İstanbul’da AA Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni Metin Mutanoğlu’nun sorularını yanıtlayan Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, Filistin’de yaklaşan seçimler başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Hamas’ın seçimlere zafer kazanma ya da üstün gelme değil ortaklık temelinde katıldığını kaydeden Heniyye, hareketin Filistin siyasi sisteminde hakimiyet kurmak gibi bir isteği olmadığını ifade etti.
Hamas, ulusal birlik hükümeti kurulması konusunda kararlı
Heniyye, Filistinli gruplarla yapılan anlaşmada, seçim sonuçlarına ve kazananına bakılmaksızın ulusal birlik hükümeti kurulması gerektiği konusunun altını çizdiklerini aktardı.
“Hamas’ın, bu seçimleri kazansa bile tüm Filistinlileri kapsayan bir ulusal birlik hükümeti kurulması konusunda kararlı olduğunu vurgulamak isterim.” diyen Heniyye, “Böylece herkes Siyonist işgal güçleriyle mücadelenin en tehlikeli aşamalarından birinde sorumluluk almış olacak.” ifadelerini kullandı.
15 yıllık bölünmüşlüğün sona erdirilmesi yolunda atılan bir adım olması hasebiyle Filistin seçimleri önemli.
Filistin 15 yıl aradan sonra 22 Mayıs’ta milletvekili, 31 Temmuz’da devlet başkanlığı, 31 Ağustos’ta da Filistin Ulusal Konseyi seçimlerine hazırlanıyor.
Filistinli gruplar arasındaki bölünmüşlüğü bitirme adımı
Yaklaşan seçimlerin, Fetih Hareketi, Hamas ve Filistinli gruplar arasındaki diyalog görüşmelerinin bir sonucu olduğunu söyleyen Heniyye, diyalog yolunun İstanbul, Beyrut, Ramallah ve son olarak da Kahire gibi duraklardan geçtiğini anımsattı.
Heniyye, görüşmelerde, milletvekili ve devlet başkanlığı seçimlerinin yanı sıra Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) yeniden inşası adına Filistin Ulusal Konseyi seçimleri için de bir yol haritası üzerinde anlaşmaya varıldığına işaret ederek, şunları kaydetti:
“15 yıllık bölünmüşlüğün sona erdirilmesi yolunda atılan bir adım olması hasebiyle Filistin seçimleri önemli. Seçimlerle ülkedeki siyasi sistemin herkesin yer aldığı ortaklık temelinde yeniden inşa edilmesi, farklı bileşenlerin siyasi meşruiyetinin yeniden teyidi, Filistin halkının dışarıdaki itibarının Ulusal Konsey ve FKÖ aracılığıyla tekrar sağlanması hedefleniyor.”
Önemli bir aşamada olduğumuzun bilincindeyiz. Eğer bundan istifade edilirse Filistin’i şu anki durumundan daha iyiye taşıyacak bir noktada olduğumuza inanıyoruz.
Hamas’ın seçimlere özenli ve ilgili bir yaklaşım sergilediğini vurgulayan Heniyye, herkesin seçimlere güçlü bir şekilde hazırlandığını belirtti.
Heniyye, seçimleri ülkedeki bölünmüşlüğe son verebilecek bir dönüm noktası olarak gören Filistin halkının bu sürece özel bir önem verdiğini aktardı.
Böylece Filistin’in “İsrail ve Yahudi yerleşim birimlerinin yanı sıra ilhak ve Kudüs Yahudileştirme planıyla” mücadele konularına yoğunlaşabileceğine dikkati çeken Heniyye, bunun da ancak üzerinde mutabık kalınan bir direnişle mümkün olduğunu söyledi.
Hamas’ın seçim listesi
Milletvekili seçimleri için verdikleri aday listesini “Kudüs’te Buluşalım” şeklinde adlandırdıklarına işaret eden Heniyye, bunun sebebini ise şöyle açıkladı:
“Seçim listesi için ‘Kudüs’te Buluşalım’ ismini uygun gördük. Bu ismi; Kudüs’ün adresimiz, pusulamız, başkentimiz ve onurumuz olduğunu,Filistin’in adresi olan Kudüs’ün tek bir karışından dahi vazgeçilemeyeceğini ve bu şehrin İslam ümmetinin kalplerinin sığınağı olduğunu vurgulamak için titizlikle belirledik.”
