İSTANBUL – İZZET TAŞKIRAN
Siber güvenlik ve sosyal medya uzmanları, kullanıcısına ait kişisel bilgilerin, kritik siyasi seçimleri etkilemek için usulsüz kullanıldığına yönelik iddiaların hedefinde yer alan sosyal paylaşım sitesi Facebook’un, insanların duygu durumları ve dünya görüşünü bildirmelerini sağlayan bazı uygulamalar geliştirerek, oluşturduğu veri bankasıyla bazı güçlere hizmet ettiğini ileri sürdü.
Cambridge Analytica adlı veri analiz firmasının Facebook’taki 50 milyon hesaptan topladığı kişisel verileri ABD seçimleri ile Brexit referandumunu etkilemek için kullandığına dair iddiaları değerlendiren uzmanlar, kişisel veri güvenliğinin sağlanması için sosyal medyada izin verilen uygulamalara dikkat edilmesi gerektiğini bildirdi.
Bilişim Teknolojileri ve Siber Güvenlik Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Sultan Selim Yüksel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Donald Trump’ın ABD başkanı olma sürecinde de bazı iddiaların dile getirildiğini, Rus hackerların seçimleri manipüle ettiğine yönelik suçlamaların yapıldığını söyledi.
Facebook kurucusu ve Üst Yöneticisi (CEO) Mark Zuckerberg’in okuduğu üniversitenin genellikle istihbarat kökenli insanları yetiştirdiğinin gündeme geldiğini kaydeden Yüksel, “Facebook, uzun bir süre gelir modeli olmayan bir projeydi. Bu konuda binlerce seminer ve konferans oldu. Buranın devlet eliyle desteklenmiş bir proje ve istihbarat platformu olduğu, açık kaynaklı istihbaratları topladığı söyleniyordu. Facebook, artık insanların duygu durumlarıyla ilgileniyor. Örneğin, herhangi bir yerde patlama olduğunda durumunun iyi olduğunu bildirebiliyorsun. Böylece işlenebilecek bir sürü veri toplanıyor.” diye konuştu.
Yüksel, herhangi yerde patlamada olduğunda insanların duygu durumu ile tepkilerinin, sosyal medyada yazılmasının, teşvik edilmesinin düşündürücü olduğunu bildirdi.
Bu yolla demografik, sosyal ve diğer unsurların analizlerinin kolayca yapılabileceği veri bankası oluşturulduğunu vurgulayan Yüksel, tüm dünyada herhangi bir siyasi düşünce yapısındaki insanın Facebook’ta bunu rahatlıkla ifade ettiğini kaydetti.
“Sizi detaylı tanımak için uygulamalar geliştiriyorlar”
Yüksel, son dönemde profil fotoğraflarında bazı ülke bayraklarının ve ideolojik imajların da kullanıldığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
“Facebook’ta artık daha detaylı insan analizi yapacak uygulamalar hayata geçirildi. Sosyal medyada artık insanların ideolojik görüşlerini ifade etmeye yönelik bir çaba söz konusu. Örneğin, profil fotoğrafına Türkiye’de 3 ayrı önemli sembolü koyabiliyorsunuz. Burada da insanları ayırıyorsunuz. Böylece çeşitli gruplar oluşturuyorlar. Sizi detaylı tanımak için uygulamalar geliştiriyorlar. Kimse artık Almanlar, Trabzon’da göç veya başka şeyleri araştırmaya gelmiş demiyorlar. Çünkü bunu Facebook üzerinden yapabiliyorlar. Cambridge Analytica konusu da yine ABD seçimlerine dayanıyor.”
Kişisel verilerin korunmasının son yıllarda çok önemli hale geldiğini dile getiren Yüksel, bazı grupların teknoloji aracılığıyla kişisel bilgilerden fayda elde ettiğini belirtti.
Yüksel, veri bankası oluşturarak, kimilerinin seçim, kimilerinin ise para kazandığını, bu yolla çeşitli analizleri satıp kazanç elde ettiklerini kaydetti.
Facebook’a da bu açıdan bakılması gerektiğini ifade eden Yüksel, “Facebook’a yön veren kişi, yetiştirilmesi çerçevesinden bakıldığında istihbaratlara ve birtakım güçlere hizmet ediyor. Cambridge Analytica olayı da bunun en güzel örneği. Burada da ‘al buyur, bilgiler bunlar’ dememişler. Bir profesör, Facebook’ta bir ek uygulama çıkartıyor. Sizden birtakım bilgilere erişme izni istiyor. Siz de onay veriyorsunuz.” dedi.
Yüksel, üyelerin hesaplarından izinsiz bilgi toplanmasının ardından “Delete Facebook” kampanyasının başlatıldığını, çok sayıda kullanıcının hesaplarını kapattığını anımsatarak, şöyle devam etti:
“Şimdi, Zuckerberg ‘Herkesin anlattığı gibi biz bilgilerinizi izninizin dışında kullanıyoruz’ diyor. Bu, kişisel verilerin suistimal edilmesinin zirvesidir. Yaklaşık 50 milyon insanın kanaatini değiştirecek, etkileyecek, onların üzerine kurgulanacak kampanya bilgileri var. Bunlar, kişilerin davranışlarına göre siyasi kampanyalar düzenleyen birine veriliyor. Konu çok ince ama ciddi.”
