Trakya’da hüküm süren medeniyetlerin izleri, Edirne Etnografya ve Arkeoloji Müzesi, Kırklareli Müzesi, Tekirdağ Arkeoloji ve Etnografya Müzesinde sergileniyor.
Selimiye Camisi’nin arkasında yer alan ve 1971 yılında kurulan Edirne Etnografya ve Arkeoloji Müzesindeki eserlerin çoğunu Yunan, Bizans ve Roma dönemi eserleri oluşturuyor.
Müzedeki değerli para koleksiyonları, heykeller, toprak ve cam kapların yanı sıra bahçesinde Traklardan kalan dolmenler, ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Edirne İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Soytürk, AA muhabirine, kentin bir açık hava müzesi olduğunu belirtti.
Kente “Sultanlar şehri, şehirler sultanı” betimlemesinin eksik kaldığını ifade eden Soytürk, “Zira Edirne sadece sultanlar şehri değil, imparatorlar ve krallar şehridir. Edirne’yi farklı ve üstün kılan medeniyetlerin kesişme noktası olmasıdır. Bu kesişme noktasında Odrislerden, Traklardan, Roma’dan, Bizans’tan ve en nihayetinde ecdadımız Osmanlılardan günümüze kadar gelmiş sayısız ulusların ve kültür değerlerinin harman olduğu bir şehirdir.” dedi.
Müzede pek çok medeniyete ait eser olmasına rağmen bahçedeki dolmenlerin çok ilgi çektiğini anlatan Soytürk, şöyle devam etti:
“Trakya denince ‘Traklar’, ‘Traklar’ denince de akla ‘dolmenler’ geliyor. Yerel halk arasında kapaklı kaya olarak da adlandırılan dolmenler, dik olarak konan büyük taş blokların üstüne aynı tür taşın kapatılmasıyla oluşturulmuştur. Bu anıtlar, milattan önce 12. yüzyıla tarihlendirilir ve 7. yüzyıla kadar gelmiştir. Günümüze ulaşan 70’e yakın dolmen tespit edilmiştir.”
Müzenin bahçesinde bazı önemli eserler olduğunu belirten Soytürk, “Girişte sütün başlıkları var, emzikli tören kabımız var, Çömlekakpınar İkiztepe tümülüsünden buluntularımız var. Trak mezar stellerimiz, Roma lahitleri, pişmiş toprak lahitimiz, Makedonya kulesinden elde ettiğimiz Roma yazıtları var, bronz hidralar var. Kentimize gelip önce Osmanlı eserlerini gören konuklarımız, ardından Edirne’nin kuruluşundan bugüne arkeolojik eserleri de müzenin bahçesinde ve içerisinde görüyor.” diye konuştu.
Kırklareli Müzesinde Trakların folklorik unsurları ilgi çekiyor
Kırklareli İl Kültür ve Turizm Müdürü Veli Şen de Kırklareli Müzesinde 7 bin 101 eserin bulunduğunu söyledi.
Trakya’nın Asya ile Avrupa arasında çok özel bir yerde, farklı uygarlıkların kültürlerin geçiş noktasında bulunduğunu ifade eden Şen, şunları kaydetti:
“Çok zengin bir coğrafyada bulunduğumuzu söylemek istiyorum. Traklar özellikle antik dönemde yaşamış güçlü bir topluluk. Özellikle savaşçı kimliği ön planda. Şu anki Bulgaristan, Yunanistan ve Trakya’yı içine alan bir bölgede uzun yıllar hüküm sürmüşler. Traklar savaşçı bir toplum olduğu için kültürel zenginlikleri de buna göre şekillenmiş bir toplum diyebiliriz ayrıca Trakların o dönemin paganizm anlayışına uygun olarak dini inanç sistemi yine ritüelleri ve folklor özelliklerinin olduğunu açıkça görmekteyiz ve müzemizde teşhir edilen eserlerde bunu özellikle görmemiz mümkündür.”
Şen, Vize Antik Tiyatrosu kazılarında çıkan rölyeflerin, Aşağıpınar, Kanlıgeçit, Demirköy Fatih Dökümhanesi kazılarında bulunan eserlerin ve Traklara ait tümülüs kazılarında ortaya çıkan eserlerin dikkat çektiğini vurguladı.
Yılda ortalama 15 bin ziyaretçi çektiğini ifade eden Şen, müzenin yeni tip koronavirüs salgını döneminde ziyaretçi sayısının doğal olarak azaldığını kaydetti.
Trakların şehri Hera’dan çıkan eserler Tekirdağ’daki müzede
Tekirdağ Arkeoloji ve Etnografya Müzesinde, Heraion-Teikhos (Hera’nın Şehri), Malkara’daki Çavuşköy ve Marmaraereğlisi’ndeki Perinthos antik kentlerindeki kazılarda Traklara ait ortaya çıkarılan pek çok eser ilgi çekiyor.
İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu da antik kentlerdeki kazılarda ortaya çıkarılan ve müzede sergilenen eserlerin Trak medeniyetine ışık tuttuğunu söyledi.
Trakları merak edenlerin müzelerini mutlaka ziyaret etmeleri gerektiğini ifade eden Hacıoğlu, “Tekirdağ’ı Traklar konusunda farklı kılan Türkiye’de tek Trak şehir yerleşim yeri kazısının burada yapılıyor olmasıdır. Hera’nın Şehri dediğimiz alanda 20 yıldır kazı çalışmaları Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Neşe Atik tarafından yürütülüyor. Burasının ören yeri olması ile ilgili de çalışmalarımız devam ediyor. Müzede en çok dikkat çeken eser kazılarda bulunan kral mezarıdır. Burada bu mezar aynı şekilde görülebiliyor.” diye konuştu.
Hacıoğlu, Trak krallarından Kersopleptes’e ait mezar, ilaç yapımında kullanılan fırın, sikke, silah ve kabartmaların da bulunduğu eserlerin müzeyi ziyarete gelenleri adeta tarihe yolculuğa çıkardığını vurguladı.
Trakların döneminin önemli medeniyetleri arasında sayıldığını belirten Hacıoğlu, “Traklar günümüzden 600 yıl öncesine kadar varlıklarını devam ettirdi. Bu yapılan kazı çalışmaları ve araştırmalarla Trakların yaşantısı ile ilgili bilgilere, belgelere ulaşmaktayız ve bunları da arkeoloji müzemizde yerli ve yabancı turistlerin hizmetine sunuyoruz. Bu müzenin en önemli özelliği Traklara ait izlerin burada sergileniyor olmasıdır. O yüzden buraya bilinçli ziyaretçiler geliyor. Ziyaretçiler bu bölgeye adını veren Trak medeniyeti ile ilgili bilgi ve belgeye ulaşma imkanı bulmaktadır.” dedi.