Türk halk edebiyatı alanında yaptığı çalışmalarla tanınan, tarihçi, edebiyatçı, araştırmacı ve politikacı Ord. Prof. Dr. Mehmet Fuad Köprülü‘nün vefatının üzerinden 55 yıl geçti.
Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’nın soyundan gelen Köprülü, 4 Aralık 1890’da İsmail Faiz Bey ile Hatice Hanım’ın çocukları olarak İstanbul’da Halid Efendi Konağı’nda dünyaya geldi.
Ayasofya Merkez Rüştiyesi’ni bitirdikten sonra Mercan İdadisi’ne giren Köprülü, erken yaşında şiir yazmaya başladı. Basılan ilk şiiri, 1905’te 2. Abdülhamid Han için yazdığı methiye oldu.
Köprülü, 1907-1910’da Mekteb-i Hukuk’a (Hukuk Fakültesi) devam etti, edebiyat ve tarih alanında ilerlemek için hukuk öğrenimini yarıda bıraktı.
“Fecr-i Ati” topluluğuna 1909’da katılan Köprülü’nün şiir ve çeşitli konular üzerine kaleme aldığı makaleler, “Mehasin” ve “Servet-i Fünun” dergileriyle “Tanin” gazetesinde yayımlandı.
Hukuk öğrenimini yarıda bıraktığı için eleştirilere maruz kalan Köprülü, konuyla ilgili yaptığı bir açıklamada şunları söylemişti:
“İmtihanlarımda gayet muvaffak oldum lakin büyük bir hayal kırıklığıyla karşılaştım. Tedrisat, son derece fena idi. Benim talebesi bulunduğum 1907 Darülfünunu bir alemdi. İslam hukukunu okutan hocalardan istifade etmediğimi söyleyemem. Ancak yeni Avrupa ilimlerini okutanlar lisan bilmezdi. Ellerine geçmiş, yalan yanlış tercümelerden eminim kendileri de bir şey anlamayarak ders verirlerdi ki, ben bu eserleri, elimde bulunan asıllarından okumayı tercih ederdim. Fransızcayı hocalarımdan daha iyi biliyordum. Hatta bazı dersleri, bahisleri, onlardan daha çok önce ve daha iyi öğrenmiştim. Hukukta fazla kalmak, zaman kaybetmekten başka bir şey değildi.”
Mehmet Fuad Köprülü, okulu bırakmasının ardından kendi kendisini yetiştirmeye karar verdi. Mercan, Kabataş, Galatasaray ve İstanbul liselerinde, 1910-1913’te Türkçe ve Edebiyat hocalığı yapan Köprülü, 1913’te Halit Ziya Uşaklıgil’den boşalan İstanbul Darülfünununda “Türk Edebiyatı Tarihi” müderrisliğine getirildi.
Uluslararası kongrelere Türkiye temsilcisi olarak katıldı
Müderris olduktan sonra kendini tamamıyla ilmi çalışmalara hasreden mütefekkir, “Türk Edebiyatı Tarihinde Usul” adlı makalesiyle Türk edebiyatı tarihinin ilmi bir görüşle nasıl yazılabileceğinin esaslarını ortaya koydu.
Köprülü, Türk Derneği, Türk Yurdu Cemiyeti ve Türk Ocağının azaları arasında yer alırken, Ziya Gökalp çevresine girdikten sonra “Milli Edebiyat” akımını benimsedi.
Bu yıllarda Türk tarihinin ilk dönemlerine kadar inerek, ilk Türk topluluklarının da tarih ve edebiyatlarını inceleyen Köprülü, 1919’da basılan “Türk Edebiyatı’nda İlk Mutasavvıflar” kitabıyla Fransız, Alman, Macar ve Rus ilim insanları arasında tanınır hale geldi. Köprülü, 1923’te İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı oldu ve “Türkiye Tarihi” adlı kitabı çıkardı.
Ord. Prof. Dr. Köprülü, alan uzmanı olarak yurt içinde ve dışında birçok bilimsel kuruluşun üyeleri arasına alındı ve bu kuruluşların toplantılarına katıldı. 1923’ten itibaren Paris, Bakü, Oxford, Harkov ve Londra’da düzenlenen çeşitli kongrelerde Türkiye temsilcisi olarak bulundu.
Maarif Vekaleti Müsteşarlığına 1924te getirilen Köprülü, 8 ay süren görevin ardından 1925’te Türkiyat Mecmuasını yayımlamaya başladı.
Başarılı tarihçi, 1928’de o zamanki adıyla “Türk Tarih Encümeni” olan Türk Tarih Kurumunun başkanlığına seçildi, 1932-1934’te “Divan Edebiyatı Antolojisi”ni yayınladı, 1933’te ise “ordinaryüs profesör” unvanını aldı.
“Dünyaya yeniden gelsem, aynı yolda yürümekte tereddüt etmezdim”
İstanbul Üniversitesinin yeniden kurulmasında önemli bir rol oynayan tarihçi, 1934’te Edebiyat Fakültesi dekanıyken Mustafa Kemal Atatürk’ün ısrarıyla Kars milletvekilliğine seçildi.
Köprülü, 1935’ten sonra İstanbul Edebiyat Fakültesi kürsüsüne ilaveten Ankara’daki Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde “Orta Zaman Türk Tarihi” kürsüsüne, Siyasal Bilgiler Mektebinde de “Müesseseler Tarihi” hocalığına tayin edildi.
