“Sovyet ordusunun Neftçala’ya da geleceğini biliyorduk. 25 Ocak’ta Karabağ Savunma Komitesi olarak toplantı yapıyorduk. Aniden bulunduğumuz mekanı Sovyet askerleri bastı. Askerlerin binaya girmesini önlemek için kapıya doğru koştuk. Yakın mesafeden bize ateş açtılar. Arkadaşım Ebülfez Ceferov, göğsünü siper ederek hayatımı kurtardı. Ebülfez’e 3 kurşun isabet etti. İçeriye giren bir asker silahın dipçiği ile bana vurdu. Daha sonra kaburgalarımın kırıldığını öğrendim. Askerlerin rastgele açtığı ateşe hedef olmamak için sürünerek karanlık odalardan birinde saklandım fakat askerler yaklaşık 30 kişiyi tutuklayarak götürdüler. Arkadaşlarım günlerce işkenceye maruz kaldı. Kimisini darp ettiler, kimisine soğuk suyla işkence ettiler.”
Kendine göğsünü siper ederek şehit olan arkadaşı Ebülfez’in nişanlı olduğunu dile getiren Aliyev, “Sovyet askerleri, nişan yüzüğünü almak için Ebülfez’in parmağını kesti. Biz bu süreçlerin canlı tanığı olduk. Bağımsızlığı şehitlerin kanı pahasına elde ettik.” diye konuştu.
“Azerbaycan halkı, kanı pahasına bağımsızlığını kazandı”
Kanlı Ocak olaylarında Sovyet askerlerinin açtığı ateşle yaralanan 63 yaşındaki Asim Hüseynov, Azerbaycan halkının direniş ve bağımsızlık mücadelesini gururla hatırladığını ve o günlerin heyecanını bugün de yaşadığını söyledi.
Ermenilerin Karabağ’daki toprak iddiaları ve 70 yıl yönetimi altında yaşadıkları Sovyet yönetiminin bu iddialara göz yumması üzerine Azerbaycan halkının kapsamlı protestolara başladığını söyleyen Hüseynov, o dönemde ordunun kendi halkına kurşun sıkacağına hiç kimsenin inanmadığını belirtti.
Protesto gösterilerinin engellenmesi için 15 Ocak’ta Bakü’de olağanüstü hal ilan edildiğini anımsatan Hüseynov, halkın buna karşın sokakları boşaltmadığını, mitinglerin daha da kalabalıklaştığını kaydetti.
Ordunun Bakü’ye girmesini engellemek için kentin girişlerine barikatlar kurduklarını hatırlatan Hüseynov, 19 Ocak gecesinden itibaren yaşananları şöyle anlattı:
“Sovyet ordusu, gece Bakü’ye girdi. Önce devlet televizyonunun enerji sağlayıcısını patlattılar. Sonra farklı yönlerden tanklarla kent merkezine girdiler. Ben de Badamdar kasabasındaki girişteydim. Badamdar’a yaklaşık 80 tank giriş yaptı. Barikatlarımızı dağıttılar. Biz sadece sivil direniş gösteriyorduk. Hiçbirimizde silah yoktu. Bizi yakaladılar, yere yatırdılar, üzerimizi aradılar. Bir şey bulamadılar yine de üstümüze ateş açtılar. O anda sol dizimden yaralandım.”
Arkadaşları tarafından kaldırıldığı hastanede uzun süre tedavi gördüğüne işaret eden Hüseynov, “O yıllar Kazakistan, Gürcistan ve diğer ülkelerde de benzeri olaylar yaşanmış ve bunlar Sovyet yönetimini sarsmamıştı. Fakat Bakü’deki 20 Ocak katliamından sonra Sovyet rejimi tamamen zayıfladı. Azerbaycan halkı, kendi kanı pahasına bağımsızlığını kazandı. Ben de aldığım kurşun yarasıyla bağımsızlığın bedelini bir nebze de olsa ödedim. Bunun için gurur duymaya değer.” dedi.