Heniyye, “Kudüs’te Buluşalım” listesinin, İslam’ın kutsal değerlerine, Mescid-i Aksa’ya, Hristiyanların kutsal değerlerine, Kıyamet Kilisesi’ne bağlılıklarını ve tüm bu kararlılığın, direnişin, fedakarlığın Kudüs’ün kurtuluşu için olduğunu tasdik ettiğini aktardı.
Listeyi hazırlarken şehitlerin de unutulmadığını kaydeden Heniyye, bu bağlamda ailesinden 15’ten fazla şehit veren Hamas yöneticilerinden Halil Hayye’nin listenin başında bulunduğuna dikkati çekti.
Heniyye, şehitlerin unutulmadığı ve hatıralarının hala zihinlerde canlı olduğu mesajının verildiği bu listenin Filistin’deki siyasi yükselişe ve halkın taleplerinin karşılanmasına da zemin hazırlar nitelikte olduğunu ifade etti.
Listede İsrail tarafından müebbet hapis cezasına çarptırılan Filistinli bazı sembol isimler ile yaralıların yanı sıra Kudüs, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nden akademisyen, mühendis, doktor gibi farklı meslek gruplarından kişiler, kadınlar ve gençlerin yer aldığını aktaran Heniyye, Filistin davasını yükseltecek isimler ve farklı oluşumlar ile Hristiyan kardeşliğini içeren bir liste hazırladıklarını aktardı.
Türkiye’yi, Gazze ablukasının kırılmasına verdiği destek ve Filistin’in başkenti Kudüs’ü kucaklaması, sahiplenmesinden ötürü takdir ediyoruz.
Seçimler, her zaman gündemdeydi
Heniyye, uzun yıllardır gündemde yerini koruyan seçimlerin Filistinli gruplar arasındaki tüm anlaşmalarda da değişmez bir olduğunu vurguladı.
Hamas lideri, yaşanan bölgesel ve uluslararası gelişmelerin de seçim kararı alınabilmesine olumlu etkisi olduğunu kaydetti.
“Önemli bir aşamada olduğumuzun bilincindeyiz. Eğer bundan istifade edilirse Filistin’i şu anki durumundan daha iyiye taşıyacak bir noktada olduğumuza inanıyoruz.” diyen Heniyye, böylece “Yüzyılın Anlaşması” adı verilen sözde barış planı, Kudüs’ün zaman ve mekan olarak bölünmesi, Filistin meselesinin tasfiyesi gibi konularla mücadelede daha iyi bir duruma ulaşılabileceğini ifade etti.
“Seçimlere bağlıyız”
Seçimlerin ertelenmesi meselesine de değinen Heniyye, Hamas olarak seçimlere bağlılıklarının altını çizdi. Heniyye, Fetih Hareketi ve Filistin yönetimi dahil tüm resmi makamların, seçimlerde son aşamaya kadar gitmeye kararlı olduğunu belirtti.
Seçimlerin yapılabilmesi konusunda bazı zorlukların ve baskıların olduğunu bildiklerini söyleyen Heniyye, başta İsrail’den olmak üzere seçimlerin aksatılmasına yönelik bazı girişimlerin olduğunu kaydetti.
İsrail’in Batı Şeria’da bazı isimlere yönelik gözaltı kampanyaları yürüttüğüne ya da Filistin yönetimine seçimlerin yapılmaması için baskı yaptığına dikkati çeken Heniyye, Tel Aviv’in Kudüs’teki seçimleri de henüz kabul etmediğini anımsattı.
Tüm bunların seçim sürecinde önlerine çıkan sıkıntılardan bazıları olduğunu söyleyen Heniyye, şunları kaydetti:
“Filistin içindeki meselelerin düzenlenmesine ve Filistin davasının dışardaki itibarının yeniden kazanmasına vesile olarak gördüğümüz seçimlere bağlılığımız devam ediyor. Seçim sürecinin mutabık kalınan noktalar üzerinden ilerleyeceğine, aksi veya olumsuz yöndeki gelişmelerin zamanında inceleneceğine ve gerekli kararların alınacağına yönelik inancım tam.”
