Ak Parti Teşkilat Başkan Yardımcısı ve TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Üyesi Ak Parti Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Kaçar Gazeteci Yazar Aslan Değirmenci’nin Kanal 5’te yaptığı haber programında önemli açıklamalar yaptı.
Meclis’ten geçen ‘Alkollü içki satışı ve reklâm’ düzenlemesi hakkında değerlendirmelerde bulunan Kaçar, “Bu düzenleme ile sanki Ak Parti vatandaşların özel hayatına müdahale ediyormuş gibi bir algı uyandırılıyor. Türkiye’deki bazı hassasiyetleri kaşımak için oluşturulan bir ortam var. Ak Parti iktidara geldiği zaman yapılan karalama politikaları şimdi de bu düzenleme üzerinden yapılıyor. Biz geleceğe temiz bir hayat bırakmalıyız. Anayasanın 8. maddesi, devletin gençleri zararlı alışkanlıklardan koruması yükümlülüğünü içeriyor” dedi.
AMAÇ SAPTIRILIYOR
“Kötü alışkanlıklara bulaşmamış bir nesil olsun istiyoruz” diyen Kaçar, “Eğer biz gençlerimizi madde bağımlılığından kurtaracaksak yasakları koymamız gerekiyor. Yapılan düzenleme ile; zararlı maddelerin reklamını yasaklıyoruz, alkolün 18 yaşından küçüklere satılmasını engelliyor, sigara paketlerinin üzerine koyduğumuz uyarıları, alkolün üzerine de yapıştırıyoruz. Bir diğer düzenleme ise içki satış yerlerinde. Yurtlar, ibadet haneler, topluma çok açık yerlerde içki satışını düzenliyoruz. Bu yasaklar, alkol kullananları engellemek değil, gençlerimiz korumak için” şeklinde konuştu.
UCUZ SİYASET
Bir çok Batı ülkesinde de benzer düzenlemelerin yapıldığını hatırlatan Kaçar, “Bu yasaklar sadece bizim ülkemizde uygulanmıyor. Almanya ya baktığımız zaman alkol ve sigara ile ilgili düzenlemeler olduğunu görüyoruz. Fransa da hastane, okul, yurtlar ve huzur evlerine yakın yerlerde içki satışının yasak olduğunu biliyoruz. İtalya’da gençlerin yoğunlukta olduğu organizasyonlarda alkol satışı yasak. Bu yasakları siyasi malzeme olarak kullananlar, ucuz siyasetin peşinde olan kişiler” dedi.
İşte programım ayrıntıları
-Bir takım çevreler Meclis’ten geçen ‘Alkollü içki satışı ve reklâm’ düzenlemesini eleştiriyor. Nedir bu yeni gelen düzenlemeler? Asıl amaç nedir?
Bu düzenleme ile sanki Ak Parti vatandaşların özel hayatına müdahale ediyormuş gibi bir algı uyandırılıyor. Türkiye’deki bazı hassasiyetleri kaşımak için oluşturulan bir ortam var. Ak Parti iktidara geldiği zaman yapılan karalama politikaları şimdi de bu yasaklar üzerinden yapılıyor. Biz geleceğe temiz bir hayat bırakmalıyız. Anayasanın 8. maddesi, devletin gençleri zararlı alışkanlıklardan koruması yükümlülüğünü içeriyor.
Kötü alışkanlıklara bulaşmamış bir nesil olsun istiyoruz. Eğer biz gençlerimizi madde bağımlılığından kurtaracaksak yasakları koymamız gerekiyor. Yapılan düzenleme ile; zararlı maddelerin reklamını yasaklıyoruz, alkolün 18 yaşından küçüklere satılmasını engelliyor, sigara paketlerinin üzerine koyduğumuz uyarıları, alkolün üzerine de yapıştırıyoruz. Bir diğer düzenleme ise içki satış yerlerinde. Yurtlar, ibadet haneler, topluma çok açık yerlerde içki satışını düzenliyoruz. Bu yasaklar, alkol kullananları engellemek değil, gençlerimiz korumaktır.
