Geçtiğimiz günlerde partisini kapatan Abdüllatif Şener, Cumhurbaşkanlığına aday olabileceğini söyledi. Aday olabilmesi için gerekli 20 milletvekilinin desteğini aldığı takdirde, Köşk’e aday olacağını ifade eden Şener, “Gerekli 20 imza toplanırsa, Mecliste böyle bir irade ortaya çıkarsa elbette varım buradayım zaten. Teklif gelirse ben olmaz demem. Olmaz demek olmaz” dedi.
CHP ile MHP’nin ortak adayı Şener mi?
Cumhurbaşkanlığı sürecine girilirken partilerin denge hesapları yapacaklarına işaret eden Şener, “Kim kimi çıkartırsa daha demokratik bir rekabet olacak, ülke menfaatlerine uygun durumlar ortaya çıkacak… Yani her partinin kozları olacak. Neticede en az 2 aday çıkar. Fazla da çıkabilir. Ama partiler grup disiplinini ortaya çıkartırsa sayı azalır. Hatta muhalefet partileri aralarında anlaşarak tek aday gösterebilirler. İktidarın adayı ile birlikte bu durumda 2 köşk adayı çıkar. Benim aday olmam yönünde bir irade çıkarsa, o iradenin başarılı olması için, sonuç adına üzerime düşeni yaparım” diye konuştu.
***
AK Parti’yle yollarını ayırdıktan sonra Türkiye Partisi’ni kuran ancak geçtiğimiz günlerde partisini kapatan Abdüllatif Şener Gazeteci Yazar Aslan Değirmenci’nin Kanal 5’te hazırlayıp sunduğu ‘Son Gündem’ programına konuk oldu.
Helikopteri RP mi düşürdü
Refahyol Hükümeti’nin Maliye Bakanı olan Abdüllatif Şener, 28 Şubat sürecinde TSK ve medyanın ortaklaşa dillendirdiği ‘hükümet askere para vermiyor, terörle mücadele aksıyor’ iddialarına açıklık getirdi. “O dönem ödenek sorunu yoktu” diyen Şener, “Böyle bir sorun olmadığı halde bazı askerler gerekli ödeneği almadıkları yönünde açıklama yaptılar. Gerekli ödeneği almadıkları için zorda olduklarını iddia ettiler. O dönem Kuzey Irak’ta bir helikopter düşmüştü. O zaman yapılan açıklamalarda sanki helikopterin düşmesinin nedeni maliyenin ödenek vermemesi ile bağlantılı olduğu öne sürülerek bile açıklama yapıldı. Eş zamanlı medya devreye girdi ve maliye bakanlığı ile ben hedefe konuldum. Ben tüm incelemelerimi yaptım, baktım ödenek ile ilgili tek bir sorun yok” dedi.
Örtülü örtüsüz ödenekleri verildi
Konu iyice büyütülmeye başlanınca Başbakan Necmettin Erbakan’ın askerle birlikte ivedi bir toplantı yaptığını ifade eden Şener, o gün yaşananları şu şekilde anlattı: “Toplantıda Çevik Bir, maliyeci paşalar, bakan Fehmi Adak, şuandaki Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ve ben vardım. Merhum Erbakan ödenek konusunu gündeme getirerek ‘nedir bu sorun?’ diye sordu. Çevik Bir yüksek bir tonla ödenek ihtiyaçlarını gündeme getirdi. Genel laflar söyledi. Sessizce dinledim. Yüksek sesle yaptığı konuşma bitince söz sırası bana geldi. Önümdeki tüm tabloları masaya getirdim. Rakamlar ile her şeyi gözler önüne serdim. Önceki yılların tablolarını da gösterdim. Daha sonra Çevik Bir’in ses tonunun daha da üstüne çıkarak başladım anlatmaya… Çevik Bir araya girmek istedi. ‘Ben sizi dinledim siz de beni dinleyeceksiniz’ dedim devam ettim. Çevik Bir tekrar araya girdi. Bir daha susturdum. Ve baştan sona dinledi ve itiraz edecek tek konu bulamadı. Biz tüm ödeneklerini yeteri şekilde verdik. Biz onların örtülü ödenek taleplerine kadar karşılamıştık. Yani yapay bir kriz ürettiler. Ama o gün toplantı da her konuda mutabakat sağlandı. Basına da sorun olmadığı açıklanacağı kararı alındı. Fakat mutabakata rağmen Çevik Bir toplantı çıkışı basına ‘Başbakan bizi haklı buldu’ açıklaması yaptı. İnanılır gibi değil.”
