ANKARA
Maliye Bakanı Naci Ağbal, Türkiye Petrolleri Petrol Dağıtım AŞ’nin hisselerinin devri için Grand Ankara Hotel’de düzenlenen törenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bazı kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasını öngören tasarının görüşmelerinin ertelenmesine ilişkin bir soru üzerine Ağbal, görüşmelere başlamak üzere gerekli koordinasyonun sağlandığını ancak daha sonra yapılan değerlendirmede, “torba yasa” niteliğindeki düzenlemeye başka ihtiyaç olan konularda da gerekli eklemelerinin yapılması için bir kanun teklifi çalışması yapılması konusunda karara varıldığını bildirdi.
Bu konuda hükümet olarak gerekli değerlendirmeleri belli bir noktada yürüttüklerini ve çalışmaların devam ettiğini söyleyen Ağbal, “Belki bugün, belki yarın bu konuda verilecek bir kanun teklifiyle bu yasal düzenlemenin kapsamı, farklı konuları da farklı sektörleri de içerecek şekilde yapılacak. İnşallah haftaya salı günü TBMM Plan Bütçe Komisyonunda yeniden yapılandırma kanununun görüşmelerini başlatmak istiyoruz.” dedi.
“Tecil şartlarına kolaylık getiriyoruz”
Genel nitelikli yeniden yapılandırma kanunlarını belirli aralıklarla çıkarmak yerine, gerçekten zor durumda olan, iyi gününde de yükümlülüklerini yerine getiren mükellefler için kalıcı bir düzenlemenin yapılmasının doğru olduğunu vurgulayan Ağbal, şöyle devam etti:
“Bu konuda Bakanlık olarak yapmış olduğumuz çalışmaları Bakanlar Kurulunda hükümetimize arz ettim. Burada temelde 6183 Sayılı Kanunda tecil müessesemiz var. Yani bir borçlu borcunu vadesinde ödeyemediğinde borcunu 36 aya kadar tecil edebiliyor fakat tecilden yararlanabilmek için aranan şartlar bir miktar ağır. Gerçekten zor durumda olan mükelleflerimiz gerek teminat, süre, gerekse faiz konusunda şartları karşılayamayabiliyor. Halbuki bu mükellef iyi gününde vergisel yükümlülüklerini yerine getirmiş. Bir zorluk içine düştüğünde ise devlet tecil müessesesi ile vatandaşın bu talebini tam olarak karşılayamıyor. Burada yapmış olduğumuz yeni öneride tecil müessesi noktasında bir yeni sistem getiriyoruz. Bir vergi mükellefi, en az 3 yıl süreyle vergi mükellefiyse ve geçmişe dönük bütün vergi beyannamelerini süresinde vermişse, geriye dönük olarak bir borcunun olmaması tabi ki en tercih edilen durumdur ama geriye dönük bir vergi borcu varsa ve bu borcunun vadesi de bir yıldan daha fazla değilse, borcunu aksatma niyetinde olan bir mükellef olmadığını ve uyumlu bir mükellef olduğunu görüyorsak, bu mükellefin tecil şartlarında kolaylıklar getiriyoruz.”
Taksitlendirme sürelerinde kolaylık
Ağbal, bir mükellefin bu durumdan yararlanabilmesi için gerçekten zor durumda olduğunu objektif olarak göstermesi gerektiğine işaret etti.
Maliye Bakanı Ağbal, “Bakanlar Kurulunun belirleyeceği esas ve usuller dahilinde iyi niyetli olarak yükümlülüklerini yerine getiren bir mükellef, vergi borcunu ödeme noktasında gerçekten zor durumda olduğunu, gerek finansal tablolarıyla, gerek geçmişe dönük kayıtlarıyla ortaya koyuyorsa biz bu durumda mükellefimize yardımcı olmak için tecil müessesinde kolaylık getiriyoruz. Öncelikle taksitlendirme süresini 36 aydan 60 aya kadar erteleyebilme imkanı getiriyoruz.” şeklinde konuştu.
Bu düzenleme ile sağlanan kolaylıklardan herkesin aynı şekilde yararlanmayacağına dikkati çeken Ağbal, her bir mükellefin finansal durumunu Gelir İdaresi Başkanlığının analiz edeceğini, zor durum derecelerine bağlı olarak farklı vadelerde kolaylıklar getirileceğini bildirdi.
Ağbal, mevcut durumda tecil faiz oranının yüzde 12 olduğunu hatırlatarak, “Gerçekten zor durumda olan mükellef bakımından tecil faizi oranını yüzde 12’den daha düşük oranda uygulama noktasında da Bakanlar Kurulundan yetki alıyoruz. Burada da yine düşük oranlı tecil uygulamasından yararlanacak mükelleflerin kimler olacağı, hangi zorluk derecelerinde faiz oranının ne olacağı konusunu da Bakanlar Kurulunda belirleme yetkisi alıyoruz. Oranları Bakanlar Kurulunda belirleyeceğiz.” dedi.
Mükellefin karnesini ortaya koyan bir sistem kurulacak
Düzenlemenin, genel yapılandırma kanununun kalıcı hale getirilmesi anlamı taşımadığına dikkati çeken Ağbal, bu imkanlardan her hal ve takdirde bütün mükelleflerin yararlanmasının söz konusu olmadığını, mükellefin karnesini, durumunu ortaya koyan bir sistem kuracaklarını belirtti.