Bu yasaklar sadece bizim ülkemizde uygulanmıyor. Almanya ya baktığımız zaman alkol ve sigara ile ilgili düzenlemeler olduğunu görüyoruz. Fransa da hastane, okul, yurtlar ve huzur evlerine yakın yerlerde içki satışının yasak olduğunu biliyoruz. İtalya’da gençlerin yoğunlukta olduğu organizasyonlarda alkol satışı yasak. Bu yasakları siyasi malzeme olarak kullananlar, ucuz siyasetin peşinde olan kişiler.
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM
-Sağlıkta dönüşüm hakkında neler yapılıyor? Son gelişmeler hakkında bilgilendirme yapar mısınız?
Ak Parti hükümete başladığı günden bugüne kadar birçok değişim ve dönüşüme imza attı. Bunların başında da sağlık alanı geliyor. 76 milyonu ilgilendiren temel haklardan birisi elbette sağlık. Bu alan aynı zamanda en sıkıntılı olan alan. İktidar görevini aldıktan sonra bu alandaki eksiklikleri gördük. Öncelikle alt yapı eksikliğini gidermeye yöneldik. Emeklilere, yeşil kart sahiplerine ve hiçbir sağlık güvencisi olmayan vatandaşlara yönelik öncelikli çalışmalar yapıldı. Yapılan en önemli düzenlemelerden birisi sağlık kurumlarının tek çatı altında birleştirilmesi oldu. 20 milyona yakın SSK’lı, SSK hastanesinde başka yerde hizmet alamıyordu. Yanı başınızda olan özel hastane ve poliklinikten hizmet alamıyordunuz. Devlet memuruysanız devlet hastanesinden başka yerde hizmet alamıyordunuz. Eğer ilaç yazdıracaksanız sadece SSK eczanelerinden alabiliyordunuz. Bu durum vatandaşta büyük sıkıntılara neden oluyordu. Kuyruklar uzayıp gidiyordu.
Bu sıkıntılar genel sağlık sigortası ile ortadan kalktı. Bütün vatandaşlar istedikleri sağlık kuruluşundan hizmet alıyor, istediği eczaneden ilaç yazdırabiliyor. Aile hekimi uygulaması ile, vatandaşların sağlık hizmeti ayağına gidiyor. Sağlıkta bir devrim yaşandı. Uçak ambulansını eskiden sadece filmlerde izlerken, şimdi vatandaşın hizmetine sunduk. Ak Parti iktidarının vatandaşı en memnun ettiği alan sağlık alanı. TC kimlik numaranızla istediğiniz sağlık kurumunda beklemeden hizmet alabiliyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları sağlık alanında dünya standardının üzerinde hizmet alıyor. Bu mutluluk verici bir gelişme.
SAĞLIKTA YENİ AÇILIMLAR
-Doğu ve Güneydoğu’da sağlık alanında kurumsal gelişmeler nasıl gidiyor?
En geri kalan iller bu bölgelerde bulunuyordu. Şu tespitle bu konuyu değerlendirirsek yerinde olacak; Dünya Sağlık Örgütünün bu konuda dünya çapında araştırmaları var. Yaşam süresi, bebek ölüm oranı, kadın ölüm oranları, aşılama bu kriterlerin içerisinde. Bu parametreler üzerinden gittiğimizde Türkiye gelişmiş ülkelerin gerisinde kalmıştı.
Bu oranlarda ciddi bir yol aldık. AB standartlarını yakalar seviyeye geldik. Aşılama, anne ve bebek ölümü, ortalama yaşam süresinde ciddi şekilde gelişme sağlandı. Anne ölüm oranları 2008’de yüz binde 38 iken, 2012 itibariyle yüz binde 18’e düşmüş. Bebek ölüm oranı binde 20’den, 2009 yılı itibariyle binde 9,9’a düşmüş.