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde doktora yaptırdığı ilk öğrencisi olan Osman Turhan’ın “Bir ilim abidesi göçtü. Bir fikir kahramanı çöktü. Ancak Türkiye’de ilim alanında artık bir Köprülü Mektebi kurulmuştur.” sözleriyle anlattığı Mehmet Fuad Köprülü, Türk edebiyatı ve Türk halk edebiyatıyla ilgili araştırmalar yaparak ardında birçok kitap ve makale bıraktı.
Köprülü, Paris’te “Türk Tetkikleri Merkezi”nde verdiği konferanslardan oluşan “Les Origines de L’Empire Ottoman (Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu)” kitabıyla da edebiyat dünyasında büyük yankı uyandırdı.
Öğretmenlik mesleğine olan tutkusunu her fırsatta dile getiren Köprülü, yaptığı bir açıklamada, “En çok hoşlandığım şey, talebelerimden birinin iyi bir eser yazmasıdır ki, bu bana sonsuz bir saadet verir. Hamdolsun, ara sıra da olsa, bu saadete ermek nasip oluyor. Dünyaya yeniden gelsem, yaşamaya yeni baştan başlasam, aynı yolda yürümekte bir Iahza tereddüt etmezdim.” ifadelerini kullanmıştı.
Prof. Dr. Azmi Bilgin de unutulmaz ismi şöyle anlatmıştı:
“Onun eserleri hala geçerliliğini ve güvenilirliğini korumaya devam ediyor. Türk edebiyatının değişmeye başladığı ve Batı edebiyatına dönüştüğü bir dönemde, divan ve tekke edebiyatının unutulmaması, o dönem edebiyatçılarının da tanınması açısından büyük rol oynamıştır. Kendisi, Batı’da eğitim almayan bir Osmanlı edebiyatçısı olduğu halde, modern ve bilimsel metotları da benimsemiştir.”
Dr. Adnan Adıvar’ın murahhas müdürlüğü altında yayımlanmaya başlayan İslam Ansiklopedisi’ne 1940 ile 1950’de, 71 makaleyle katılan Köprülü’nün bu çalışmada “Azeri Edebiyatı” ve “Çağatay Edebiyatı” maddeleri de bulunuyor.
Türkiye’nin NATO’ya girişinde etkin rol oynadı
Celal Bayar, Adnan Menderes ve Refik Koraltan ile Demokrat Partinin kurucuları arasında yer alan Köprülü, 14 Mayıs 1950’deki seçimleri partisi kazanınca Dışişleri Bakanlığı görevine getirildi. Bu görevi 1956’ya kadar sürdüren Köprülü, Türkiye’nin Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütüne (NATO) girişinde etkin rol oynadı.
Köprülü’ye, yürüttüğü siyasi görevleri dolayısıyla başta Fransa, Almanya, Arjantin ve Yugoslavya olmak üzere çeşitli ülkelerden 8 nişan, 4 fahri doktora ve 8 şeref üyeliği verildi.
Demokrat Partiden 1957’de istifa ederek aynı yıl Hürriyet Partisine giren Fuad Köprülü, 27 Mayıs Darbesi’nin ardından 1961’de “Yeniden Demokrat Parti” ismiyle bir parti kurmasına izin verilse de parti logosunu Adalet Partisine devrederek, siyasetten çekildi.
Ankara’da 15 Ekim 1965’te, Türk Tarih Kurumu’ndan evine yürüyerek gittiği sırada trafik kazası geçiren Köprülü, tedavi gördüğü İstanbul Baltalimanı Hastanesi’nde, 28 Haziran 1966’da hayatını kaybetti.
Köprülü’nün cenazesi, Beyazıt Camisi’nde kılınan namazın ardından Çemberlitaş’taki aile kabristanına defnedildi.
Bazı eserleri
Ömrünün neredeyse 60 yılını yazarak geçiren Köprülü, arkasında 1500’ün üzerinde kitap ve makale bıraktı.
Köprülü’nün kaleme aldığı önemli eserler arasında, “Türk Tarihinin Ana Hatları”, “Erzurumlu Emrah”, “Edebiyat Araştırmaları”, “Ali Şir Nevai”, “Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri”, “Demokrasi Yolunda”, “Les Origines de L’Empire Ottoman”, “Fuzuli Hayatı ve Eserleri”, “Türk Tarih-i Dinisi”, “Malumat-ı Edebiyye”, “Türk Dilinin Sarf ve Nahvi”, “Mektep Şiirleri”, “Yeni Osmanlı Tarih-i Edebiyatı”, “Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar”, “Nasreddin Hoca”, “Türk Edebiyatı Tarihi”, “Türkiye Tarihi”, “Bugünkü Edebiyat”, “Hayat-ı Fikriye”, “Azeri Edebiyatına Ait Tetkikler”, “Milli Edebiyat Cereyanının İlk Mübeşşirleri ve Divan-ı Türk-i Basit”, “Türk Saz Şairleri Antolojisi”, “Türk Dili ve Edebiyatı Hakkında Araştırmalar”, “Anadolu’da Türk Dili ve Edebiyatı’nın Tekamülüne Bir Bakış”, “Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu”, “Edebiyat Araştırmaları Külliyatı”, “İslam ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf Müessesesi”, “Divan Edebiyatı Antolojisi”, “Türk Saz Şairleri Antolojisi”, “Türk Edebiyatı Tarihi I-II”, “Tevfik Fikret ve Ahlakı” ve “Milli Kıraat” da yer aldı.