Tarihe ilgisi nedeniyle fotoğraflar üzerine araştırmalarda bulunan ve sık sık Türkiye’nin yanı sıra farklı Avrupa ülkelerinde müzayede evlerini ziyaret eden Rataykoski, aynı zamanda eski fotoğrafların koleksiyonlarını da yapıyor.
Rataykoski, AA muhabirine, fotoğrafın tarihi ve sanatsal önemi, bölgede fotoğrafçılığın ortaya çıkması ve gelişmesi konularında değerlendirmede bulundu.
Osmanlı Devleti ve başkenti İstanbul’da fotoğrafın ortaya çıkmasına değinen Rataykoski, Batı Avrupalı ilk fotoğrafçıların 19. yüzyılın ortalarına doğru başta İstanbul olmak üzere Osmanlı topraklarına gelemeye başladığını aktardı.
Fotoğrafçıların o yıllarda burada ilk fotoğraf stüdyolarını açtıklarını ve belgesel fotoğrafçılığı yapmaya başladıklarını anlatan Rataykoski, “Osmanlı Makedonya’sının topraklarına fotoğrafçılık tam da bu dönemde, 19. yüzyılın 50’li yıllarında geliyor. En azından Hacı Koste adlı bir ressamın Köprülü şehrindeki Aziz Dimitriya Kilisesi’nde korunan yazıtta bulduğumuz bilgi bu yönde. O, aynı zamanda kilisenin fotoğrafçısı olarak da imza atıyor. Ne yazık ki onun çalışmalarından günümüze ulaşan bir şey yok.” ifadesini kullandı.
Osmanlı döneminde fotoğrafçılık
O dönem Makedonya’ya seyyah fotoğrafçıların geldiğini aktaran Rataykoski, beraberinde Osmanlı Makedonya’sının insanları ile yaşamını kayıt altına alan seyyahların da buraya ulaştığını anlattı.
Aynı yüzyılın 70’li yıllarında ilk yerel fotoğraf stüdyolarının açıldığını aktaran Rataykoski, bunların kısmen yabancı kısmen de İstanbul’daki Abdullah Biraderlerden eğitim almış yerel fotoğrafçılar olduğunu ifade etti.
Abdullah Biraderlerin öğrencisi olan ve Makedonya’daki fotoğrafçılık zanaatının kurucusu kabul edilen Ermeni asıllı Bogos Zepçiyan’ın (bölgede bilinen adıyla Paul Zepçi) bu dönemde Selanik’te bir fotoğraf stüdyosu açtığını anlatan Rataykoski, ardından fotoğrafçılığın Manastır, Üsküp, Serez, Kavala, Köprülü ve Kumanova gibi şehirlere de yayıldığını dile getirdi.
Makedonya’da fotoğrafçılık deyince akla Milton ve Yanaki Manaki kardeşlerin geldiğini aktaran Rataykoski sözlerini şöyle sürdürdü:
“Paul Zepçi’nin stüdyosu Osmanlılarda zamanla gelişerek büyük bir üne kavuşuyor. Bunu fark eden Osmanlı padişahı II. Abdülhamid, Zepçi’yi Rumeli fotoğrafçısı olarak görevlendirerek ona İstanbul’daki saray için fotoğraf sipariş ediyor. Böylece, İstanbul Arşivlerinde ve İstanbul Milli Kütüphanesi arşivlerinde Zepçi’nin 19. yüzyılın sonlarına ait gerçekten büyüleyici ve sadece bir belgesel olarak veya portre fotoğrafı olarak değil, aynı zamanda fotoğraf sanatına tamamen farklı bir ışık tutan çok sayıda orijinal örneklerini keşfettik.”
Zepçi’nin o dönemde sultanın özel koleksiyonu için Athos Dağı’nın tüm manastırlarını fotoğrafladığı bilgisini paylaşan Rataykoski, “Ayrıca kendisi, Makedonya’yı İstanbul ve Viyana ile bağlayan Üsküp-Manastır ve Üsküp-Kavala demiryolu inşaatının da fotoğrafçısıydı. Zepçi 1894 ve 1896 yıllarında tüm demiryolu duraklarını, demiryollarının inşası, köprüleri ve çalışanları fotoğraflıyor.” diye konuştu.
Dönemin Türk fotoğrafçıları hakkında da konuşan Rataykoski, Üsküp’te belirli bir süre Ali Sami isimli bir fotoğrafçının kaldığını aktardı.
Fotoğrafçıların çok azının Makedon veya Türk olduğunu, çoğunluğu Avrupa’dan gelen yabancıların oluşturduğunu kaydeden Rataykoski, “Ali Sami, sultanların fotoğrafçılığını da yapan ünlü bir Türk fotoğrafçı. Türk donanmasının yanı sıra Üsküp ve Selanik’te de çalışmış.” dedi.
Üsküp YEE ile iş birliği
Son 5 yıldır kendisine ait fotoğraf koleksiyonunun zenginleştiğini anlatan Rataykoski, bir yıldan daha uzun bir süredir de Üsküp Yunus Emre Enstitüsü (YEE) ile eski fotoğrafların Kuzey Makedonya’da popülerleştirilmesi amacıyla iş birliği yaptığını anlattı.
İş birliği kapsamında Makedonya ve Osmanlı Makedonya’sının tarihi için değerli olan her şeyi Türkiye’deki arşivlerden Üsküp’e getirerek halkın beğenisine sunmayı hedeflediklerini aktaran Rataykoski, “İlk fikrimiz, Bizans ve Osmanlı dönemlerinden Üsküp mimarisinin incisi olan Kurşunlu Han’ı, Makedonya’nın ilk fotoğrafçılarının sergilerinin ve korunmuş eserlerinin yer alacağı bir tür Osmanlı Makedonya’sı fotoğraf müzesi yapmak. Bu sadece Üsküp halkı için değil, aynı zamanda Üsküp’ü ziyaret edecek.” ifadesini kullandı.
Ülkesindeki devlet kurumlarının eski fotoğraflara daha fazla ilgi göstermesi gerektiğine dikkati çeken Rataykoski, kültürel miras olarak fotoğrafın korunması noktasında devletin daha ciddi adımlar atması gerektiğini dile getirdi.
Rataykoski’nin kişisel arşivindeki eski fotoğraflar
Rataykoski, Üsküplü fotoğrafçı Georgi Popov’un fotoğraf atölyesinden çıkan bazı tarihi fotoğrafları da AA ile paylaştı. Bunlardan birinde Türk askerinin Üsküp’te olduğu ve bu fotoğrafın Osmanlıca yazıyla özel çerçeveleterek gönderildiği görülüyor.
Fotoğrafların birçoğunda Osmanlıca yazılar bulunuyor. Bu fotoğrafların üzerinde çoğunlukla kime gönderildikleri yazıyor.
Koleksiyonda ayrıca geleneksel Arnavut giysisi, Manaki kardeşlerin Manastır’daki Türk garnizonundan çektiği kareler gibi farklı tarihi fotoğraflar da yer alıyor.