ÜSKÜP – ADMİR FAZLAGİKJ
Makedonyalı şair Pande Manoylov, yazdığı şiirlerle Filistin halkına destek olmaya çalıştığını söyleyerek, “Filistin’i ruhumda taşıyorum.” dedi.
İsrail güvenlik güçlerinin şiddet uyguladığı Filistin halkının acıları, dünyanın çeşitli yerlerinden çok sayıda insanın Filistinliler ile ilgili çeşitli dayanışma kampanyaları başlatmalarına, zulmün sona erdirilmesi ve adalet temin edilmesi yönünde çağrı yapılmasına neden oldu.
Makedonya’nın güneybatısındaki Manastır şehrinde yaşayan şair, yazar, eleştirmen ve gazeteci Pande Manoylov da bunlardan biri.
Manoylov, Filistinliler ile ilgili yazdığı şiir ve yazıları sosyal ağlardaki hesabından paylaşarak toplumsal duyarlılık oluşturuyor. Manastırlı şair yazdığı şiirler ile Filistinlilere yapılan adaletsizliğe karşı halkı bilinçlendirmeyi amaçlıyor.
Şair Manoylov, AA muhabirine yaptığı açıklamada, şiirlerini Filistin’e adaması, Filistin halkı ile dostluğu, Türk komşuları gibi farklı konulara değindi.
İlerleyen yaşına rağmen sürekli üretken ve aktif olmaya çalıştığını dile getiren Manoylov, Filistin konulu ilk şiirinin 1982 yılında Makedonya’daki bir gazetede yayımlandığını anlattı.
Manoylov, şiirinin konusunun Lübnan’da Filistinli mültecilerin yaşadığı Sabra ve Şatilla kamplarında yaşanan trajedi ile ilgili olduğunu, şiirinin Arapçaya tercüme edilmesinin ardından ün kazandığını aktardı.
“Filistin’i ruhumda taşıyorum.” diyen Manoylov, “Son zamanlarda Filistin’de meydana gelenleri gördükçe ve duydukça sakin olamıyorum. Filistin bayrağını elinde tutan, iki ayağını kaybetmiş bir insanın öldürülmesi veya 16 yaşındaki bir kızın tutuklanarak Filistin bayrağını taşıdığı ve onun için mücadele etmesinden dolayı 2 yıl hapis cezası verilmesi gerçeğini kabul edemiyorum. Filistin halkının uğradığı kitlesel soykırım vakalarını unutamam.” şeklinde konuştu.
“Özgürlük çiçeği Ahed Tamimi”
“Özgürlük çiceği”, “Tanrı yargılasın”, “Ağrı”, “Kudüs’e dokunmayın”, “Filistinli yaşlı ana”, Manoylov’un Filistin halkına adadığı yüzlerce şiirden yalnızca birkaçı.
Manoylov son zamanlarda yazdığı şiirlerinde, “Özgürlük Çiceği” olarak adlandırdığı Filistinli genç kız Ahed Tamimi’nin haksız yere tutuklanması, İsrail askerlerince öldürülen Basil İbrahim ve ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü “İsrail’in başkenti” olarak tanıma kararını protesto eden herkes için sesini yükseltiyor.
Dünyada her insanın güneşin altında bir yere sahip olduğu düşüncesini paylaşan Manoylov, “İnsanı dinlere göre ayırmıyorum, hepimiz insanız ve birbirimize saygı duymalıyız. Suriye’de meydana gelenleri, o kaderi de kabullenemiyorum. Suriye’de, diğer Arap ülkelerindeki olaylar ile ilgili bir dizi şiir yazdım. Onlar, Müslümanlar bizim kardeşlerimiz. Ya insansın ya değil.” ifadelerini kullandı.
Hayat hikayesi ile yazdığı şiirler arasındaki bağı anlatan Manoylov, Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’te üniversite okuduğu yıllarda Filistinliler ve Araplarla arkadaşlık yaptığını, çok yakın dostluklar kurduğunu söyledi.
Büyük dedesinin Filistin’de çalıştığını ve kendisine Filistin halkının kaderini anlattığını belirten Manoylov, öğrencilik yıllarında edindiği dostluklarla da Filistin’de yaşananları hiçbir zaman unutmadığını belirtti.
Filistin halkına yazdığı şiirler nedeniyle 2017 yılında Filistin’in Sofya Büyükelçiliği tarafından kendisine takdirname verildiğini dile getiren Manoylov, ülkesi Makedonya ile Filistin’in ortak kaderi bulunduğunu ifade etti.
“Türkleri öz kardeşlerim gibi severim”
Manastırlı şair, öykü ve şiirlerinin Türkçe de yayımlandığını ifade etti.
Doğduğu Porodin köyü ile çevredeki Kremenica (Kınalı) ve Mecitli köylerinde Türklerin yaşadığını anlatan Manoylov, çocukluğunda buralarda meyve ve sebze sattığını, o dönem yaşanan fakirlik nedeniyle halkın para yerine mal karşılığında alışveriş yaptığını söyledi.
O dönemde çok sayıda Türk ile arkadaş olduğunu ve kendilerini öz kardeşleri gibi sevdiğini vurgulayan Manoylov, gözyaşlarına hakim olamadan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türk nüfusunun o bölgelerden göçü başladığında ruhum acıyordu, aynı şekilde babamın da ruhu acıyordu. İnanılmaz acılar, çünkü kardeş gibi yaşıyorduk, karşılıklı yardımlaşıyorduk. Tarımda, ekimde birbirimize yardımcı oluyorduk. Türk nüfusu ilk olarak Kremenica ve Mecitli’den göç etti. Gözlerinde yaşlar, ağlayarak babama tatlılar, baklavalar getirdiklerini ‘Biz Türkiye’ye gidiyoruz’ dediklerini hatırlıyorum.”
Manoylov, orada az sayıda kalan Türk ailelerini, onların mezarlıklarını ve camilerini koruduğunu söyledi.
İnsanların dini inançlarına göre ayrımcılığa konu olmamaları için şiirleri aracılığıyla tüm dünyaya çağrıda bulunduğunu aktaran Manoylov, “Mesajım, tüm insanların haklarına saygı duyun. Batı dünyası hayvan haklarına saygı gösterirken, öte yandan insan haklarını unutuyor. Bunu anlayamıyorum. Dünyada yaşayan her bireyin haklarına saygı duyulması gerektiğini söylüyorum.” ifadelerini kullandı.