Bir diğer sorunlardan birisi ise doğumun hastaneler dışında yapılmasıydı. Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da bu sıkıntı daha fazlaydı. Artık doğumu yaklaşan anne, iki hafta öncesinde hastaneye getiriliyor ve doğumu burada yapılıyor. Doğumdan sonrada kontrolleri sürdürülüyor. Bebeğe yapılması gereken bütün tetkikler yapılıyor. Bütün riskler atlatıldıktan sonra ücretsiz verilen hastane ve yol hizmetleri ile anne ve bebek evine götürülüyor. Yüzde 78 olan hastanede doğum oranı, 2012 itibariyle yüzde 95,5’e yükselmiş durumda. Ülkede kızamık, suçiçeği gibi birçok hastalık yok oldu. Modern hastaneler ile var olan sıkıntılar ortadan kalktı. Nitelikli doktorlar ile daha iyi hizmetler veriliyor.
GAP BÖLGESİNE SAĞLIK YATIRIMI
–GAP bölgesindeki sağlık hizmetleri hakkında neler söylemek istersiniz? Atılacak yeni adamlar var mı?
Bütün Türkiye’de olduğu gibi Güneydoğu’da Sayın Başbakanın üzerinde durduğu şehir hastaneleri projeleri var. Şanlıurfa’da 170 yataklı hastane projesi var. 28 ilde yapılması planlanıyor. Buradaki amaç büyükşehirlere tedavi için gelen vatandaşların bulundukları şehirde hizmeti almasını sağlamaktır. Fizik tedavi, onkoloji hastalıkları gibi birimler şehir hastanelerinde kurulacak. MR ve tomografi cihazları bütün şehirlere kurulacak.
TEŞKİLATLARDA SON DURUM
–Güneydoğu’daki teşkilat çalışmaları hakkında neler söylemek istesiniz?
Ak Parti yedi bölgenin tamamında faaliyet gösteren tek teşkilat. Çok geniş katılama sahip bir partiyiz. Sayın Başbakan teşkilatlardan gelen bir lider olduğu için teşkilatlanmayı çok iyi biliyor. Ak Parti kurumlarının tamamı ile siyasallaşan bir parti. Dünyanın her yerinden teşkilatlanma hakkında bilgi almaya geliyorlar. Bizde sandık esaslı bir çalışma var. En üstten en alta kadar koordineli bir yapı mevcut. Her ay düzenli şekilde rapor yapılıyor. Vatandaşlarla birebir diyalog halinde olan yapılanma var. Anket çalışmalarına gelecek olursak. Düzenli anket çalışmalarımız var. Bütün bölgelerde ciddi anlamda destek görüyoruz. Bu desteği Doğu ve Güneydoğu’da da görüyoruz. Özellikle çözüm süreci ile birlikte destekte arttı. Doğu ve Güneydoğu’da destek Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu görüyoruz. Şanlıurfa’da Ak Parti’ye destek yüzde 64 civarında. Bitlis, Adıyaman gibi çevre illerde de destek aynı şekilde yüksek.
REYHANLI SALDIRISININ HEDEFİ
–Türkiye’yi derinden etkileyen bir Reyhanlı saldırısı gerçekleşti. Nedir bu Reyhanlı saldırısının iç yüzü?
Türkiye son dönemlerde toplumun sorunları çözmek yönünde önemli adımlar attı. Özellikle demokratikleşme adımları çok önemli. Türkiye’de kurulmuş olan vesayetçi bir yapı vardı. İktidarın öncelikle yapmak istediği bu vesayet sitemini bitirmektir. Cumhurbaşkanını halkın seçmesinden, referandum çalışmalarına kadar her şeyi sayabiliriz. Eski yapıların tavsiyesini yapan çok önemli değişiklikler yapıldı. Çözüm süreci, Suriye sorunu gibi gelişmeleri yan yana koyduğunuz zaman Reyhanlı saldırısının amacını anlıyoruz. Sorunlarını çözen ülke olmamızı, kardeş olmamızı istemeyenlerin yaptığı bir provokasyondur. Türkiye’de bir mezhep çatışması çıkarabilir miyiz çabasından başka bir şey değildir. Hatay’da etniksel yapı sebebi ile seçilmiştir. Amaç çatışma ortamı oluşturmaktır. Ayrıca Suriye politikasından geri adım attırmak isteyenlerin parmağı bu saldırının içindedir.