D-8 Liderleri ile paylaşılan kader
Devam eden 28 Şubat soruşturması hakkında da değerlendirmelerde bulunan Şener, süreci çok önemsendiğini ama soruşturmanın BÇG ile sınırlı kalmaması gerektiğini ifade etti. O dönem faiz lobisinin ciddi girişimlerde bulunduğunu, yargı ve medyanın süreçte aktif rol aldığını ifade eden Şener, “Tüm yaşananlar ve mağduriyetler birlikte ele alınmalı. Süreçte rol alanlar ortaya çıkarılmalı” dedi. D-8’ler ile yapılan işbirliğinin de ciddi rahatsızlıklar meydana getirdiğini belirten Şener, “Unutulmasın ki RP’nin başına gelenler süreç içerisinde D-8 liderlerinin de başına gelmiştir. Suikastlar ve darbeler ile D-8 ülkelerinin liderleri yönetimden uzaklaştırılmıştır. Yani sürecin dış ayağı da incelenmelidir” diye konuştu.
Susurluk 28 Şubat’ın bir parçası mı?
Süreç konuşulur, tartışılırken Susurluk kazasının da masaya yatırılması gerektiğini ifade eden Şener, “Susurluk kazası ve ardından yaşananlar neden o döneme geldi irdelenmelidir. Bu kaza tesadüf olamayabilir. Acaba hükümete yönelik aleyhte bir atmosferi canlandırmak için kullanılan bir vasıtamıydı incelemek gerekiyor. Susurluk ile beraber istinasız bütün basın hükümet aleyhine döndü. Refah Partisinin Susurluk ile uzaktan yakından bağlantısı yoktu. Bütün partilerin vardı. Hatta ortağımızın bile ama Susurluğa bağlanamayacak tek siyasi parti vardı o da Refah Partisiydi. Bir operasyon muydu bakılmalı” şeklinde konuştu.
“Çiller çok dik durdu”
Süreç içerisinde Tansu Çiller’in sergilediği tutuma değinen Şener, “DYP’den istifalar, transferler yaşansa da Sayın Tansu Çiller farklıydı. Doğrusunu söylemek lazım… 1991-96 arası Tansu Çiller’i her konuda eleştirdim. Muhalefet yıllarında çok ağır eleştirilerim olmuştur. Ancak biz 28 Şubat sürecini birlikte yaşadık. İtiraf edeyim Tansu Çiller o süreçte çok dik durmuştur. Hiç pes etmedi. En güvendiği, itibar ettiği insanlar yanından kaçtığı halde hükümet ortağına karşı güven zedeleyecek hiçbir adımı olmamıştır” dedi.
İşte Köşk’ün ilk adayı!
Programda Abdüllatif Şener, Milat Gazetesi Ankara Temsilcisi Aslan Değirmenci’nin ‘Kulislerde Köşk adaylığınız konuşuluyor. Cumhurbaşkanlığına aday olmayı düşünüyor musunuz?’ şeklindeki sorusu karşısında, 2014 ‘de yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olabileceğini açıkladı. Aday olabilmesi için gerekli 20 milletvekilinin desteğini aldığı takdirde, Köşk’e aday olacağını ifade eden Şener, “Gerekli 20 imza toplanırsa, Mecliste böyle bir irade ortaya çıkarsa elbette varım buradayım zaten. Teklif gelirse ben olmaz demem. Olmaz demek olmaz” dedi.
CHP ile MHP’nin ortak adayı Şener mi?
Cumhurbaşkanlığı sürecine girilirken partilerin denge hesapları yapacaklarına işaret eden Şener, “Kim kimi çıkartırsa daha demokratik bir rekabet olacak, ülke menfaatlerine uygun durumlar ortaya çıkacak… Yani her partinin kozları olacak. Neticede en az 2 aday çıkar. Fazla da çıkabilir. Ama partiler grup disiplinini ortaya çıkartırsa sayı azalır. Hatta muhalefet partileri aralarında anlaşarak tek aday gösterebilirler. İktidarın adayı ile birlikte bu durumda 2 köşk adayı çıkar. Benim aday olmam yönünde bir irade çıkarsa, o iradenin başarılı olması için, sonuç adına üzerime düşeni yaparım” diye konuştu.