Türkiye’de de benzer olayların yaşanabileceğini dile getiren Yüksel, “Ülkemizin sokaklarında ‘kırmızı’ diye bağırınca birisi muhakkak ‘beyaz’ diyecektir. Milli ve dini duyguları yoğun insanlar ülkemizde çoğunlukta. Biz, cesaretli bir milletiz. Çok fazla bu tarz şeylerden korkmayız.” ifadelerini kullandı.
Yüksel, teknolojinin inanılmaz bir şekilde hızlandığı bir dönemde dijital ortamda birçok problemin yaşandığını belirtti. Geçen dönemde soy ağacının sosyal medyada paylaşması konusunda kişisel verilerle ilgili sorunların yaşandığına dikkati çeken Yüksel, bu konuda farkındalığın artırılması gerektiğini bildirdi.
Uluslararası Sosyal Medya Derneği (USMED) Yönetim Kurulu Başkanı Said Ercan ise Facebook’ta patlayan veri skandalının yaşanabileceğini önceden tahmin ettiklerini söyledi. Ercan, bunun ortaya çıkmasının dünya kamuoyunda çok ses getirdiğini ve bazı kullanıcıların hesaplarını tepki olarak sildiklerini anımsattı.
“Veriyi kullanan kimse kral odur.’ anlayışı hakim”
Dünyada verilerin elde edilmesinin çok önemli hale geldiğini ifade eden Ercan, “Örneğin, Whatsapp mesajlaşma programı 19 milyar dolara satıldı. Bunun yazılımsal değeri değil, önemli olan bunun data (bilgi) havuzu. İnsanlar, o ‘big datayı’ kullanmak için para veriyor. Böylesi bir ortamda artık ‘Veriyi kullanan kimse kral odur.’ anlayışı hakim.” dedi.
Ercan, ABD seçimleri sırasında sosyal medya hesabından 68 kez herhangi bir beğeni (like) işlemi yapmış birinin hayatının yönlendirilmesi, Trump’a oy vermeyecek bölgede seçime gitmemesi için bir çalışma yapılması gibi çalışmaların algı yönetimi örneği olduğunu belirtti.
Dijital insanın tanınmasının öneminin görüldüğüne dikkati çeken Ercan, “Bizim bile dijital davranışlarımızla ilgili şahsi bilgilerimiz yokken onların elinde var. Bu çok büyük bir güç. Büyük veriyi kim yönlendiriyorsa dünyada algıları, siyaseti, gelişmeleri de o yönetiyor. Üst akıl dedikleri bu.” değerlendirmesini yaptı.
Ercan, dijitalleşen ortamda bu tür tehlikelerden kaçışın pek mümkün olmadığının altını çizerek, şöyle devam etti:
“Kişisel veri güvenliğinin sağlanması için sosyal medyada izin verdiğimiz uygulamalar çok önemli. Bu tür uygulamaları kabul ettiğinizde veya onay verdiğinizde ‘Artık o uygulamalar benim hesabımı yönetebilir’ diyorsunuz. Bu uygulamalar da sizin verilerinizi satıyor. Bunların ayakta kalma gerekçeleri de budur. Milyonlarca veriye ulaşan uygulamalar devletleri bile ciddi anlamda tehdit edecek bir noktaya geliyor. Türkiye’de günde 3 milyon kişi bir arama motorunun açılış sayfasına giriyor. Bu arama sayfasında Türkiye aleyhinde bir şey gösterildiğini düşünürsek bu çok ciddi bir algı ve bizim için tehlike değil mi? Onun için dünyada her ülke artık kendi sosyal ağlarını ve arama motorlarını kuruyor. Arama motorları ‘Senin ülkende görülen hastalıklar ne, yükselen tepkiler hangi konuda, sayfalarda aranan ne, insanlar ne düşünüyor, sosyal ağlarda neler aranıyor?’ sorusunun cevabını görüyor.”
“Facebook krizi iyi bir fırsat”
Dünyada çok güçlü bir siber savaşın varlığına işaret eden Ercan, en büyük veriye sahip olanın dünyadaki tüm bilgilere de hakim olacağını vurguladı.
Ercan, kişisel verilerin sızdırılmasıyla ilgili gelecekte daha büyük skandalların yaşanabileceğini kaydederek, “Bazı gerçeklerin farkında varmak için ABD ve İngiltere’deki Facebook krizi iyi bir fırsat. Artık dünyada dijital insana dair bir şeyler yapmak lazım. Dijital vatandaşların haklarını korumayla ilgili çok ciddi kafa yormak lazım. Bunların bilgileri, internette bıraktığı izleri kimler kullanacak? Devletler sahip çıkmazsa o izleri başkaları kullanır. Dijital insan henüz kendini tanımazken başkaları onu tanıyabiliyor. Sosyal medyada yaptığınız 68 beğeninizden (like) yüzde 85-90 oranında sizi tanıyor. Bu çok ciddi bir şey.” değerlendirmesini yaptı.
Facebook’un her ülkeyle iş birliği yaptığını kaydeden Ercan, ‘Parayı verene bilgiyi veririm’ anlayışının gelecekte çok normal hale geleceğini söyledi.
Ercan, Türkiye’de ilgili kurumların siber güvenlik ve kişisel verilerin korunması konusunda yürütülen ciddi çalışmalar devam ettirilmesi, yerli sosyal ağ projesinin ise bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini bildirdi.