Ressam ve tasarımcı Karl Talip Kara, Bartın Üniversitesi Görsel Sanatlar Kulübü’nün düzenlediği etkinliğe konuk oldu.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sebebiyle çevrim içi gerçekleştirilen “Geleneksel Sanatları Yaşatmak İçin Çağdaşlaştırmak Gerekir” başlıklı söyleşi, kulübün Instagram hesabından yayınlandı.
Kara, toplumları birbirine bağlayan ana unsurun sanat olduğuna dikkati çekerek, sanatın aynı zamanda çok güçlü bir silah olduğunu söyledi.
“Türkiye’deki sanatın gerçek değerine ulaşmasını arzuluyorum”
Pandemi döneminden sanatsal çalışmalar anlamında çok fazla etkilenmediğini dile getiren Kara, bu süreç zarfında umudunu hiçbir zaman yitirmeden bolca eser ürettiğini belirtti.
Başarılı ressam Kara, 21. yüzyılda sanatçı olmanın daha kolay olduğunu kaydederek, “Toplumsal olarak bir hayalim var. Türk sanatına çok değer veriyorum. Ruhuma çok iyi hitap ediyor. Bu anlamda Türkiye’deki sanatın gerçek değerine ulaşmasını arzuluyorum. Bu yüzden de sosyal medyada mümkün olduğunca şeffaf bir paylaşımcı olmaya gayret ediyorum.” dedi.
Eserleriyle bir Batılının evine girmek istediğini ifade eden Karl Talip Kara, şöyle devam etti:
“Bunu arzuluyorum. Çünkü İslam ve Müslümanların kötü olmadığını göstermek istiyorum. Bu anlayışı kırmamız lazım. ‘Müslümanım beni sevmiyorlar’ değil, ‘Müslümanım beni iyi tanımıyorlar’ dememiz gerekiyor. Benim yaptığım çoğu işin içinde de bir İslami unsur vardır. Ya eserin köşesinde bir hat, ya bir dua, ya bir cami vardır. Bunlara rağmen bugüne kadar ne ABD’den ne de Japonya’dan birisi eserlerimi almamazlık etmedi. Aynı dilleri konuşmasak da aynı şeylere inanmasak da bir Batılının evine hat eserleriyle girebiliriz.”
Kara, bir sanatçının genel kültürünün güçlü olması gerektiğine dikkati çekerek, “Genel kültürümüz ne kadar güçlü olursa, o kadar yaratıcı olabiliriz. İyi bir yazar olmak için çok kitap okumak gerekiyor. İyi bir ressam olmak için çok fırça atmak gerekiyor. Bir ressamın ilham kaynağının okumaktan ve görmekten geçtiğini düşünüyorum. Ruhunuza dokunan sanatçıları iyi takip edin. İyi müzikler dinleyin. Çünkü müzik ruhu açıyor.” diye konuştu.
“Geleneksel sanatların hayatta kalması için çağdaşlaşması lazım”
Bir günde yaklaşık 12 saat çalıştığını, bu sırada da sesli kitap dinlediğini aktaran Kara, “Dinlediğim kitaplar beni destekliyor. Genelde de dinlediğim kitaplar felsefe, sosyolojik ya da toplumsal hikayelerdir. Dinlediklerim renk olarak beni tetikliyor. Çünkü hayal edebiliyorum. Genç sanatçılara da ‘şunu ya da bunu okuyun’ diyemem. Günlük aklınızda soru işaretleri neyse onlara göre kitap okuyun.” ifadelerini kullandı.
Kara, resimlerini üretirken geleneksel Türk motiflerinin yanı sıra birbirinden farklı resim akımlarından da beslendiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Geleneksel sanatların hayatta kalması için çağdaşlaşması lazım. Ebru, hat, tezhip, çini bunlar mükemmel sanatlar. Ama bir Batılıya da hitap etmek için bir kültür karmaşası yapmak lazım. Tarzların birbirine karışması lazım. Geleneksel sanatlarda katı olmamak gerekiyor. Bir şey evrimleşmiyorsa insanlık tarihinde yok olmaya mahkumdur. Bizim dünyayla yarışacak kadar birçok sanat dalımız var. Benim çalışmalarım geçmişten bana kalan sanat mirasını alarak, bugün yeniyle birleştirmektir. Bunun mümkün olduğunu göstermeye çalışıyorum ve bundan dolayı çok mutlu oluyorum.”
Belçika’nın başkenti Brüksel’deki Saint-Luc Enstitüsü’nün yanı sıra Fransa ve Çin’de de sanat üzerine eğitim alan, aynı zamanda sanatını beslemek adına 38 farklı ülkeyi dolaşan Türk asıllı Belçikalı Kara, İstanbul Kurtuluş’taki atölyesinde çalışmalarını sürdürüyor.