RAMALLAH (AA) – LÜBABE ZUKAN – Filistinli uzmanlar, Nablus Asliye Mahkemesinin Balfour Deklarasyonu’nun geçersiz olduğuna hükmederek İngiltere’yı kınamasının ardından kararın hukuki bağlayıcılığı konusunda farklı görüş beyan etti.
Nablus Asliye Mahkemesi dün Balfour Deklarasyonu’nun geçersiz olduğuna hükmederek, Yahudilerin Filistin topraklarında ulusal bir “vatan” edinmesine izin veren karardan dolayı İngiltere’yi kınamıştı.
Nablus’taki Necah Ulusal Üniversitesi’nde öğretim üyesi hukukçu Müeyyed Hattab, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Filistin mahkemesinin verdiği kararın siyasi ve hukuki karşılığının olabileceğini söyledi.
Zamanı 100 yıl geriye götürüp yaşananları geri döndürmenin imkanı olmadığını, ancak Balfour Deklarasyonu’ndan etkilenen bir halk olduğunu ifade eden Hattab, yerel düzeyde de olsa Filistin mahkemesinin kararının hukuku, (İngiltere’den) tazminat ve özür talep edilebilmesini teyit ettiğini söyledi.
Hattab, sözlerini şöyle sürdürdü: “Filistin mahkemesinin verdiği karar, dosyanın İngiltere mahkemelerine sunulabilmesi için bir başlangıç noktası olabilir.”
İngiltere yargısında daha önce benzer davaların görüldüğünü ve dava sahiplerinin kazandığını hatırlatan Hattab, “İngiliz ordusuna karşı dava açan Iraklılar oldu. İngiltere yargısı başlangıçta reddetti ancak daha sonra kararından dönerek konunun kendi yetkisi dahilinde olduğuna hüküm verdi. Ve Iraklılar davayı kazandı.” ifadelerini kullandı.
Hattab ayrıca, davanın kamuoyu baskısı oluşturabileceğini kaydederek şu ifadeleri kullandı:
“Dava kamuoyu baskısı oluşturabilir. İngiliz yargısına taşındığında İngiliz halkı olayı merak edecek. Filistin halkının çektiği sıkıntıları hatırlayacaklar ve bunun sorumluluğunu üstlenecekler. Bu da, dava ile ilgili sürecinin daha iyi ilerlemesini sağlar.”
– Karar sembolik değere sahip
Filistinli eski hakim Ahmed el-Eşkar da, kararın uluslararası hukuki bir bağlayıcılığı ya da pratikte bir karşılığı olmasından öte daha çok sembolik değere sahip olduğu görüşünü paylaştı.
Davanın Filistin mahkemesinde açılmasının “yetki” tartışmasını beraberinde getirdiğini kaydeden Eşkar, “Davanın önce İngiliz mahkemelerinde açılmış olması gerekirdi. İngiliz hükümetinin Filistin mahkemesinde yargılanması ‘mahkemenin yetkisi’ konusunda sorun teşkil edebilir.” diye konuştu.
– Filistin mahkemesi Balfour Deklarasyonu’nu geçersiz saydı
Uluslararası Filistin Halkı Haklarını İzleme Kurumu, 22 Ekim’de 2020’de, İngiltere aleyhine 1917-1948 yıllarında Filistin’deki işgal sırasında işlenen suçlardan dolayı Nablus Asliye Mahkemesinde dava açmıştı.
Mahkeme dün, Balfour Deklarasyonu’nun geçersiz olduğuna hükmederek, Yahudilerin Filistin topraklarında ulusal bir “vatan” edinmesine izin veren karardan dolayı İngiltere’yi kınadı.
Davacılardan Filistinli iş adamı Munib el-Mısri dün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Karar İngiltere’yi Balfour Deklarasyonu’nu yürürlüğe koyduğu için kınıyor. İngiltere’nin yaptığı her şeyin yanlış, yasa dışı ve ahlaksızca olduğuna hükmediyor.” demişti.
Mısri, bu kararı dünyanın önde gelen iki avukatı aracılığı ile hükümete karşı bir dava açılması için İngiltere yargısına götüreceklerini aktarmıştı.
Avukat Nail el-Havah da “İngiltere’nin Filistin’i işgali sırasında işlediği suçlar, tanık ifadeleriyle, 22 uluslararası dosya ve anlaşmayla belgelendi.” diye konuşmuştu.
Havah, “Filistin yargısı İngiltere’ye dava açma hakkını tanıdı. Bu, ilk defa olan emsal bir karar. İngiltere’ye karşı bir savaş vereceğiz ve mahkeme tarafından belgelenen gerçeği tüm dünya ülkelerine göstereceğiz.” ifadelerini kullanmıştı.
– Balfour Deklarasyonu
Dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour tarafından 2 Kasım 1917’de Siyonist hareketin önemli isimlerinden Baron Walter Rothschild’e yazılan mektup, Filistin topraklarında Yahudilere bir “vatan” kurulmasını vadediyordu.
Tarihe “Balfour Deklarasyonu” olarak geçen mektup, İsrail devletinin kurulmasına giden süreçte en önemli kilometre taşı olarak görülüyor.