Tunus’ta devlet erkleri arasında aylardır süren çekişmenin ardından geçen ayın sonlarında Cumhurbaşkanı Said’in ulusal diyaloğu kabul etmesiyle siyasi krizin çözülmesi bekleniyordu, ancak darbe planı iddiaları ülke gündemini bir kez daha sarstı.
İngiltere merkezli Middle East Eye internet sitesinin yayımladığı belgeler ve iddialar üzerine Cumhurbaşkanı Said, Başbakan Hişam Meşişi ve Savunma Bakanı İbrahim el-Bertaci ile Kartaca Sarayı’nda görüşerek, “Ne darbe taraftarıyız ne de meşruiyetin dışına çıkanların tarafındayız. Bilakis biz, kurumlar arası entegrasyonu savunuyoruz.” açıklamasında bulundu.
Tunus Cumhurbaşkanlığı Diplomasi Ofisi Ataşesi Velid el-Hucam, ortaya çıkartılan belgenin zamanlamasının manidar olduğunu belirterek, bunu yapanların “iyi niyetli olmadığını” ifade etti.
Hucam, “Bu işin arkasında Tunus’un iyiliğini istemeyen, kargaşa oluşturmaya çalışan, cumhurbaşkanlığı ve devletin itibarını sarsmaya çalışan odaklar var.” dedi.
Habere konu olan belgenin resmi belgelere aykırı hatalar içerdiğine dikkati çeken Hucam, “Belgenin içeriğinde yazılanları tamamen reddediyoruz, bu tür rezaletlerden ve basitliklerden uzağız.” ifadelerini kullandı.
“Cumhurbaşkanı Said kendini savundu”
Tunuslu siyaset araştırmacısı Tarık el-Kahlavi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Said’in özellikle Anayasa’ya bağlılığının sorgulanmasının önüne geçmek ve konunun başka taraflara çekilmemesi için tartışmalara son vermek istediği değerlendirmesinde bulundu.
Kahlavi, “Cumhurbaşkanı’nın sıklıkla vurguladığı bir nokta var. O da mevcut Anayasa konusunda anlaşmazlığa rağmen, ona saygı duyacağına yemin etmesi.” dedi.
Kartaca Sarayı’ndaki görüşmeyi hatırlatan Kahlavi, “Cumhurbaşkanı Said, siyasi olarak bu hamleye karşı kendini savundu. Aynı zamanda Başbakan Meşişi ve Savunma Bakanı Bertaci’yi kabul ederek makamının konumunu korudu.” ifadelerini kullandı.
Kahlavi, “Cumhurbaşkanı savunma pozisyonunda. Tavrındaki değişiklik, bir taktik ya da eleştirilerin sonucu olabilir. Özellikle, iki haftadır mevcut krizin sonlandırılması için ulusal bir diyalog sağlanması yönünde bir kabul vardı.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Said’in ülkedeki krizin çözümü konusunda açık bir vizyonu olduğunu belirten Kahlavi, Said’in ve halkın bir kısmının ise krizin çözümü konusunda hükümeti yetersiz gördüğünü dile getirdi.
Belgenin sızdırılmasını eleştiren Kahlavi, şunları söyledi:
“Bu belgeyi sızdıranın istediği Tunus’ta siyasi çatışmaya zemin hazırlamaktır. Her kim Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarından belgenin üstü kapalı bir biçimde kabul edildiği manasını çıkarıyorsa yanılgı içindedir. Said, belgenin cumhurbaşkanlığıyla alakasının olmadığını açıkladı.”
Cumhurbaşkanı Said’in değişimi
Tunuslu siyaset araştırmacısı ve yazar Kemal eş-Şarani ise darbe planı iddiasına ilişkin, “Şayet mektup sahteyse Cumhurbaşkanlığının hemen bir açıklama yaparak haberi yalanlaması ve İngiltere merkezli basın kuruluşundan tekzip talep etmesi gerekirdi.” yorumunu yaptı.
Şarani, “Cumhurbaşkanı’nın sesinde, söylemlerinde ve hatta kelimelerinde bile değişim var. Danışmanlarının bu şekilde hareket etmesini tavsiye ettiğinden şüphe yok. Zira, konuşmalarında Tunuslulara yönelik gergin, belirsiz, tehdit içeren ve kutuplaştırıcı ifadeleri bıraktı.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Said’in “gerçek ve büyük bir dönüşüm” içinde olduğunu vurgulayan Şarani, muhaliflerine ve rakiplerine yönelik yaklaşımında değişim beklediğini kaydetti.
