İzmir Ekonomi Üniversitesi Mühendislik Fakültesinden 2016’da mezun olan Fatih Karakaya ve Bilgehan Görümlü, ilk olarak üniversite bünyesindeki teknoparkta sağlık teknolojilerine yönelik uygulamalar tasarlamak üzere şirket kurdu.
Cambridge Üniversitesinden mezun Emirhan Görümlü’nün de katılmasıyla gençler, KOSGEB tarafından sunulan Ar-Ge İnovasyon Destek Paketi’ne başvurdu.
Destekle Buca’da BNG Bionanogen adıyla bir şirket kuran genç girişimciler, çeşitli hastalıklara yönelik test cihazlarını geliştirmeye odaklandı.
Bu kapsamda İzmir Ekonomi Üniversitesi, Gazi Üniversitesi ve Celal Bayar Üniversitesinden akademisyenlerin desteğiyle rahim ağzı kanserini hızlı test eden cihazın prototipini üretmek için kolları sıvayan ekip, yaklaşık 2 yıllık çalışma sonucu başarıya ulaştı.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Etik Kurulu’nun izniyle Celal Bayar Üniversitesinde, hasta numuneleriyle yürütülen çalışmada, cihazın etkinliğinin kanıtlanmasının ardından genç girişimciler, seri üretim için Sağlık Bakanlığına başvurdu.
30 dakika içinde yüzde 99 hassasiyet
Şirketin yönetim kurulu başkanı Fatih Karakaya, AA muhabirine, normalde rahim ağzı kanseri teşhisinin 3-4 güne varan süreçlerde yapılabildiğini, test için farklı cihazların kullanıldığını belirtti.
Ürettikleri cihazın, hasta numuneleri üzerindeki denemeleri sonucu, sonuç verme süresini yarım saate indirdiğinin kanıtlandığına dikkati çeken Karakaya, “Cihaza hastadan alınan örneği koyduğunuzda insan eli değmeden süreci başlatıyoruz. Elektrokimyasal olarak sonuç tahlil ediliyor. Bilgisayardan bunun kontrolleri yapılıyor. Sonucu da 30 dakika içinde yüzde 99 hassasiyetle almış oluyoruz.” dedi.
Cihazın viral hastalıkların tespiti için de kullanılabileceğini ifade eden Karakaya, şöyle konuştu:
“Bu cihaz aslında bu işlerde insan yardımıyla kullanılan 4 cihazın minimalize edilmiş ve insanı aradan çıkartmış hali. Biz rahim ağzı kanseri için çıkarttık ama diğer viral hastalıklarda da çalışabileceğini öngörerek ona göre yazılımlar, opsiyonlar yükledik.
Cihaz, laboratuvarlara ihtiyaç duyulmadan kullanılabiliyor. Bu ciddi bir kar ve tasarruf sağlıyor. Laborant ihtiyacı da olmadığı için herkes kullanabilecek. Örneğin bir kadın doğum uzmanı kendi muayenesine bu cihazı koyup kullanabilir.”
Ürünün Avrupa Birliği patentini almak için başvurduklarını, dünya genelinde satışı için çalışma yaptıklarını aktaran Karakaya, “Hedefimiz seri üretime geçmek. Sadece Türkiye’de değil dünyaya da satmak istiyoruz ürünümüzü. Çünkü bu cihazın dünyada bizim bildiğimiz kadarıyla bir benzeri yok. Böylece ülke ekonomisine de katkı sağlamayı hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Kovid-19 için PCR kiti de geliştirdiler
Salgın sürecinde TÜBİTAK ile birlikte Kovid-19 kiti ve antijen kitleri de geliştirdiklerine işaret eden Karakaya, bu kitlerin satışının devam ettiğini bildirdi.
Üniversiteler ve teknoparkların genç girişimcilere çok büyük destekler verdiğine dikkat çeken Karakaya, “Bu süreçte biraz risk almak lazım. Bu riskler üniversiteden çıkınca daha rahat alınabiliyor. Sürece girince destek veren çok sayıda kurum ve kuruluşun olduğunu görüyorsunuz. Örneğin KOSGEB’in desteği bize can suyu oldu.” dedi.