Hamas’ın “siyaset belgesi”
Hamas’ın 2017’de açıkladığı “yeni siyaset belgesi”ne de değinen Heniyye, derin tartışma ve diyalogların bir ürünü olan söz konusu belgenin hareketin siyasi düşüncedeki gelişimini ve gündemdeki meselelere yaklaşımını yansıttığını aktardı.
Tüm hareketlerin zaman zaman gelişmelere tanık olduğunu dile getiren Heniyye, Hamas’ın da kuruluşundan bu yana geride bıraktığı 33 yılda büyük ölçüde geliştiğini ve faaliyet alanını, siyasi ilişkilerini ve cihatçı direnişi genişlettiğini belirtti.
Heniyye, söz konusu belgede; sabit-değişken ve özgün-esnek ilkelerin yanı sıra Hamas’ın o zamanki tüzüğünde yer alan değerler ile günümüzdeki gerekliliklerin bir araya getirildiğini ifade etti.
İşgal güçleriyle mücadele tek saf olmadan yapılamaz
“Filistin yönetimi veya FKÖ ya da direniş grupları çerçevesinde Filistinlilerin tümüyle birlikte çalışmak istiyoruz ve bunun Hamas’ın siyasi düşüncesinin değişmez bir değeri olarak görüyoruz.” diyen Heniyye, işgal güçleriyle mücadelenin tek saf olmadan yapılamayacağını vurguladı.
Heniyye, Hamas ve diğer grupların bu konuda tarihi ve ulusal bir sorumluluk taşıdığını vurguladı.
Filistin içinde ve dışında halkın birlik ve beraberliğine ilişkin meseleler başta olmak üzere siyasi belgeye ve içindekilere bağlı olduklarını ifade eden Heniyye, son dönemde yapılan anlaşmalarda da Filistin Ulusal Konseyinin oluşturulmasının, Filistin’deki iç meselelerin düzenlenmesi, içerde ve dışardaki yönetim ve ulusal referansların inşası için stratejik hedeflerden biri olduğunun altını çizdiklerini kaydetti.
“Her daim umutluyuz ve iyimserliğimizi koruyoruz”
Filistin halkının 100 yılı aşkın süredir işgal güçleri, yasa dışı yerleşim birimleri ve Yahudileştirme çabalarına karşı koyduğuna işaret eden Heniyye, “Her daim umutluyuz ve iyimserliğimizi koruyoruz. İyimserliğimiz ve kararlılığımızla geleceğin er ya da geç Filistin halkından yana olacağına inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Heniyye, Filistinlilerin Arap ve Müslüman ülkelerde stratejik derinliği olan bir halk olduğunu belirterek, “Partileri istikrarlı ve sabit bir hükümet kuramayan Siyonist İsrail, bir çıkmazın içinde. Biz de gelişmeleri takip ediyoruz. Belki de 5’inci kez seçime gidecekler. ABD’de Donald Trump’ın gitmesi ve çok da güvenmediğimiz yeni yönetimin gelmesiyle bazı uluslararası gelişmeler olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte Trump’ın politikasına damgasını vuran siyasi vahşet Biden ile devam etmeyebilir.” değerlendirmesinde bulundu.
Bölgede Körfez uzlaşısı, Türk-Mısır yakınlaşması, Libya sorununun çözümü, Yemen krizinin çözümü konusundaki görüşmeler gibi çok fazla gelişme olduğuna işaret eden Heniyye, “Tüm bunlar umut defterinde yeni sayfalar açıyor. Yarının halkımız ve bölge için daha iyi olacağı duygusu veriyor.” dedi.
Heniyye, yasal sürelerini tamamlayamayan hükümetlerin kurulduğu İsrail’in siyasi bir çıkmazda olduğunu söyledi.
İsrail’in artık gücünün azaldığına, iç meseleler nedeniyle mukavemetinin zayıfladığına işaret eden Heniyye, şunları söyledi:
“Gerçek anlamda değişiklikler oluyor. Göstergeler, İsrail’in Filistin topraklarında bir geleceği olmadığını söylüyor. Seçimlerden bağımsız olarak yaptığımız okumalar, İsrail toplumunun aşırı sağa yöneldiğini ve sol kesimin neredeyse yok olduğunu gösteriyor.”
