EDİRNE – Cihan Demirci
Darüşşifa Müzik Araştırma ve Uygulama Topluluğunun kurucularından Prof. Dr. Levent Öztürk, Londra’da verdiği konferansta, Osmanlı dönemindeki müzik, su ve güzel kokuyla tedavi yöntemlerini İngilizlere anlattı.
Darüşşifa Müzik Araştırma ve Uygulama Topluluğu üyeleri, yurt içi ve dışında verdikleri “Makamdan Şifaya Tedavi Müzikleri” konserleri ve çeşitli konferanslarla, geçmişteki müzikle tedavi yöntemlerini bugüne taşıyor.
Bu kapsamda, topluluğun kurucularından Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Öztürk, Londra’da konferans verdi. Öztürk, konferansta İngilizlere “Avrupa’nın dışladığı akıl hastalarını Osmanlı’nın müzik, su ve güzel kokuyla tedavi ettiğini” anlattı.
Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Yunus Emre Enstitüsünün davetiyle ay başında Londra’da sağlıkçı ve müzisyenlerin olduğu bir gruba konferans verdiğini söyledi.
Müziğin, Selçuklular döneminde şifa aracı olarak kullanılmaya başlandığını anlatan Öztürk, “Konferansta, Türk ve Batı müziği arasındaki farkları vurguladık. Türk müziğinin tedavi amaçlı kullanımında, tarihsel erken referansları anlatmaya çalıştım. Selçuklu döneminin Kayseri’deki Gevher Nesibe Darüşşifası ile Osmanlı döneminin 2. Bayezid Darüşşifası üzerinde durduk. Ekibimizle son 10 yılda Türk müziğiyle yaptığımız çalışmalara yer verdik.” dedi.
“Oxford ve Cambridge’de tekrarlanabilir”
Londra’daki konferansın büyük beğeni topladığını, katılımcıların anlatılanları merakla dinlediğini ifade eden Öztürk, şunları kaydetti:
“Yunus Emre Enstitüsü Müdürü, şöyle bir teklif getirdi, ‘Bundan sonraki toplantının akademik ortamda, örneğin Oxford ya da Cambridge üniversitelerinde tekrarlanmasıyla, bu konu üzerinde çalışan akademisyenlerle konuyu tartışmanın, çalışmaları çok daha zenginleştireceğini’ söyledi. Belki de önümüzdeki günlerde bu amaçla üniversitedeki akademisyenlere hitaben böyle bir aktiviteyi gerçekleştirebileceğiz. Londra’daki konferansımızın soru cevap kısmının dahi uzaması, bunun ne kadar ilgi çektiğini gösteriyor. Umarım diğer ülkelere de hem müziğimiz hem de bu müziğin tedavi potansiyelini tanıtabiliriz.”