Başarılı karakter oyuncusu, 15 Temmuz 1948’de Malatya’da dünyaya geldi. Giritli Hasan Bey ile Türkmenistan göçmeni Rehber Hanım’ın çocuğu olan Tilmaç, 1964’te Arena Tiyatrosu’nda oyunculuğa başladı.
İstanbul Belediye Konservatuvarından 1968’de mezun olan sanatçı, Münir Özkul ve Gazanfer Özcan’ın öğrencisi olarak yetişti ve kariyeri boyunca Türk tiyatrosu ve sinemasının sevilen isimleriyle aynı sahnede buluştu.
Yaptığı bir açıklamada anne ve babasının da tiyatroya çok meraklı olduğunu aktaran Tilmaç, “Her yerde mutlaka bir oyun oynuyorlardı. Annem bana hamileyken ben sahneye çıkmışım. O yüzden sahne hayatım biraz daha fazla.” ifadelerini kullanmıştı.
“Oyunculukta Münir Özkul ve Gazanfer Özcan’dan etkilendi
Sümer Tilmaç, yaşamı boyunca 63 tiyatro oyununda sahne aldı. Sadık Şendil tarafından yazılan “Yedi Kocalı Hürmüz” eserinde de rol alan usta oyuncu, yine Şendil’in kaleme aldığı “Kanlı Nigar” oyununda ise başrolleri Münir Özkul ve Altan Karındaş ile paylaştı.
Oyunculukta en fazla Münir Özkul ve Gazanfer Özcan’dan etkilendiğini her fırsatta dile getiren sanatçı, sinemada ilk olarak 1966’da Tanju Korel ile Sibel Göksel’in başrolü paylaştığı “Eşkıya” filminde rol aldı.
Oynadığı filmlerde birçok kez kötü adam karakterini canlandıran sanatçı, yaptığı bir açıklamada, bu konudaki düşüncelerini şöyle dile getirmişti:
“Almanlarla, Fransızlarla, İtalyanlarla, Amerikanlarla filmlerde oynadım. Fransızların vodvil tiyatrosunun biraz içindeyim. Fransızlar bütün aktörlere ‘komedyen’ der. Bizdeki komedi anlayışı ise farklıydı. Biraz yamuk olacaktınız, kulağınız başka bir yerde, gözünüz şaşı olacaktı. Biz bunlara gülerdik, böyle algımız vardı. O nedenle o zamanlar bana kötü adam rolünü layık gördüler. Neyse ki bu durum yavaş yavaş değişiyor. Kötü adam rolleriyle başladım, şimdi ise böyle devam ediyor. Yarın bakarsınız tekrar kötü adam rollerine dönerim. Bu durum, oyuncu olmanın gerektirdiği bir zorunluluktur. Şimdi kötü adam rollerini oynayanlara bakıyorum ve hiçbirini beğenmiyorum.”
Sanatçı, 1993-1997 arasında yayımlanan ve büyük beğeniyle izlenen “Süper Baba” dizisinde canlandırdığı rolle dikkati çekti.
“Reis Bey”, “Kuruluş Osmancık”, “Osmanlı Cumhuriyeti”, “Meraklı Köfteci”, “Vatandaş Rıza”, “Ah Güzel İstanbul”, “Gırgıriye”, “Kılıbık”, “Damga”, “Acı Dünyalar”, “Kahpe Bizans”, “Hemşo” ve “Çakallarla Dans” adlı yapımlards da oynayan sanatçı, 210’dan fazla film ve dizide rol aldı.
Kalp krizi sonucu vefat etti
“Karaoğlan” adlı televizyon dizisinde de oynayan sanatçı, “Son” filmindeki rolüyle 2002’de verilen 7. Sadri Alışık Ödülleri’nde “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” ödülünü aldı.
Kendi yazdığı “Ispanaktan Nağmeler” adlı film için 2005’te yönetmen koltuğuna oturan usta oyuncu, filmin başrolünü de kendisi üstlendi.
Sümer Tilmaç, 2010’da vizyona giren, Murat Şeker’in yönetmenliğini üstlendiği “Çakallarla Dans”‘ın ardından aralarında “İkizler Firarda”, “Şenlikname: Bir İstanbul Masalı”, “Pak Panter”in de olduğu filmlerde rol aldı.
Katıldığı bir düğünde geçirdiği kalp krizi sonucu 12 Haziran 2015’te hayatını kaybeden sanatçı, vefatından önce “Polis Akademisi: Alaturka” ile “Zilin Sesi” filmleri için kamera karşısına geçti.
Tilmaç’ın cenazesi Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Usta oyuncunun kardeşi Ata Tilmaç da Almanya’da geçirdiği kalp krizi sonucu 2007’de hayata veda etmişti.
Yaşamını, “Sümerce” adlı oyununda işledi
Hayat hikayesini eğlenceli bir dille kaleme alan Tilmaç, vefatından kısa bir süre önce,”Sümerce” adlı komedi oyununu sanatseverlerle buluşturdu. Sahnedeki 50. yılını da Sümerce ile kutlayan sanatçı, oyuna ilişkin şu değerlendirmeyi yapmıştı:
“Anılar, yaşanmışlıklar enteresan. Bir şeyler kötüymüş gibi yaşanıyor fakat aradan zaman geçtiğinde mizah oluyor. Bizim de öyle oldu. Bir zamanlar meşakkat diye yapılan her şeyi, bugün bakıldığında aradan geçen zaman içinde çok başka noktalarda düşünmeye başlıyorsunuz. O da çok güzel oluyor.”
Tilmaç, kendisine hep, “Anılarını yazar mısın?” diye sorulduğunu aktararak, “Ben de onlara hep şöyle bir cevap verdim: Yazmak yerine sahnede bunu anlatmak istiyorum. İyi ki de öyle demişim ve öyle yapmışım.” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Karakter oyuncusu olarak canlandırdığı her rolle akıllarda yer edinen sanatçı, katıldığı bir televizyon programında, oyunculuğun emek işi olduğuna işaret ederek şunları kaydetmişti:
“Benim de hoşuma giden, unutamadığım filmler hangileri diye sorduklarında, ‘Para alamadığım filmler.’ diyorum. Bizim kaderimizde böyle bir şeyler var. Biz bu işten para kazanmaya değil, bu işi yapmaya gelenlerdeniz. Bunu da yüreklilikle söylüyorum. Tabii ki hayatımızı idame ettirmek anlamında para kazandığımız işler de oluyor.”
Tony Curtis ve Anthony Quinn ile “Paralı Askerler” filminde rol alan sanatçı, vefatından 10 gün önce katıldığı bir televizyon programında oyunculuk yapmaktan duyduğu mutluluğu şu sözlerle aktarmıştı:
“Özellikle gençlerle beraberseniz ve hala oyunculuk yapıyorsanız, bu durum insanı gerçekten çok motive ediyor. Hayatın çok güzel bir sürecini yaşıyorsunuz demektir. Çünkü hala bir işi insanını yapabilmesi veya telefonunun çalıp bir filme çağırılması bizim yaşlarımızdaki oyuncular için önemli.”