Heniyye, bununla birlikte hiçbir Siyonist unsurun en asgari düzeyde dahi Filistin halkını ve haklarını tanımadığını vurguladı.
İsrail’deki hükümetleri ve seçim sonuçlarını fazla önemsemediklerini dile getiren Heniyye, aralarında mücadele, çatışma ve direniş ilişkisi olduğunu bu nedenle bu iç meselenin kendilerinin siyasi kararlarına ya da stratejik yönelimlerine yahut taktiksel tutumlarına bir tesiri olmadığını ifade etti.
Mısır-Türkiye yakınlaşması
Mısır ile Türkiye arasındaki yakınlaşmadan memnun olduklarını söyleyen Heniyye, “Bölgede tarihi ve stratejik konum itibarıyla merkezde olan ülkeler var. Türkiye, Mısır, İran ve Suudi Arabistan gibi. Bu ülkeler arasındaki her türlü yakınlık ve anlaşma, bölge halklarının ve Filistin meselesinin lehinedir.” dedi.
Gerek bu ülkeler gerekse diğer Arap ve İslam dünyası arasında vuku bulan herhangi bir anlaşmazlığın, halkların geleceğine ve Filistin davasına olumsuz yansıdığını kaydeden Heniyye, bu durumun Yahudi yerleşim birimleri inşası, Kudüs’ün Yahudileştirilmesi ve ilhak planlarını gerçekleştirmesi adına İsrail’e iyi bir zemin hazırladığını ifade etti.
Türkiye’nin rolünü takdir ediyoruz
Türkiye’nin Filistin meselesine ilişkin tutumuna da değinen Heniyye, “Türkiye’yi, Gazze ablukasının kırılmasına verdiği destek ve Filistin’in başkenti Kudüs’ü kucaklaması, sahiplenmesinden ötürü takdir ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Türkiye hükümetinin, bölgesel ve uluslararası arenalarda sergilediği siyasi tutumlarından dolayı kıvanç duyduklarını belirten Heniyye, “Filistin meselesi konusunda Türkiye’de bir konsensüsün sağlandığını düşünüyoruz. Halkın kendi içinde mutlaka tartışmalı meseleleri vardır ancak konu Filistin olunca Türkiye’de tüm partiler ve oluşumlar, ortak paydada buluşabiliyor.” dedi.
Heniyye, İsrail planları karşısında gerçek bir tehditle yüz yüze olan Kudüs konusunda daha fazla adım atılmasını beklediklerini ifade ederek, Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkan Hasan Turan’la bu çerçevede bir toplantı yaptıklarını aktardı.
“İşgal, abluka ve salgınla mücadele eden Gazze halkına yardımın yanı sıra İsrail’in Kudüs’e yönelik izlediği politika ve küstah tutumla mücadelede Türkiye’nin desteğini beklediklerini” ifade eden Heniyye, “Kudüs’te, Gazze’de, Suriye’nin kuzeyinde, Lübnan mülteci kamplarında ve Türkiye’de Filistinlilere sağladığı desteğinden ötürü Türkiye’ye teşekkür ediyor, Kudüs ve Filistin’e yönelik İslami ve tarihi rolünü sürdürmesini temenni ediyoruz.” şeklinde konuştu.
Normalleşme tehlikesi
İsrail-Filistin sorununa çözüm bulmak iddiasıyla hazırlanan “Yüzyılın Anlaşması” adı verilen planının, İsrail ile bölgedeki bazı ülkeler arasında askeri ve güvenlik ittifaklarınıı da içerdiğini ve bu planın bölgeye ve Filistin davasına tehdit oluşturduğunu kaydeden Heniyye, Arap ülkeleri ile İsrail arasındaki normalleşme sürecinin de son derece tehlikeli bir adım olduğunu vurguladı.
Normalleşme politikaları ile bazı planların olduğuna dikkati çeken Heniyye, şöyle devam etti:
“Bu ülkelerin politikalarını boyunduruk altına almak ve Filistinlilere haklarının çiğnendiği çözümleri kabul ettirmek için siyaset bir araç olarak kullanılıyor. Dolayısıyla Hamas ve Filistin halkı, çok net bir şekilde İsrail’le normalleşmeye karşı olduğunu açıkladı. Normalleşme kararı alan dostlarımızın bunu gözden geçirmelerini temenni ediyoruz.
