Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Vakfı Mehmet Akif Ersoy Araştırmaları Merkezi Başkanı Mehmet Doğan, İstiklal Marşı‘nın Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından milli marş olarak kabul edilmesinin 100. yıl dönümünde İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy’un hayatı ve İstiklal Marşı’nın yazılış serüvenini anlatacak.
Ersoy’un 17 Şubat 1921’de Sırat-ı Müstakim ile Hakimiyet-i Milliye’de yayımlanan ve Hamdullah Suphi Bey’in Meclis’te okuduğu ayakta alkışlanan İstiklal Marşı’nın, TBMM tarafından 12 Mart 1921’de milli marş olarak kabul edilmesinin 100. yıl dönümü kutlanacak.
Diyanet İşleri Başkanlığı ve TYB iş birliğince, İstiklal Marşı’nın yazıldığı Taceddin Dergahı’nın yanındaki Taceddin Sultan Camisi’nde 12 Mart Cuma günü “İstiklal Marşı’nın kabulünün 100. yıl dönümü dolayısıyla etkinlik düzenlenecek.
Bu kapsamda yazar Doğan, cuma namazı öncesi vatandaşlara Mehmet Akif Ersoy’un hayatı, İstiklal Marşı’nın yazılışı, TBMM tarafından milli marş olarak kabul edilişi ve içeriğini anlatacak.
“1908’den itibaren şair kimliğiyle öne çıktı”
“İstiklal Marşı: Bin Yılın Destanı”, “İslam Şairi İstiklal Şairi Mehmed Akif”, “Mehmed Akif: Çanakkale’den Sakarya’ya” ve “Camideki Şair Mehmed Akif” kitaplarının da yazarı olan Doğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ziraat ve Baytar Mektebi’nden mezun olan Ersoy’un uzun yıllar mesleğini icra ettiğini ancak 1908’den itibaren şair kimliğinin öne çıktığını söyledi.
Doğan, Ersoy’un başyazarlığını yaptığı bir dergi ile şiir kitapları yayımladığını, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ile Milli Mücadele dönemine ilişkin tanıklığı ve şiirlerinin de olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
“1912’de Balkan bozgunundan sonra halkın maneviyatında büyük bir kırılma ortaya çıktı. O zaman ‘Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’ isimli yarı resmi bir cemiyet kuruldu. Bu cemiyetin ‘İrşad ve Neşriyat’ heyeti vardı. O heyete de o devrin önemli yazarlarını çağırdılar. Heyette Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Süleyman Nazif, Mehmet Akif’in de aralarında bulunduğu çok sayıda şair ve yazar var.
Bu heyet toplandığında ilk iş olarak Mehmet Akif’in İstanbul’un selatin camilerinde konuşmasına, vaaz etmesine karar verdi. Mehmet Akif ilk defa Beyazıt Camisi’nde konuştu. Daha sonra İstanbul’daki bütün selatin camilerinde konuştu. Mehmet Akif, Milli Mücadele dönemi de dahil olmak üzere Anadolu’daki birçok cami, şehir ve kasabada 10 yıl boyunca konuştu. O yüzden Akif’e ‘camideki şair’ diyoruz.”
“Güçlü dini bilgisi olması dolayısıyla cami kürsüsünde konuşması normal”
Kur’an-ı Kerim meali yazan ve hafız olan Ersoy’un güçlü dini bilgileri olması dolayısıyla cami kürsüsünde konuşmasının normal bir durum olduğunu dile getiren Doğan, şunları kaydetti:
“Onun dini bilgi birikimindeki özellikleri dolayısıyla cami kürsülerine çıkıp konuşması tuhaf değil ama yine de Mehmet Akif, ‘Fatih Kürsüsünde’ şiirinde Abdürreşid İbrahim’den aktararak, ‘Ben zannetmeyin ki size dinin ahkamından bahsedeceğim. Zaten bunu asıl bilenler yapıyor. Ben size alem-i İslam’dan bahsedeceğim çünkü ben onu biliyorum’ ifadelerini kullanıyor. Akif, kürsüye çıktığı zaman klasik bir vaaz verir gibi konuşmayacağını, dinin ahkamını değil ama güncel konuşulması gereken durumlardan ve alem-i İslam’dan bahsedeceğini söylüyor. Zaten yazıya geçirilmiş bütün vaazlarında da bunu görebiliyoruz.”
Doğan, TYB’nin teklifi ve Diyanet İşleri Başkanlığının uygun görmesi sonucu Ersoy ve İstiklal Marşı ile ilgili Taceddin Sultan Camisi’nde konuşma yapacağını belirterek, şöyle konuştu:
“Akif, Taceddin Dergahı’nda yatıp kalkıyordu, namazları da Tacettin Sultan Camisi’nde kılıyordu. Belki de o caminin kürsüsünde vaktin birinde konuşmuş olabilir. Biz de etkinlik kapsamında Mehmet Akif’in ‘camideki şair’ kişiliği, vaazları, şahsiyetini ve İstiklal Marşı’nın yazılış sürecini anlatacağız. Çünkü orası İstiklal Marşı’nın yazıldığı mekan. Bana göre bu marşın yazıldığı yer tek başına Taceddin Dergahı değil caminin de bulunduğu müştemilatı kapsıyor. Hem mekandan hem de İstiklal Marşı’nın öneminden bahsedeceğiz.”