Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, 22 Mart’ta Yemen‘deki krize çözüm bulunması için “BM gözetiminde kapsamlı ateşkese varılması, Hudeyde Limanı’ndan elde edilen gelirlerin Merkez Bankasındaki ortak hesaba aktarılması, Uluslararası Sana Havalimanı’nın bazı uçuşlara açılması ve BM gözetiminde taraflar arasında müzakerelere başlanması” konularını içeren bir barış girişimi başlattıklarını duyurmuştu.
Söz konusu girişim, Yemen hükümeti tarafından memnuniyetle karşılanırken, Husiler kabul edip etmediklerine ilişkin net bir açıklama yapmadı.
Yemen’deki krizi çözmeye çalışan Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths ve ABD’nin Yemen Özel Temsilcisi Timothy Lenderking’in çabalarıyla uyumlu olan girişim, Arap ülkeleri ve uluslararası toplum tarafından geniş ölçüde memnuniyetle karşılandı.
BM verilerine göre savaş sonucu 233 binden fazla insanın hayatını kaybettiği, 30 milyon kişinin yardımlara muhtaç hale geldiği ülkede acilen barışa ihtiyaç duyuluyor.
Yemen hükümeti barışın; Körfez girişimi, Husilerin de katıldığı 2014’te gerçekleştirilen Ulusal Diyalog Konferansı sonuçları ve BM Güvenlik Konseyi’nin kararları olmak üzere 3 referansa dayanması konusunda ısrar ediyor.
“İran Husilerin girişimi kabul etmesine izin vermez”
Yemen Enformasyon Bakan Vekili Abdulbasit el-Kaidi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Suudi girişimi, özellikle daha önceki herhangi bir girişime dahil edilmeyen yeni noktaları içerdiğinden, kapsamlı ve adil bir barışı inşa etmek için zemin hazırlıyor.” ifadesini kullandı.
Kaidi, Arap koalisyonunu yöneten Suudi Arabistan tarafından duyurulması, BM ve ABD temsilcileri tarafından desteklenmesinin girişimi gerçekleşebilir kıldığına işaret etti.
Hükümetin girişimi derhal onaylamasına, Husilerin ise bunun yeni bir şey getirmediğini düşünmesine ilişkin Kaidi, “Bu durum, Husilerin şartlarını dayatmak istediği, üç referansa dayanan bir girişimi kabul etmeyeceği ve savaşa devam edeceği anlamına gelir.” diye konuştu.
Husilerin bölgesel müttefiki olan İran’a dair ise Kaidi, şunları aktardı:
“İran, Husilerin girişimi kabul etmesine izin vermez. Çünkü Tahran, Yemen dosyasını nükleer anlaşmayla ilgili kazanımlar elde etmek ve ayrıca Suriye, Lübnan dahil diğer meseleleri çözmek için kullanıyor.”
Kaidi, Husilerin girişime ilişkin kararının İran’ın tutumuna bağlı olduğunu ve büyük ihtimalle reddedeceklerini kaydetti.
“Girişim kabul edilirse büyük ölçüde Husilerin çıkarına olacak”
Yemenli siyasetçi Esad Ömer de girişimin öneminin Suudi Arabistan’ın liderlik rolü ve Yemen dosyası başta olmak üzere uluslararası kararlardaki etkili varlığından kaynaklandığını kaydetti.
Ömer, Suudi girişimin, uluslararası toplumun arzularını Yemen’in barış ihtiyacıyla birleştirdiğini ve uzun süren savaş nedeniyle kötüleşen insani boyutu da hesaba kattığını vurguladı.
Girişimin insani boyutunun önemine vurgu yapan Ömer, Yemen dahil tüm dünyanın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle sıkıntı yaşadığına dikkati çekerek, ülkedeki gıda güvenliğindeki kötüleşmenin ve salgın hastalıkların ateşkesi gerektirdiğini ifade etti.
Siyasi açıdan hükümetin memnuniyetle karşılamasına rağmen girişimin taleplerini karşılamadığını kaydeden Ömer, Suudi girişiminin, meşru egemen otoritenin altını oymada Stockholm Anlaşması’nın yolunda ilerlediğini, büyük tavizler verdiğini ve kabul edilmesi halinde büyük ölçüde Husilerin çıkarına olacağını söyledi.
Ömer, girişimin tek taraflı bir ateşkesi kapsadığı göz önüne alındığında zamanlamasının, Husileri ordu tarafından koalisyon güçlerinin desteğiyle elde ettiği zaferler karşısındaki askeri yenilgiden kurtaracağını kaydetti.
Yemenli siyasetçi Suudi Arabistan’ın, Husilere bir kez daha Yemen’de ve bölgede barışı sağlayacak bir anlaşmaya girme fırsatı verdiğini vurguladı.
Husilerin ara buluculuk için çaba sarf eden Suudi Arabistan ile Umman’ı zora sokabileceğini ve barışa cevap vereceğini uman uluslararası toplumu başarısızlığa uğratabileceğini kaydeden Ömer, önceki müzakere turlarında Husilerin tutumuna dikkati çekti.
“Husiler, aşırı ideolojik yapıları ve Suudi Arabistan ile bölgeyi hedef alması amaçlanan İran maşası olması nedeniyle tüm barış girişimlerini engelledi.” diyen Ömer, Husilerin İran tarafından ABD ile anlaşmazlığın gereklerine göre görevlendirildiğini ve İran’ın nükleer dosyasıyla ilgili müzakerelerle bağlantılı hale geldiklerini savundu.
“Girişim Husilerin engelleriyle karşılaşabilir”
Yemenli siyasi analist Muhammed eş-Şubeyri, “Bu, Yemen hükümeti ve müttefikleri tarafından önerilen ilk girişim değil ve Husilerin birçok engeliyle karşılaşabilir.” ifadelerini kullandı.
Husilerin, barışa götürecek bir inisiyatif alınmasını istemediğine işaret eden Şubeyri, “Amaçları barış olsaydı, yangını durdurmak için her türlü girişimi kabul eder ve havaalanları, limanlar ve sınır kapıları için ciddi çözümler getirirlerdi.” diye konuştu.
Girişimin Uluslararası Sana Havalimanı’nın yeniden açılması, Hudeyde Limanı’ndan akaryakıt ve gıda ithalatına izin verilmesi, hükümet ile Husiler arasındaki siyasi müzakerelerin yeniden başlatılması gibi sorunlara çözüm ürettiğini belirten Şubeyri, bunun uluslararası toplumun insani yardım konusu başta olmak üzere Suudi Arabistan’a yönelik baskısını hafifleteceğini söyledi.
Şubeyri, sloganları “ABD’ye ölüm” olan Husilerin, uluslararası taraflarca tanınmak amacıyla ABD’lilerle diyalogdan bahsetmeye başladığını sözlerine ekledi.