Başbakanın Reyhanlı ziyaretindeki kalabalık, oluşan miting ortamı bu kötü emelleri olan insanlara en iyi cevap oldu. Suriye’de yaşanan vahşetin bir an önce bitmesini, katil Esed rejiminin son bulmasını istiyoruz.
MUHALEFETE ELEŞTİRİLER
-Peki, bu saldırı konusunda siyasi partilerin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de ciddi bir muhalefet problemi var. Türkiye’de güçlü bir muhalefetin olmasını istiyoruz. İktidarın eksikliklerini söyleyen, hataları anlatan bir muhalefet hepimizin arzusu. Ancak mevcut muhalefette bunu görmek mümkün değil. Türkiye’nin geleceğinin kurulmasına destek olmak yerine, önüne taş koyan bir muhalefet var. Dış politikada bile hükümeti nasıl zor duruma düşürebilirim anlayışı mevcut. Eskiyi özleyen, vesayeti destekleyen bir muhalefetten olumlu bir şey beklemek mümkün değil. Milli çıkarlar konusunda ortak hareket edecek bir muhalefetin Türkiye’ye daha çok faydalı olacağını düşünüyoruz. Ama görüyoruz ki mevcut muhalefette böyle bir çaba yoktur. Suriye konusunda CHP’nin, çözüm süreci konusunda MHP’nin ortaya koyduğu tutum son derece ibretlik. Ateş sönerken en fazla dumanı çıkarır, bu sorunu siyasi politika haline getiren statükocuların son materyal terör sorunudur. Bu sorunda artık ellerinden gidiyor. Çırpınmalarının nedeni bundan başka bir şey değil. Bölünüyoruz, pazarlık yapıyorlar diyenlerin feryadı ellerindeki vesayet gücünün gitmesinden başka bir şey değil.
Ayrıca PKK taraftarlarının bazı argümanlar vardı. Bunlar, biz anadilimiz konuşamıyoruz, kendimizi ifade edemiyoruz, ihmal ediliyoruz, ekonomik kaklıma istiyoruz, güvenlik sorunumuz var gibi şeylerdi. Atılan adımlar ile bu argümanlarılar ellerinden alındı.
ÇÖZÜM İÇİN İYİ BİR FIRSAT YAKALANDI
-Çözüm sürecinin olumlu şekilde devam etmesi için neler yapılıyor?
Ak Parti iktidara geldikten sonra terörle mücadele ederken, bir yandan da demokratikleşme sorunları üzerine eğildi. İlk icraatta olağanüstü hal kaldırıldı. Devletin vatandaşı ezme anlayışı ortadan kaldırıldı. Devlet ile halk arasındaki zihinse kopuş durduruldu. Ardından milli birlik ve kardeşlik projesi hayata geçirilmeye başladı. Bir dönem tek parti döneminde yapılan asimile politikaları ret edildi. Büyük Türkiye, geleceğe daha olumlu bakan bir ülke anlayışı üzerine çalışıldı. Anadili ile konuşamayan insanların sorunlarının çözümü için politikalar üretildi. Anadil bir insanın konuşması en tabi hakkıdır. Bunun önünde olan engeller kaldırıldı. TRT 6 açıldı. Üniversitelerde bölümler açıldı, 4+4+4 ile seçmeli dersler konuldu ve anadili hakkını yeniden kazandırıldı. Bir yandan demokratikleşme yapılırken bir yanda da terörle mücadele yapıldı. Nihaiyi olarak da çözüm süreci başladı. Ve geldiğimiz noktada her şey daha olumlu ilerliyor. İktidar, Cumhuriyet tarihinde en önemli riski alarak tüm vücudunu taşın altına koymuştur. Bu ülkede beş aydır, genç insanlar ölmüyor, barış havası esiyor, ayrılıklar yerine kardeşlik duygusu benimseniyor. Bu dönem çok önemli. Bu sorunun çözümü için önemli bir fırsat yakalandı. Bunu en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.