Resmi bir ibare bulunmayan belgenin doğruluğu konusunda şüpheleri olduğuna işaret eden Şarani, “Olağanüstü hal yasası ve Anayasanın 80. maddesi konusundaki tartışmalar ışığında belge kuşku uyandırıyor.” ifadelerini kullandı.
Bununla birlikte Cumhurbaşkanı Said’in “böyle bir mektuptan sorumlu olmadığı” yönündeki açıklamasını “yarım itiraf” olarak değerlendiren Şarani, “Said, bu mektubun Kartaca Sarayı’ndan sızdırılıp sızdırılmadığı konusunda net bir açıklama yapmadı.” dedi.
Cumhurbaşkanı Said’in belgeyi kesin bir dille yalanlamadığının altını çizen Şarani, “Cumhurbaşkanlığı böyle bir tavsiye istedi mi? Bu noktada (Cumhurbaşkanı’nın) sorumluluğu devreye giriyor.” görüşünü paylaştı.
Cumhurbaşkanlığı ve diğer devlet kurumları arasındaki ilişkilerin gizli ya da doğrudan çekişmelere maruz kaldığına dikkati çeken Şarani, ülkedeki siyasiler ve ileri gelenler arasında yıllardır süregelen çekişmenin gölgesinde söz konusu hadisenin sıradan bir durum haline geldiğini dile getirdi.
Şarani, Kays Said’in cumhurbaşkanı olmasından itibaren saray içinde başlayan çekişmenin de Said’e yakın büyük bir danışman grubunun saraydan ayrılmasından açıkça anlaşılabileceğini söyledi.
Tunus’ta “darbe planı” iddiası
Tunus’ta Cumhurbaşkanı Said’in danışmanları tarafından “Başbakan ve Meclis Başkanı’nın alıkonularak, Anayasa çerçevesinde Said’in yönetime tek başına el koymasını içeren bir darbe planı hazırlandığına” yönelik iddialar, İngiltere merkezli Middle East Eye internet sitesince gündeme getirilmişti.
Sitenin ulaştığı belgelerde, Cumhurbaşkanı Said’in, Meclis Başkanı Raşid el-Gannuşi ve Başbakan Hişam el-Meşişi’yi Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na çağırdıktan sonra ikilinin dış dünyayla tüm bağlantılarının kesilerek Saray’dan ayrılmalarına müsaade edilmemesi, Cumhurbaşkanı’nın da Anayasa’nın 80. maddesi uyarınca ulusal bir olağanüstü hal durumunda tüm iktidarı ele alma yetkisini kullanmasının planlandığı öne sürülmüştü.
Plan doğrultusunda, halihazırda Cumhurbaşkanlığı Güvenlik Direktörü görevinde bulunan General Halid el-Yahyavi’nin İçişleri Bakan Vekili olarak atanacağı ve silahlı kuvvetlerin şehir giriş çıkışlarında konumlandırılacağı iddia edilmişti.
Tunus’ta yargı makamları tarafından dün yapılan açıklamada, darbe planına ilişkin sızdırılan belgeler hakkında Savcılığın soruşturma başlattığı duyuruldu.
Tunus’ta devlet erkleri arasındaki çekişme
Tunus’ta şubat ayından bu yana devlet erkleri arasında bir tarafta Cumhurbaşkanı Said diğer tarafta Başbakan ve Meclis Başkanı’nın konumlandığı bir çekişme ve açmaz yaşanıyor.
Bağımsız aday olarak girdiği seçimlerde halkın büyük çoğunluğunun oyunu alarak Cumhurbaşkanı olan Anayasa Profesörü Said, Başbakan Meşişi ile kabine değişikliğinin anayasal olmadığı üzerinden kamuoyu önünde bir tartışmaya girmişti. Aynı şekilde Said, Meclis’in onayladığı Anayasa Mahkemesi Üyeleri’nin seçimine ilişkin yasa değişikliğini de Anayasa’ya uygun olmadığı gerekçesiyle reddetmişti.
Cumhurbaşkanı Said’in, Meclis Başkanı Gannuşi ve Başbakan Meşişi’nin de hazır bulunduğu bir törende, yine Anayasa’ya referansta bulunarak “sadece silahlı kuvvetlerin değil kolluk kuvvetlerinin de başkomutanı olduğu” yönündeki açıklamaları ülkede oldukça tepki toplamış, siyasi çevrelerce “yumuşak darbe”, “otoriterleşme” olarak yorumlanmıştı.
Tunus’ta devlet erkleri arasındaki bu çekişmeyi sonlandırma yetisine sahip 2014 Anayasası’nın öngördüğü Anayasa Mahkemesi’nin henüz oluşturulamamış olması da krizi hem derinleştiriyor hem de çözümsüz kılıyor.