1929’da İstanbul’da doğan, Behçet Necatigil ve Faruk Nafiz Çamlıbel gibi şairlerin de aralarında bulunduğu isimlerin ders verdiği Kabataş Erkek Lisesini ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitiren Devrim, 1950-1954 yılları arasında öğrenciyken İstanbul Radyosu söz ve temsil yayınlarında reji asistanlığı yaptı.
Türkiye Turizm Kurumu Müdürü olarak da görev yapan Devrim, gazeteciliğe 1952’de Son Saat’te röportaj yazarı olarak başladı, Tercüman, Havadis, Yeni Sabah, Ege Ekspres ve Tasvir gazetelerinde çeşitli görevler üstlendi. Yeni Sabah’ta genel yayın yönetmenliği yapan ve Sabiha Deren takmak adıyla “Fısıltı” köşesinin de yazarlığını yapan Devrim, 1965’te Meydan dergisinin kurucuları arasında yer aldı.
Meydan Larousse ansiklopedisinin genel yayın müdürlüğünü yapan Devrim, 1973’te arkadaşlarıyla Kaynak Kitaplar Yayınevini kurdu. Bir süre gazeteciliğe ve yayıncılığa ara veren Devrim, 1980’de tavuk çiftliği işine girse de sürdüremediği bu girişimin adından basın dünyasına Aydın Doğan’ın Milliyet gazetesinde ansiklopedik yayınları yönetmek üzere döndü.
Doğan Yayın grubu çatısı altında 21 yıl çalışan Devrim, Milliyet, Posta ve en son Radikal’de (Cihannüma) köşe yazıları yazdı, CNN Türk’te çeşitli programlar yaptı ve Doğan Grubu Yayın Konseyi, Aydın Doğan Vakfı Mütevelli Heyeti ve Doğan Kitapçılık Yayın Kurulu üyeliklerinde bulundu.
1953’te evlendiği, iki çocuğunun annesi eşi Gülseren Cankat’ı 2008’de kaybeden Hakkı Devrim, 15 Haziran 2016’da 87 yaşında vefat etti.
“Çok dürüst bir gazeteciydi”
Gazeteci ve yazar Doğan Hızlan, Türk basın tarihinin öncü isimleri arasında yer alan gazeteci Hakkı Devrim’in vefatının 5. yılında AA muhabirine Devrim ile uzun yıllara dayanan arkadaşlığını anlattı.
Hızlan, Devrim ile dostluğunun Meydan Larousse ansiklopedisi ile başladığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Hakkı Devrim, çok dürüst, inandığını yazan, inanmadığına yüz vermeyen bir kuşağın adamı ve gazetecisiydi. Onların tavizsiz tavrı daima hoşuma gider ve takdir ederim. O dönemde meslektaşları gibi görevlerine son derece sadık idi. Hakkı Devrim sabah işe geldiğinde bütün gazeteleri okur, değerlendirir ve o günün siyasi ahvalini inceleyip, özümsedikten sonra kendi yazısını yazardı. Hakkı Devrim’in yazılarında bir ironi de vardır ama çok ince ve zariftir. Öyle karalayıcı bir tarzı yoktur, o kuşakta da yoktur, inceden eleştirirler. Yeni nesil gazeteciler onun işine bağlılığını, dürüstlüğünü ve inançlı olmasını örnek almalı. Hakkı Devrim’in hayatında önemli bir işte Meydan Larousse’u yönetmesidir. Bu projede çok değerli yazarlar ve akademisyenlerle çalıştı ve müracaat edilen bir ansiklopedi hazırladı. Öyle bir ansiklopediydi ki gazeteler tiraj almak için kuponla ansiklopedi vermeye başladı. Bu yüzden hala kaynaktır bu ansiklopedi. Her konuyu bir uzman yazmıştır. Geçici ve yüzeysel bir bilgi değildir.”
Hızlan, Hakkı Devrim’in çok hoş sohbet olduğunu ve bu yanının yaptığı televizyon programlarında ortaya çıktığını dile getirerek, dışa dönük bir insan olduğunu ve tiyatro başta olmak üzere sanata çok ilgi duyduğunu sözlerine ekledi.