DERİN YAPILAR ÇOK HAREKETLİYDİ
-Çözüm sürecinin başlaması ile birlikte bölge halkının kanaati ne yönde?
Halk tabiî ki memnun. Terör sorunundan bütün Türkiye büyük acılar çekti. Doğu ve Güneydoğu’da en büyük bedeli ödedi. Şiddet ortamının olduğu yerde derin yapılar çok rahat hareket ediyor. Vatandaşlar büyük zarar gördü. Kepenkler indirildi, seçim dönemlerinde şiddet ortamı artırıldı. Çözüm sürecinin başlaması ile bölge insanında var olan tedirginlik ortamı kayboldu. Sürecin getirmiş olduğu bir emniyet ortamı oluştu. Bu ortamda Ak Partiye olan desteği tırmandırıyor.
DARBE MAĞDURLARINA MÜJDE
-28 Şubat mağdurların yönelik yeni bir çalışma var mı?
28 Şubatın bedeli ülkeye çok ağır oldu. Bankalar hortumlandı, kırmızı sermayeler yapıldı. En önemli bedeli de çalışanlar ödedi. İki şekilde bedel ödediler; birincisi çalışanlar ekonomik alanda iyileştirme istediler, çalışanlar zam istedikleri zaman hükümetler türlü bahanelerle halk geri çevrildi. 28 Şubat sürecinde milletin cebi bir gecede boşaltıldı. İşten çıkarılmalar oldu. Ülke top yekûn sefalete itildi. İkini boyutuna gelecek olursak, insanlar inandıkları değerlerden dolayı baskı altına alındı. Kimilerinin başörtüsünden dolayı görevine son verilirken, kimleri ise türlü bahanelerle hapishanelere atıldı.
Şimdi bir normalleşme sürecine girildi. Bu süreçte de 28 Şubat mağduriyetleri görmezlikten gelinmedi. 28 Şubatta memuriyetten atılanların, bu atılma sürecinde geçmişe dönük borçlanmalarının kurumları tarafından ödenmesi ve o yılların emekliliklerine yansımasıyla ilgili kanun teklifimiz oldu. Kanun teklifi geçen sene torba konunu ile yasalaştı ve mağduriyetler kaldırıldı. Görevine geri dönenler oldu. Şimdi mecliste yeni bir kanun teklifi var. Çalıştıkları kuruma dönmek isteyenler kadro problemi yaşıyordu, yeni kanunla birlikte bu problem ortadan kaldırılıyor. 28 Şubatta memuriyetten atılan insanlar çalışmak istedikleri kuruma dönebilecek.
EMEKLİLER HABER BEKLİYOR
-Emeklilerle ilgili bir düzenleme var mı? Yaşlılar, yaşam standartlarından dolayı şikâyetçi. Neler söylemek istersiniz?
[one_half][/one_half]
[one_half_last]Memurların en büyük talebi enflasyona göre zam verilmemesidir. Ak Parti hükümetleri döneminde önemli adımlar atıldı. Toplu sözleşmelerde memurları enflasyonlara memura ezdirmemek benimsendi. Memurların maaşları şuanda düşük ama geçmişle mukayese edildiği zaman ciddi iyileştirmeler var. Yinede bunlar yeterli değil. Önümüzdeki dönemlerde bu sorunların çözümüne yönelik adımlar atılacak. Geçtiğimiz yıl yapılan intibak yasası ile emekliler arasındaki emekliler arsındaki kısmı sorunlar çözüldü. Bütün memurlar maaşın artmasını istiyor. Ancak iyi mukayese edilmesi gerekiyor. Bütün şartlar göz önünde bulunduruluyor, ekonomik gelişme sağlandıkça maaşlardaki iyileştirmeler de yapılacak.[/one_half_last]