Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu’nun (PPK) 19 Kasım’daki toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Özette, ekim ayında tüketici fiyatlarının yüzde 2,13 arttığı, yıllık enflasyonun 0,14 puan yükselişle yüzde 11,89 olduğu hatırlatıldı. Yıllık enflasyonun, gıda ve temel mal gruplarında artarken, enerji grubunda gerilediği, hizmet grubunda yataya yakın seyrettiği hatırlatılan özette, gıda enflasyonundaki artışın hem işlenmemiş hem de işlenmiş gıda kaynaklı olduğu, temel mallardaki yükselişte dayanıklı tüketim mallarının etkili olduğu kaydedildi.
Enerji grubu yıllık enflasyonunun ise elektrik fiyatları kaynaklı baz etkisiyle gerilediği ifade edilen özette, bu görünüm altında, B ve C göstergelerinin yıllık enflasyonlarının artış kaydettiği, B göstergesinin eğiliminin yataya yakın seyrettiği ve C göstergesinin eğiliminin ise bir miktar düştüğü bildirildi.
Gıda ve alkolsüz içecekler yıllık enflasyonu ekim ayında 1,56 puan artışla yüzde 16,51’e yükseldi. Uluslararası gıda fiyatlarındaki artışın ve döviz kuru gelişmelerinin yansımasıyla, yıllık enflasyon işlenmemiş gıda grubunda 1,31 puan artışla yüzde 18,78’e, işlenmiş gıda grubunda 1,70 puan artışla yüzde 14,49’a yükseldi. İşlenmemiş gıda enflasyonundaki artışta, yumurta, bakliyat ve pirinç dikkat çeken kalemler olmuştur. İşlenmiş gıda grubunda ise gerek ekmek ve tahıllar gerekse diğer işlenmiş gıda aylık fiyat artışları yüksek seyretti. Diğer işlenmiş gıdadaki olumsuz görünümde katı ve sıvı yağlar öne çıkan kalem oldu.
Özette, şu değerlendirmeler yapıldı:
“Enerji fiyatları ekim ayında yüzde 2,09 arttı, ancak grup yıllık enflasyonu 2,79 puan düşüşle yüzde 3,88’e geriledi. Bu dönemde elektrik fiyatları yüzde 5,76 artsa da, baz etkisi grup yıllık enflasyonunu aşağıya çeken temel unsur oldu. Ekim ayında uluslararası petrol fiyatları sınırlı bir şekilde gerilerken, Türk lirasındaki değer kaybı akaryakıt fiyatlarını yükselterek grup enflasyonunda daha olumlu bir görünümü sınırladı. Temel mal fiyatları ekim ayında yüzde 3,29 arttı, grup yıllık enflasyonu 0,41 puan yükselerek yüzde 12,09 oldu. Döviz kuru gelişmelerine ve güçlü kredi ivmesinin gecikmeli etkilerine bağlı olarak dayanıklı mallar grubunda yıllık enflasyon; mobilya, otomobil ve beyaz eşya öncülüğünde yükseliş eğilimini korudu ve 2,41 puan artışla yüzde 19,79’a ulaştı.
Öte yandan, sektörel talep koşullarının da etkisiyle giyim ve ayakkabı grubunda aylık ve yıllık enflasyon zayıf seyrini korudu. Diğer temel mallarda ise yıllık enflasyon yüzde 9,40 ile nispeten düşük kalsa da, aylık fiyat artışlarında döviz kuru yansımaları görülmeye başlandı. Hizmet fiyatları ekim ayında yüzde 0,71 arttı, grup yıllık enflasyonu 0,08 puan yükselerek yüzde 10,92 oldu. Yıllık enflasyon haberleşme ve ulaştırma hizmetlerinde gerilerken, lokanta-otel, kira ve diğer hizmetlerde yükseldi. Diğer hizmetler grubunda döviz kuru gelişmelerinin etkisi hissedildi, kişisel ulaştırma araçlarının bakım ve onarımı ile sağlık hizmetleri öne çıkan kalemler olmaya devam etti. Haberleşme ve ulaştırma hizmetlerinde ılımlı fiyat artışları izlenirken, haberleşme yıllık enflasyonu baz etkisiyle geriledi. Enflasyon beklentilerindeki yükseliş kasım ayında da devam etti. Yıl sonu enflasyon beklentisi 71 baz puan artışla yüzde 12,47’ye ulaşırken, gelecek on iki ay beklentisi 24 baz puan artışla yüzde 10,77’ye, gelecek yirmi dört ay beklentisi ise 15 baz puan artışla yüzde 9,20’ye yükseldi.”
