New York Times’ta “İsrail’in ABD’ye bağımlılığı azaldıkça ABD’nin tesir gücü de azalıyor” başlıklı haberde İsrail’in ABD karşısında ulaştığı askeri ve diplomatik konumu değerlendirildi.
İsrail’in Filistin politikaları nedeniyle etrafındaki düşmanlarına karşı 50 yıldır ABD’nin siyasi ve askeri desteğine ihtiyaç duyduğu belirtilen haberde, ancak bu bağımlılığın artık sona ermeye başladığı savunuldu.
Haberde, “İsrail hala Amerikan yardımından büyük ölçüde yararlanırken, güvenlik uzmanları ve siyasi analistler, ülkenin sessizce ABD’den etkili bir özerklik geliştirdiğini ve hatta bunu elde etmiş olabileceğini söylüyorlar.” ifadesine yer verildi.
“İsrail’in artık Amerikan güvenlik garantilerine ihtiyacı yok”
İsrail’in artık kendi askeri teknolojisini ürettiği, diplomatik olarak kendi kendine yetecek şekilde Washington’dan bağımsız olarak yeni ittifak arayışlarına gittiği savunulan haberde, “İsrailliler kültürel olarak bile Amerikan onayına daha az duyarlı ve Washington ile iyi geçinmeleri için liderlerine daha az baskı uygular hale geldi.” değerlendirilmesi yapıldı.
Haberde şunlar da kaydedildi:
“İsrail’in artık kendisini çoğunlukla barış yaptığı komşu ülkelerden korumak için Amerikan güvenlik garantilerine ihtiyacı yok. Kendisini, İsraillilerin büyük ölçüde katlanılabilir bulduğu ve olduğu gibi sürdürmeyi desteklediği Filistin çatışmasında Amerikan ara buluculuğuna ihtiyacı olduğunu da görmüyor.”
İsrail’e yapılan ABD yardımlarının 1981’de ülke ekonomisinin yüzde 10’una denk gelirken 2020’deki 4 milyar dolarlık yardım ile bu oranın yüzde 1’e gerilediğine işaret edilen haberde, İsrail’in ABD’den bağımsızlaşmaya başladığına da son Gazze saldırısı örnek gösterildi.
Haberde, Washington’ın geçen haftaki çatışmalara etkisinin azaldığını kabul ettiği öne sürülürken ateşkes çağrısını bile Demokratların içindeki yenilikçilerin baskısıyla Mısır’ın ara buluculuğunda olay son aşamaya geldiği zaman dile getirebildiği kaydedildi.
İsrail, liberal olmayan yeni ülkelerle ilişkiler geliştirdi
İsrail’in Amerikan korumasına çok fazla ihtiyaç hissetmediği diğer bir alanın da daha önce kendisine tehdit olarak gördüğü “uluslararası izolasyon” sorunu olduğu öne sürüldü.
“İsrail bir zamanlar, ‘demokratik standartlara uyması’ talebi ile kendisine meşruiyet sağlayacak Batı demokrasilerinden kabul arayışı içindeydi.” değerlendirmesine yer verilen makalede, ancak İsrail’in bugün Filistinlilere yönelik muamelesini kınamak bir yana, politikalarını takdir eden Brezilya, Macaristan, Hindistan gibi liberal olmayan yeni ülkelerle ilişkilerini geliştirdiğinin altı çizildi.
İsrail’in diplomasi alanında ABD’den bağımsız hale geldiği kaydedilen makalede, “Amerikalı diplomatların, yumuşak bir tesir gücü olarak uzun süredir kullandığı Washington’un İsrail’in demokratik kimliğine verdiği destek her yıl daha az anlam ifade ediyor.” yorumu yapıldı.
Washington’dan geçen Ortadoğu barış süreci konusunda İsrailli liderlerin artık Amerikalıları iyi niyetle barış aradıklarına ikna etmeleri gerekmediği vurgulanan makalede, “Şimdi, yaklaşık 50 yıldır İsrail-Filistin çatışmasına son vermek için (ABD’nin) kullanmadığı bu etkisi, eğer bu hala bitmediyse bile yakında tamamen ortadan kalkabilir.” cümlesi de yer aldı.
İsrail’in büyük güçten bağımsızlık arayan tek küçük devlet olmadığına işaret edilerek, “Ancak bu durum bir yönden sıra dışı: İsrail’in askeri ve diplomatik bağımsızlığını inşa ederek kendi nüfuzunu aşındıran yine Amerikalılar oldu.” tespiti paylaşıldı.