Bu durum, hem bu ülkelere hem de Filistin davasına zarar verecek. İsrail ise bu ilişkileri kullanarak bölgeye daha fazla nüfuz edecek. Bizim tutumumuz net. Normalleşmeyi reddediyoruz, bununla birlikte İsrail-Filistin çekişmesinin, Filistin ile diğer ülkeler arasına taşınmasını da istemiyoruz.”
Gazze ablukası
Gazze Şeridi’ndeki halkın, belki de en uzun süreli ablukaya ve ağır sonuçları olan üç savaşa maruz kaldığına dikkati çeken Heniyye, abluka altındaki bölgede şimdi de kısıtlı imkanlarla yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele edilmeye çalışıldığını dile getirdi.
Heniyye, Gazze’deki Sağlık Bakanlığının, abluka ve imkansızlıklar nedeniyle dünyadaki büyük devletlerin bile belini büken salgınla mücadelede birtakım sıkıntılar yaşadığını belirterek, şunları kaydetti:
“Gazze’de abluka ve savaşlardan geriye on binlerce şehit ve yaralı kaldı. Abluka en temel yaşam gereksinimlerini hedef aldı, altyapıyı vurdu. İşsizlik yüzde 65’i geçti. Binlerce kişi işsiz. Yoksulluk bu orandan daha da fazla. Üniversite mezunlarının en az yüzde 75’i işsiz.”
Heniyye, İsrail’in zaman zaman Gazze’deki bazı hedeflere saldırılar düzenlediğine işaret ederek, “İsrail’in Gazze’ye açtığı savaşların, saldırıların ve ablukanın izlerini bir nebze de olsa silmek ve bu şartlarda salgınla mücadelemize destek vermeleri için dostlarımızın arkamızda durmasına çok ihtiyacımız var.” ifadelerini kullandı.
Katar’ın son 10 yılda 1 milyar dolardan fazla yardımının yanı sıra 2021 yılı içinde 360 milyon dolar hibe sözü verdiğini aktaran Heniyye, Katar’ın ve Türkiye’nin yardımlarının Filistinliler için bir gurur kaynağı olduğunu vurguladı.
Mısır’la da bir süredir ilişkilerin iyi gittiğini kaydeden Heniyye, Gazze Şeridi’nin dünyaya açılan tek kapısı durumundaki Refah Sınır Kapısı’nda ticari hareketliliğin sağlandığını, bunun Gazze halkının sıkıntılarını bir nebze hafiflettiğini ancak bölgenin ihtiyaçlarının sunulan yardımlardan çok daha fazla olduğunu belirtti.
Salgınla mücadele ve aşılama
Kovid-19 salgını karşısındaki aşılama sürecine de değinen Heniyye, İsrail’in karşılığında daha fazla siyasi pozisyon alabilmek için insani konuları, her zaman şantaj ve baskı unsuru olarak kullandığını söyledi.
Salgını da insani biçimde ele almadığını kaydeden Heniyye, zaten böyle bir beklentilerinin de olmadığını dile getirdi.
Heniyye, Kudüs halkının aşılanması konusunda dahi gerçek manada bir ayrımcılık olduğunu, Gazze’ye ise bu konuda hiçbir şey sağlanmadığını söyledi.
“Bu konu kapsamında birkaç ay önce BM, bazı Avrupa ülkeleri ve Türkiye’deki kardeşlerimiz ile görüşmeler yaptık.” diyen Heniyye, Batı Şeria ve Gazze’ye yardımların yapıldığını, Katar’ın hibesi ile de aşı satın alındığını belirtti.
Heniyye, tüm insanlığı etkileyen salgınla mücadelede, insani boyutta ayrım yapılmaması gerektiğine dair Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşüne tümüyle katıldıklarını kaydetti.
Zengin ülkelerin aşı satın alabildiğini ya da üretebildiğini vurgulayan Heniyye, bu ülkelerin Filistin’e ve abluka altındaki halka karşı yükümlülüklerini yerine getirmesine ihtiyaç duyduklarını sözlerine ekledi.