Sivas Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seyit Ali Büyüktuna, AA muhabirine, KKKA’nın genelde virüsü taşıyan kenelerden bulaşan, ateş, halsizlik, bulantı, kırgınlık ve ishalin yanı sıra bazı hastalarda kanama gibi ağır bulgularla seyreden bir hastalık olduğunu söyledi.
Türkiye’de ilk kez 2002’de KKKA vakalarının görüldüğünü anımsatan Büyüktuna, “Bu tarihten 2020 sonuna kadar toplamda 13 bin 87 vaka görülmüş ve maalesef bu hastaların 606’sını kaybetmiş durumdayız. Sivas’ta ise hastalığın görüldüğü 2003 yılından itibaren 1938 vakadan 151’i hayatını kaybetti. İlimizde 2021 yılının başlangıcından bugüne kadar tespit edilmiş vaka sayımız ise 92, bu dönemde de 5 hastamızı kaybettik.” dedi.
Büyüktuna, KKKA’ya neden olan virüsün insanlara sadece enfekte kenelerden bulaşmadığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Her 100 hastadan 60’ı bize kene temasından bahsediyor. Geri kalan 40’ı ısrarla keneyle teması olmadığını beyan ediyor. Virüs, insanlara enfekte kenelerle bulaşabildiği gibi yine kenelerin ısırmış olduğu omurgalı hayvanlardan, örneğin büyükbaş, küçükbaş gibi hayvanlardan da bulaşabiliyor. Kene bu hayvanları ısırdığı zaman virüsü aktarıyor ancak hayvanlarda hastalık belirtisi oluşmuyor. Isırılan hayvan ortalama 2 hafta da virüsü kanında taşıyor. İşte bu süre içinde enfekte hayvanın kanı, salyası veya herhangi bir vücut sıvısıyla mukozal temas olursa bulaş tabii ki mümkün.”
En önemli risk gruplarının çiftçiler, hayvancılıkla uğraşanlar, mezbaha çalışanları, veteriner hekimler, kırsal alanda kamp yapan sporcular veya askeri birlikler olduğunu vurgulayan Büyüktuna, enfekte hastaların kan, idrar veya diğer sekresyonlarına korunmasız şekilde müdahale eden sağlık çalışanlarına da KKKA virüsü bulaşabileceği uyarısında bulundu.
Virüsün yayılımında hayvan hareketlerine dikkat
Büyüktuna, risk gruplarının mutlaka kendilerini koruması gerektiğini dile getirerek, “Araziye çıkanlar, hayvancılıkla uğraşanlar, mutlaka eldiven kullanmalı. Uzun kollu, vücutta açık bir yer bırakmayacak şekilde ve açık renkli giyinmeli, el hijyenine özen gösterilmeli. Bunun dışında araziden geldiğimiz zaman da kenelerin en sevdiği alanlar olan kulak arkası, koltuk altları, genital bölge ve göbek çukuru kontrol edilmeli.” ifadelerini kullandı.
KKKA’nın 2002-2003 yıllarında Tokat, Yozgat, Çorum ve Sivas bölgesinde çok sık görüldüğünü, daha sonra Gümüşhane, Erzurum, Erzincan, Giresun gibi illerin yer aldığı Kelkit Vadisi’nde de rastlanıldığını hatırlatan Büyüktuna, “Son yıllarda ülkemizin birçok ilinden KKKA vakaları bildirilmeye başlandı. Bunun birçok nedeni olabilir. Tabii ki kuşlar enfekte keneleri taşıyabildiği gibi bunun dışında hayvan hareketleri de önemli. Önümüzde Kurban Bayramı var. Doğu illerinden hayvanlar satış için başka illere gönderiliyor. Bu şekilde hayvan hareketleriyle diğer illerde de görülme olabilir.” diye konuştu.
Büyüktuna, vücuda yapışan kenenin en kısa sürede çıplak elle değil peçete, naylon parçası gibi bariyer görevi görecek bir malzemeyle patlatmadan çıkarılması gerektiğine de değinerek, hastanenin laboratuvar ortamında PCR yöntemiyle KKKA tanısı koyabildiklerini sözlerine ekledi.