ANKARA
Tarihi milattan önce 2000’li yıllara dayanan ve günümüzde etkili tedavisi olsa da 20. yüzyıla kadar dünyanın en korkulan hastalıklarından biri sayılan “cüzzam” (lepra) halen binlerce kişinin hayatını etkiliyor.
Kronik enfeksiyon hastalığı olarak görülen cüzzam, hastalığa neden olan “mycobacterium leprae” adlı bakterinin 1873 yılında Gerhard Armauer Hansen tarafından tanımlanmasıyla “Hansen hastalığı” olarak da isimlendirildi.
Her yaştaki insanı etkileyebilen hastalık özellikle cildi, çevresel sinirleri, üst solunum yolu mukozasını ve gözleri tahrip ediyor.
Hansen’in keşfinden sonra yapılan araştırmalar, hastalığın bulaşıcılığının son derece düşük olduğunu ve çok yavaş ilerlediğini tespit etti. Erken tedaviyle hastalığın neden olduğu şekil bozuklukları ve sakatlıklar da önlenebiliyor.
Bunun yanı sıra bazı vakalarda hastalığın belirtilerinin ortaya çıkması yıllar aldığı için erken teşhis ve tedavi her zaman mümkün olmayabiliyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, 1985’ten bu yana en az 16 milyon cüzzamlı tedavi edildi ancak az gelişmiş ülke ve bölgelerde, açlık, yoksulluk, hayat ve temizlik şartlarının kötülüğü, sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamama, iyi beslenememe, aşırı üreme, iç savaşlar, sürekli göçler gibi nedenlerle hastalık halen yaygın durumda.
Hastaların yarısından fazlası Hindistan’da
Dünyadaki cüzzam hastalarının çoğu Güneydoğu Asya, Afrika ve Batı Pasifik bölgesinde bulunuyor. DSÖ’nün raporuna göre, 2016 yılında dünya genelinde 214 binden fazla kişide cüzzam hastalığı görülürken ve hastaların yarıdan fazlasının Hindistan’da olduğu belirlendi.
Hindistan’ı Brezilya ve Endonezya takip ediyor.
Cüzzam hastalığının dünyada görüldüğü 143 ülkeyi Afrika’daki 48 ülkeden 31’i, Amerika kıtasındaki 49 ülkeden 25’i, Doğu Akdeniz Bölgesindeki 22 ülkeden 16’sı, Avrupa’daki 53 ülkeden 29’u, Güney Asya’daki 11 ülkeden 9’u, Batı Pasifik bölgesindeki 37 ülkeden 33’ü oluşturuyor.
Sosyal dışlanmaya da neden olan bu hastalığın tamamen engellenmesi amacıyla her yıl ocak ayının son haftası “Cüzzam Haftası” ve son pazarı da “Dünya Cüzzam Günü” olarak ilan edildi.
Hastalığa dair en erken kanıtlar Hindistan ve Pakistan’daki arkeolojik alanlarda bulunan milattan önce 2000 yıllarına ait insan iskeletlerinde bulundu.
Cüzzam adaları ve köyleri
İnsanın dış görüntüsünde oluşturduğu tahribat nedeniyle tarih boyunca cüzzam ilahi bir ceza olarak da algılandı ve cüzzamlılar toplumdan dışlandı. Özellikle Ortaçağ’da dünyanın her yerinde cüzzamın bulaşıcı olduğu düşünülerek hastalar belirli bölgelerde karantina altına alındı.
Özellikle Avrupa ve Hindistan’da yaygın olan cüzzam adaları ya da köylerine, hastalığa yakalananlar götürülüyor ve orada bırakılıyordu. Yunanistan’daki Sakız Adası da bu adalardan biriydi. Avrupa’da son kalan cüzzam kolonisi Romanya’daki Tekeli köyü. Halen 10 kadar sakini bulunan köydeki cüzzamlıların hastalığı ileri seviyede olduğu için tedavi edilemiyor.
Hawai’deki Molokai Adası’nda bulunan Kalaupapa köyü, dünya üzerinde halen var olan son iki koloniden biri olarak sayılıyor. Son yüzyılda 8 binden fazla hastanın sürgün edildiği Kalaupapa’da halen 73 ila 92 yaşları arasında 9 cüzzamlı yaşıyor.
Muhabir: Ayşe Doğru