Libya açıklarında aralarında biri bebek iki çocuk ve bir kadın olmak üzere en az altı göçmenin cansız bedeni kıyıya vurdu.
AA muhabirinin yerel kaynaklardan aldığı bilgiye göre, Libya’nın batısındaki Zuvara kentinde yaşayan bazı vatandaşlar, yerel yetkililere ulaşarak sahilde kıyıya vuran cesetler bulunduğu bilgisini paylaştı.
Olay hakkında işlem başlatan Zuvara Emniyet Müdürlüğü, sahilde boğulmuş halde kıyıya vuran iki çocuk, bir kadın ve üç erkek cesedine ulaştı.
Kimliği tespit edilemeyen cesetlerin, Libya üzerinden lastik botlarla Akdeniz’e açılan yabancı uyruklu düzensiz göçmenlere ait olduğu belirtiliyor.
Kaynaklar, 90 kilometre uzunluğundaki sahil şeridinde güvenlik yetkililerinin aramalarının devam ettiğini, bölgede başka cesetlere de ulaşılabileceğini bildirdi.
Cesetler 2 gün boyunca sahilde kaldı
Öte yandan kaynaklar, göçmenlere ait boğulmuş cansız bedenlerin günlerce denizde beklemiş olabileceğini ve en az iki gün boyunca sahilde kaldığını aktardı.
Sosyal medyada göçmenler için faaliyet yürüten çok sayıda hesap, Orta Akdeniz’de görmezden gelinen mülteci dramına isyan etti.
Denizlerde arama kurtarma faaliyeti yürüten İspanyol sivil toplum kuruluşu Open Arms’ın kurucusu Oscar Camps, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, cansız bebek bedenlerinin fotoğraflarına yer vererek, “Durumun dehşeti yüzünden hala şok içindeyim. Bunlar, tek hayalleri yaşama arzusu olan küçük çocuklar ve kadınlar.” ifadelerini kullandı.
Sorumlu ülkeler mülteci dramını görmezden geliyor
Libya, son yıllarda yoksulluk ve çatışmalardan kaçan Afrikalı düzensiz göçmenlerin Avrupa’ya geçişlerinde önemli noktalardan biri haline geldi.
Birleşmiş Milletler (BM) rakamlarına göre, bu yıl şimdiye kadar en az 632 düzensiz göçmen, Akdeniz’deki deniz kazalarında boğularak hayatını kaybetti.
Uluslararası Göç Örgütü (IOM) verilerine göre de 16-22 Mayıs tarihleri arasında 1489 göçmen denizde yakalanarak Libya’ya geri gönderildi.
BM yetkililerinin yanı sıra sivil toplum kuruluşu üyeleri ve insan hakları aktivistleri, Orta Akdeniz rotası boyunca yaşanan acıların ve ölümlerin büyük bir kısmının önlenebilir olduğunun sık sık altını çiziyor.
Göçmenlere yönelik “geri itme” politikası uygulanması, acil durum çağrılarına cevap verilmemesi ve kurtarma çabalarının engellenmesi nedeniyle Avrupa Birliği ülkelerinin de bu göçmen ölümlerinde sorumluluğu bulunduğuna dikkat çekiliyor.