“Son dönemde artış gösteren vakalar nedeniyle önümüzdeki dönemde küresel ekonomiye ilişkin belirsizlikler yükseldi”
Toplantı özetinde, küresel ekonominin üçüncü çeyrekte kısmi toparlanma gösterdiği ancak son dönemde artış gösteren Kovid-19 vakaları nedeniyle önümüzdeki dönemde küresel ekonomiye ilişkin belirsizliklerin yükseldiği belirtildi.
Son dönemde Avrupa ülkelerinde salgına bağlı kısıtlamaların artırılmasının dış talep ve ihracat görünümü üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tuttuğu vurgulanan özette, salgının ve sağlık önlemlerinin tüketim alışkanlıkları ve genel harcama davranışına olası etkilerine yönelik belirsizliklerin devam ettiği bildirildi.
Özette, yaygın aşıya geçilmesinin gecikmesine bağlı olarak normalleşmenin uzun sürmesi durumunda, küresel ekonomideki toparlanmanın yavaş seyredebileceği ve küresel risk iştahında dalgalanmalar gözlenebileceği kaydedildi.
Ham petrol fiyatlarının, salgın öncesindeki seviyelerinin altında seyretmekle birlikte, bir önceki PPK dönemini takiben artış kaydettiği belirtilen özette, buna ek olarak, başta endüstriyel metaller ve tarımsal ürünler olmak üzere enerji dışı emtia fiyatlarındaki yükseliş eğiliminin tüketici enflasyonu üzerindeki yukarı yönlü riskleri artırdığı ifade edildi.
Özette, döviz kurlarının yanı sıra uluslararası fiyatlardaki gelişmelerin özellikle gıda ve temel mal gruplarında enflasyon eğilimini olumsuz etkilediğinin altı çizildi.
“İktisadi faaliyetteki toparlanma devam ediyor”
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin genişleyici parasal ve mali duruşlarını sürdürdüğü belirtilen özette, gelişmiş ülkelerde uzun vadeli faiz oranlarının tarihsel düşük seviyelerdeki seyrini sürdürdüğü, gerek merkez bankalarının açıklamaları gerekse piyasa beklentilerinin, düşük faiz ortamının uzun bir süre devam edeceğine işaret ettiği hatırlatıldı ve şunlara vurgu yapıldı:
“Uygulanan politikaların finansal piyasalar, büyüme ve istihdam üzerindeki etkinliği, ülkeler itibarıyla salgının seyri ile politika alanlarının büyüklüğüne göre farklılaşabilecektir. Gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımları bir önceki PPK dönemine kıyasla, iyileşen risk algısına bağlı olarak, artarak devam etmiştir. Ancak, Çin hariç tutulduğunda, kasım ayında borçlanma senedi piyasalarına girişler sınırlı bir miktar artarken, hisse senedi piyasalarına yönelik akımlar görece zayıf seyrini korudu. Gelişmiş ülkelerde politika faizlerinin düşük seviyelerini koruyacağına dair algının pekişmesi ve olası teşvik paketleri, önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarını olumlu etkileyebilecek unsurlar olarak değerlendirilmektedir.”
Yurt içi iktisadi faaliyetin üçüncü çeyrekte belirgin bir toparlanma kaydettiğine atıf yapılan özette şöyle devam edildi:
“Eylül ayı verileriyle sanayi üretim endeksi bir önceki aya kıyasla yüzde 1,7, bir önceki çeyreğe göre ise yüzde 30,3 artarak salgın öncesi seviyelerini aştı. Ciro endeksleri ile birlikte değerlendirildiğinde, iktisadi faaliyet üçüncü çeyrekte finansman koşullarına duyarlı ve iç piyasaya yönelik üretim yapan sektörler öncülüğünde, sektörler geneline yayılan bir artış kaydetti. Buna karşılık, turizm bağlantısı güçlü mal ve hizmet sektörlerinde zayıf görünüm devam etti.”
Özette, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın devam ettiği vurgulandı. Bununla birlikte, öncü göstergeler ve yüksek frekanslı verilerin, ekim ayı ortalarından itibaren iktisadi faaliyetin ivme kaybetmeye başladığına işaret edilerek şunların altı çizildi:
“Yakın dönemde, Avrupa’daki salgına bağlı kısıtlamaların etkisiyle ihracatta yavaşlama gözlenirken, iç talep nispeten güçlü seyretmektedir. Diğer yandan, artan vaka sayıları nedeniyle getirilen kısmi kısıtlamalar, başta hizmetler sektörü olmak üzere iktisadi faaliyetin kısa vadeli görünümüne dair belirsizlikleri artırmaktadır. Salgın döneminde sağlanan güçlü kredi ivmesinin gecikmeli etkileriyle artan iç talep ithalat kanalıyla cari işlemler dengesini olumsuz etkilemektedir. Kasım ayında altın hariç ithalat yataya yakın bir seyir izlerken, altın ithalatı bir miktar yavaşlamakla birlikte halen yüksek seyretmektedir.
