ORDU – EYÜP ELEVÜLÜ
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, asgari ücret tespitine ilişkin, “Bizim gibi ataerkil toplumlarda aileler esastır. Asgari ücretliyi de tek kişi olarak değil, 4 kişilik bir aile olarak görüp ona göre bir değerlendirme yapıp ona göre bir ücret belirlemesi yapmak gerekiyor.” dedi.
Arslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, asgari ücretin, Türkiye’de sadece ücretlileri değil, pek çok konu ve alanı da ilgilendiren önemli bir düzenleme olduğunu ifade etti.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplantılarının başladığını anımsatan Arslan, komisyonun sağlıklı bir asgari ücret tespit edeceğinden umutlu olmadığını söyledi.
Türkiye’de asgari ücretli yaklaşık 7 milyona yakın emekçi bulunduğuna dikkati çeken Arslan, şöyle devam etti:
“Bunların büyük beklentileri var. Bu beklentileri karşılayacak bir asgari ücretin oluşmasını elbetteki istiyoruz ve bekliyoruz. Ama komisyonun bu yapısıyla bunu gerçekleştirme imkanı yok. Hem işverenlerin hem işçi kesiminin burada geniş bir mutabakatla, geniş bir arkasında kitle desteğiyle bu masada olmuş olsalar belki sorunun çözümünde daha önemli bir aşamaya geleceğiz ama maalesef bugün bundan uzak durumdayız.”
Arslan, pek çok alanda bu reform yapan, ciddi değişimlere imza atan hükümetin ivedilikle komisyonla ilgili yönetmeliği değiştirmesi gerektiğini öne sürerek, Türkiye gibi güçlü bir ülkenin, dinamik bir çalışma hayatının daha geniş şekilde temsil edileceği bir komisyona ihtiyacı olduğunu belirtti.
Söz konusu ücretin iyi tanımlanması gerektiğini vurgulayan Arslan, “Asgari ücret demek asgari geçim şartları şeklinde değerlendirildiği zaman bugünkü rakamların çok üstünde bir asgari ücrete ihtiyacımız olduğu kesin. Bizim gibi ataerkil toplumlarda aileler esastır. Asgari ücretliyi de tek kişi olarak değil, 4 kişilik bir aile olarak görüp ona göre bir değerlendirme yapıp ona göre bir ücret belirlemesi yapmak gerekiyor.” diye konuştu.
Asgari Ücret Tespit Komisyonunun, konuya ilişkin açıklamaları, hazırlıkları ve raporlarının kuşkusuz önemli olduğunu vurgulayan Arslan, “Ama esas olan şudur, bu ücretlerle insanlar hayatlarını bir ay boyunca nasıl idam ettirecekler? Bu yeterli mi? Ona bakmak gerekiyor. Onun ötesindeki bütün rakamlar, tartışmalar bence çok da fazla anlam ifade etmiyor.” ifadelerini kullandı.
Arslan, 2014 yılında taşeron konusunda tüm tarafların birlikte çalışarak tarihi bir kanun çıkarıldığını hatırlatarak, “Bu kanun da ilk defa taşeron şirketlerde çalışan işçilerin sendikalaşmanın önünü açtı. İlk defa onlara toplu sözleşme yapmanın ve ilk kez yapılacak toplu sözleşmelerin fiyat farkını kamu tarafından ödeneceğinin yolunu açtı. Bu tarihi bir adımdı.” dedi.
Aynı zamanda taşeron işçilerin kıdem tazminatlarını, diğer temel kazanımlarını da güvence altına alındığını anlatan Arslan, şunları kaydetti:
“Bu önemli kanunun ikinci aşamasını gerçekleştiremedik. İkinci aşamasında işçilerin statülerini belirleyip o aşamaya gidecektik, maalesef onu yapamadık. Bugün kabine değişikliğiyle beraber sayın Cumhurbaşkanının talimatıyla beraber sayın Başbakanımız, sayın bakanımızla yeni bir çalışma başlatıldı. O yarım kalan kısmı tamamlamamız gerekiyor. Yani işçilerin hangi statüde devam edecekleri ile ilgili.”
“Taşeron sistemini tamamen tasfiye edecek, ortadan kaldıracak ve bu arkadaşlarımızı kamu işçisi yapacak bir model arzu ediyoruz.” diyen Arslan, “Bunun da haklı gerekçeleri var. Biz 10 yıllardır taşeron şirketlerdeki arkadaşlarımızı hiç kimsenin dikkate almadığı, önemsemediği, kimsenin onlara ne yapıyorsun demediği dönemlerde biz onlarla beraber bir mücadele yaptık.” şeklinde konuştu.
“Köklü çözümü bekliyoruz”
Arslan, şu anda Hak-İş’in 330 binden fazla taşeron şirketlerdeki işçileri örgütlediği bir güçlü bir yapısı olduğunu dile getirdi.
Bu insanların, bundan sonra da işçi statüsünde kamuda taşerondan uzaklaştırılmış kamu işçisi olarak devam etmelerini istediklerini aktaran Arslan, “Bu bizim talebimiz ve hakkımız. Çünkü bu mücadele başlarken, 2014 yılında yasa çıkarken bizimle bu yasalar yapıldı. Bizim sendikalarımıza üyelikler gerçekleşti. Bizim sendikalarımızla bu arkadaşlar yer aldılar, seçildiler. Şube başkanı oldular, merkez yöneticisi oldular. Şimdi bunlara başka statü düşünmek o statüye onlara mecbur etmeyi doğru bulmuyoruz.” diye konuştu.
Hükümetin henüz nasıl bir çalışma yaptığını bilmediğini kaydeden Arslan, konuyla ilgili çalışmanın sona ermesini beklediklerini söyledi.
Arslan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Çalışmalar bittikten sonra bizim önümüze geldiği zaman biz taşeron şirketlerin artık kamudan tasfiye edilmesini, bu şirketlerde çalışan bütün arkadaşlarımızın kamu işçisi olarak kamuda istihdam edilmelerini ve işçi sendikalarında kalmaya devam etmeleri, toplu pazarlık haklarının, ikramiyelerinin, kıdem tazminatı gibi haklarının da korunarak bu sürecin devam etmesini istiyoruz. Umuyorum, bekliyoruz. Hükümetimiz bugüne kadar çok ciddi reformlara imza attı, çok önemli yasaları biz parlamentodan çıkardık. Bu taşeron meselesini de kökünden çözecek böyle bir köklü çözümü Hak-İş olarak istiyoruz, bekliyoruz ve destekliyoruz.”