Bosna‘da 1992-1995 yıllarında yaşanan savaşın başında bir oğlunu ve eşini toprağa veren 73 yaşındaki acılı anne, en az 8 bin 372 Boşnak sivilin acımasızca katledildiği soykırımda da iki oğlunu kaybetti.
Djogaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eşi ile en büyük oğlu Zuhdija’yı Ekim 1992’de bir hafta içinde toprağa verdiğini söyledi. Djogaz, “Kalacak yerimiz yoktu. Geçici olarak sığındığımız eve top mermisi isabet edince kendi toprağımızda yaptığımız derme çatma bir evde kalmaya başladık.” diye konuştu.
Djogaz, 1995’te Potoçari’de Hollandalı askerlerin kendisi ve kızını Birleşmiş Milletler (BM) üssü olarak kullanılan eski akü fabrikasına yerleştirdiğini vurgulayarak “O zamanlar iki oğlum hayattaydı. Oğullarımla nehir kenarında vedalaştık, bir daha asla görüşemedik.” dedi.
Djogaz, öldürüldüklerinde ortanca oğlu Munib’in 21, en küçük oğlu Omer’in ise 19 yaşında olduğunu belirterek “Srebrenitsa’dan çıktığımızda Konjevic Polje yakınlarında bir kamyonun kasasında oğlum Omer’i gördüm. Bratunac’a götürülüyordu. Kızım orada 16 kamyon saydı, hepsi gencecik çocuklarımızla doluydu.” ifadelerini kullandı.
Soykırımda öldürülen oğullarına ilişkin 2009 yılına kadar tek bir haber alamadığını anlatan Djogaz, şöyle devam etti:
“2009 yılında oğlum Omer’in cesedine ulaştıklarını söylediler. Aradan bir ay geçmeden Munib’in de cesedine ulaşıldı. Tuzla’ya gidip defnedilebilmeleri için gerekli onayı verdim. Munib’in cesedi iki toplu mezardan çıktı, bazı kemikleri eksikti. Yine de toprağa verilmelerini istedim. En azından başında dua edebileceğim bir mezarları olsun istedim.”
Djogaz, 2002 yılında savaştan önce ailesiyle yaşadığı Djogazi köyüne döndüğünü ve tek başına kaldığını, kızının Amerika’da yaşadığını anlatarak “Göğe bakıyorum, yüksek. Toprak desen sert. Ne yukarı ne de aşağıya gidebiliyorum. Aklıma mukayyet olması için Allah’a yalvarıyorum. Bize bu kötülükleri yapanların gözünün içine bakıyorum. Çocuklarım ve eşim kimseye zarar vermemişti.” dedi.
Hollanda’nın Lahey kentindeki Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesinin (ICTY) 2017’de hakkında ömür boyu hapis cezası verdiği “Bosna Kasabı” lakaplı Mladic’in davasında 8 Haziran’da verilecek nihai kararı bekleyen Djogaz, “Onu eski akü fabrikasında görmüştüm, hepimizin güvenli bir şekilde dışarı çıkacağını söylemişti. Yanı başımda duruyordu. Hiç korkmadım. Çocuklarım gitti, madem onlar öldü ben de öleyim. Şimdi o kötülükleri yapan on kişiyi tutup karşıma çıkarsalar yüzlerine tükürürdüm ama elimi kirletmezdim.” diye konuştu.
Ölen oğullarından geriye bir tek torunu kaldığını söyleyen Djogaz, teselliyi yan yana gömülen Omer ile Munib’in mezar taşları başında okuduğu dualarda bulduğunu sözlerine ekledi.
Srebrenitsa’da ne oldu?
Savaş ve soykırım suçlusu Sırp komutan Ratko Mladic emrindeki askeri birliklerin, 11 Temmuz 1995’te Srebrenitsa‘ya girmesiyle başlayan soykırımda, yalnızca birkaç gün içinde en az 8 bin 372 Boşnak sivil öldürülüp toplu mezarlara gömüldü.
Aradan neredeyse 26 yıl geçmesine rağmen 1600 civarında soykırım kurbanının cesedine hala ulaşılamazken toplu mezarlarda bulunan kurbanlar, kimlik tespitleri yapıldıktan sonra yakınlarının da onayıyla her yıl 11 Temmuz’da Potoçari Anıt Mezarlığı’nda toprağa veriliyor.