Öte yandan, Avrupa bölgesindeki salgın tedbirlerinin ihracatı sınırlayıcı etkileri görülmeye başlanmakla birlikte, mevcut kısıtlamaların salgının ilk aşamalarındaki kadar sıkı olmaması ve imalat sanayisinde faaliyetin sürmesi nedeniyle özellikle ara malı ihracatında olumlu görünüm korunmaktadır. Kurul, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın sürekliliği ve finansal istikrar açısından cari işlemler dengesindeki seyrin önemine dikkat çekmiştir. İktisadi faaliyetteki toparlanma iş gücü piyasasına olumlu yansımaktadır. Ağustos döneminde tarım dışı istihdam sektörler genelinde artarken, salgın dönemindeki istihdam kaybının henüz bir kısmı telafi edilebilmiştir. Bu dönemde, ekonomideki toparlanmaya bağlı olarak hem işgücüne katılım oranı artış kaydetmiş, hem de işsizlik oranları gerilemiştir. Öncü göstergeler, iktisadi faaliyetteki toparlanmayla yeni iş ilanlarının arttığını ve istihdam imkânlarının iyileşmeye devam ettiğini göstermektedir.”
“Merkez Bankası fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecek”
PPK toplantı özetinde, kurulun, enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde, enflasyonu etkileyen tüm unsurlar ile artan riskleri dikkate alarak, fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek doğrultusunda tüm politika araçlarını kararlılıkla kullanacağı vurgulandı.
Türk lirasındaki değer kaybının gecikmeli etkilerinin, uluslararası emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki bozulmanın enflasyon görünümünü olumsuz etkilediği belirtilen özette, şu ifadelere yer verildi:
“Kasım ayına ilişkin takip edilen veriler, enflasyonda yakın dönemdeki döviz kuru oynaklığı kaynaklı bir yükselişe işaret etmekle birlikte, para politikasındaki kararlı duruşla beraber bu artışın geçici olacağı değerlendirilmektedir. Bu doğrultuda kurul, enflasyon görünümüne dair risklerin bertaraf edilmesi, enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınması ve dezenflasyon sürecinin en kısa sürede yeniden tesisi için, net ve güçlü bir parasal sıkılaştırma yapılmasına karar vermiştir. Bu çerçevede, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı yüzde 10,25’ten yüzde 15’e yükseltildi. Önümüzdeki dönemde parasal duruşun sıkılığı, enflasyonu etkileyen tüm unsurlar dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüş sağlanana kadar kararlılıkla sürdürülecektir. Merkez Bankası fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir.”
“Son dönemde, para politikasına ilişkin oluşan olumlu beklentiler, ülke risk priminin gerilemesine katkıda bulundu”
Özette, kurulun, parasal sıkılaşmaya ek olarak şeffaflığı ve öngörülebilirliği artırmak amacıyla sade bir operasyonel çerçeve uygulanmasına ve tüm fonlamanın temel politika aracı olan bir hafta vadeli repo faiz oranı üzerinden yapılmasına karar verdiği anımsatıldı.
Bu doğrultuda, TCMB tarafından halihazırda bir ay vadeli geleneksel yöntemli repo ihaleleri ve Geç Likidite Penceresi (GLP) imkanlarıyla sağlanan fonlamanın, 20 Kasım’dan itibaren temel para politikası aracı olan bir hafta vadeli repo miktar ihaleleriyle yapılacağı belirtilen özette, “Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini artırmak için zorunlu karşılık düzenlemesinde değişiklik ihtiyacı olduğunu değerlendirmiştir.” ifadeleri kullanıldı.
Özette, son dönemde, para politikasına ilişkin oluşan olumlu beklentilerin, ülke risk priminin gerilemesine katkıda bulunduğu vurgulandı.
Kurulun, düşük enflasyon ortamının kalıcı olarak tesisinin, ülke risk primlerinin düşmesi, dolarizasyon eğiliminin tersine dönmesi, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla, makroekonomik ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceğini değerlendirdiği bildirilen özette, “Fiyat istikrarının sağlanması için, güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimine ihtiyaç vardır. Açıklanacak her türlü yeni verinin ve haberin Kurul’un geleceğe yönelik politika duruşunu değiştirmesine neden olabileceği önemle vurgulanmalıdır.” değerlendirmesi yapıldı.