Devletin zor gününde mükellefe el uzatması gerektiğini dile getiren Ağbal, şunları kaydetti:
“Uygulamayı önümüzdeki yıllarda başlatacağız. Bu konuyla ilgili gerekli düzenlemeleri yapacağız. Mükelleflerin durumlarını ölçebilmek ve görebilmek için gerekli veri tabanı altyapısını oluşturacağız ve ondan sonra uygulamaya başlayacağız. Kanun yürürlüğe girdikten sonra Bakanlar Kurulu tarafından bütün esas ve usuller belirlenip, bu konuyla ilgili Gelir İdaresi Başkanlığının mükellefin durumunu tespit edecek alt yapıyı kurduğu tarihten sonra bu uygulamaya başlayacağız. Bu uygulamadan yararlanmak için vergi mükellefi en az 3 yıl vergi mükellefi olmalı, 3 yıllık süreç içinde bütün vergi beyannamelerini eksiksiz zamanda vermeli, en iyisi hiç borcu olmaması. Bizim beklediğimiz uygulama, mükellefimiz bu uygulama geldikten sonra bir borcunu gecikmeye bırakmaksızın, zor durumda ise kendiliğinden gelip bize bu başvuruyu yapmasıdır. Eğer zor durumda olduğunuzu görüyor ve önümüzdeki vadede bir borcunuzu ödeyemeyeceğinizi değerlendiriyorsanız, önceden gelin bize müracaat edin, gerçekten zor durumdaysanız, ileriye dönük olarak ödeyeceğiniz vergiyi daha uzun zamana yayalım.
“Son 14 yılda yapılan özelleştirme uygulamalarının parasal tutarının 71 milyar dolar”
Ağbal törende yaptığı konuşmada da bu özelleştirme ile devletin petrol dağıtım sektöründen tamamen çekilmiş olacağına dikkati çekerek, sektörün yüzde 100 özel sektör tarafından icra edilen bir alan haline geleceğini vurguladı.
Ağbal, hükümet olarak, devletin piyasa faaliyetleri içerisinde düzenleyici ve denetleyici olması gerektiğini her zaman söylediklerini belirterek, devletin piyasada rekabetin sağlanması için gerekli tedbirleri ve kararları almasının önemli olduğunu ifade etti.
“Böylelikle akaryakıt sektöründe tam manasıyla özel sektörün etkin olduğu bir piyasa yapısını da kurmuş oluyoruz” diyen Ağbal, son 14 yılda yapılan özelleştirme uygulamalarının parasal tutarının 71 milyar dolar olduğunu belirtti.
Ağbal, AK Parti hükümetlerinin göreve geldiği andan itibaren devletin içinde olduğu birçok sektörde yoğun bir şekilde özelleştirme uygulamalarını gerçekleştirdiklerine dikkati çekerek, “Bir taraftan özelleştirme geliri elde ettik. Ancak bence daha önemlisi piyasa ekonomisinin işlemesine katkı sağlayacak reform niteliğindeki uygulamaları da bu dönemde yapmış olduk.” dedi.
Özellikle Halkbank, Türk Hava Yolları, TÜPRAŞ, Türk Telekom gibi şirketlerin halka arzını yapmak suretiyle sermayenin tabana yayılması noktasında da adımlar attıklarını anımsatan Ağbal, özelleştirme uygulamalarını sadece gelir elde etme yöntemi olarak görmediklerini, Türkiye’de piyasa ekonomisinin daha etkin ve daha verimli işlemesi, rekabetin daha doğru bir zeminde yürümesi bakımından devletin bu faaliyetlerden çekilmesi gerektiğini söyledi.
“Özelleştirmelerde halka arzı da bir yöntem olarak kullanacağız”
Ağbal, bundan sonraki süreçte de özelleştirmelere aynı kararlılıkla devam edeceklerinin altını çizerek, şöyle devam etti:
“ÖİB kendisine yüklenen görev ve yetkisini önümüzdeki dönemde farklı sektörlerde de kullanmaya devam edecek. Şu anda ÖİB’nin portföyünde bulunan şirketlerin bazen blok satışı, bazen de halkı arzı olabilir, farklı yöntemler ile özelleştirme uygulamalarına devam edeceğiz. ÖİB’nin portföyünde gerek reel sektör şirketleri var, gerek finansal piyasalarda işlem yapan şirketler var. Bütün bu şirketlerle ilgili olarak ÖİB önümüzdeki dönemde bu çalışmalarını artırarak devam edecek. Yeni dönemde halen programda olmayan ancak programa alınabilecek uygulamalarla ilgili de çalışmalarımıza devam ediyoruz. Orada da farklı alternatifler gündemde, özellikle projeye dayalı yeni değer oluşturacak farklı özelleştirme uygulamalarını önümüzdeki dönemde inşallah kamuoyu ile paylaşacağız. Bu konuda ÖİB ilgili kamu idareleri ile gerekli çalışmaları yapıyor. Özelleştirme uygulamalarında halka arz yöntemini de önemli bir alternatif olarak görüyoruz. Bu konuda da ÖİB’e farklı alternatiflerde çalışma talimatı verdim. İnşallah o konularda da çalışmalar belli bir noktaya geldiğinde de özelleştirme uygulamalarında halka arzı da bir yöntem olarak kullanacağız.”
Muhabir: Merve Özlem Çakır-Zeynep Akyıl