“Ben artık gençlerin özledikleri dedeleri rolünü üstleniyorum”
Hakkı Devrim’in oğlu gazeteci Serdar Devrim de babasının önceliğinin eşi, çocukları yani ailesi olduğunu belirterek, “Çocukla çocuk olmayı bilen ama bir taraftan da size eşiti muamelesi yapan, değer veren, arkadaşlık yapan, karşısında olduğunuz konularda da tartışan, böylece sizin kişiliğinizi ezmeden, gelişmenize katkı sunan iyi bir babaydı. O bakımdan biz çocukları olarak çok şanslıydık.” diye konuştu.
Devrim, bir süre babasının gazeteciliğe ara verdiğini, yayımcılık yaptığını daha sonra bütün bu işlerden farklı olarak tavuk çiftliği kurduğunu hatırlatarak, 1990’lı yıllarda ansiklopedi furyasının başlamasıyla babasının yayımcılığa tekrar döndüğünü dile getirdi.
Babasının önce Milliyet Gazetesinde ansiklopedilerin yeniden yayımlanması işini üstlendiğini anlatan Devrim, “Bir kere basın dünyasına dönünce kendini tutamadı tekrar gazeteciliğe başladı. Posta ve Radikal’de yazmaya başladı. Babamla çok kısa bir süre gazetecilik yaptık. Milliyet gazetesinde birlikte çalıştık. Onların gazeteciliği çok farklı bir gazetecilikti. Çok genç yaşta Yeni Sabah’ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Son dönemlerinde bilindiği gibi köşe yazarlığı yapıyordu.” ifadelerini kullandı.
Devrim, babasının Okan Bayülgen’in sunduğu Medya Kralı programının daimi konuğu olarak geniş kitlelerce tanındığını hatırlatarak, “Yeni nesil babamı daha çok bu programla tanıdı. Kendisi de hatta o program için, ‘Ben artık gençlerin evlerinde olmayan veya bilmeden özledikleri dedeleri rolünü üstleniyorum’ derdi. O programla yeni nesillerin dedesi oldu.” dedi.
“Hayatımızda ağırlığı olan bir babaydı”
Serdar Devrim, bir baba olarak Hakkı Devrim’in çok özlendiğini vurgulayarak, “Babam ve annem, kardeşim ve benim, danıştığımız, fikir tartışması yaptığımız, entelektüel olarak da beslendiğimiz insanlardı. Öyle olunca sadece anne ve babanızı kaybetmiyorsunuz bir anda arkadaşınızı, akıl danıştığınız bir insanı, bir referansı kaybediyorsunuz. Hayatımızda ağırlığı ve çok yeri olan bir babaydı. Bizim çok hayran olduğumuz bir insandı.” değerlendirmesini yaptı.
Anne ve babasının arasında çok derin bir bağ olduğunu aktaran Devrim, “İlk evlendiklerinde babam anneme, ‘Senden iki ricam var, ben evde öyle gördüm, lütfen sabahları benden erken kalk, ikincisi de mutlaka benden sonra öl’ demiş. Annem 60 yıl babamdan hep önce kalktı ama ne yazık ki ikinci isteğini yerine getiremedi ve ondan önce vefat etti. Annemin, babamın hayatında çok önemli bir yeri vardı ve en iyi arkadaşıydı. Annemi çok ani kaybettik, ondan sonra babam adeta sudan çıkmış balığa döndü. Onsuzluk babama hiç yaramadı, onsuz geçen 8 yıl babam için çok acıydı.” diye konuştu.
Babasının gençliğinde oldukça başarılı bir gazeteci olduğunu anlatan Serdar Devrim, sözlerini, “Onların gazeteciliği çok farklıydı, bir dönem onlarla kapandı. Hakkı Devrim, gazetecilik, köşe yazarlığı ve televizyon programı yapsa da ‘ne ile hatırlanacak?’ derseniz, ‘Meydan Larousse’ derim. O tarihte Türkiye’de bitmiş ansiklopedi yoktu. O dönem bu ansiklopedi, eğitimde bir referanstı. Bugün internette bir çok kaynak var ama onların da referans aldığı kaynak bu ansiklopedilerdir. O dönemin en iyi profesörleri görev aldı bu projede. Daktilo yok, bilgisayar yok, kartonlara yazılıp, arşivlendi bilgiler. Bugünkü nesillerin hayal edemeyeceği şartlarda yapıldı bu ansiklopedi çalışması.” diye tamamladı.