İlk Türk sinemacı, yapımcı ve yönetmen Fuat Uzkınay’ın vefatının üzerinden 65 yıl geçti.
Uzkınay, 1888’de Üsküdar’da dünyaya geldi. İstanbul Erkek Lisesi’nden sonra İstanbul Üniversitesi Fizik-Kimya Bölümü’nden mezun olan Uzkınay, öğrencilik yıllarında İstanbul Erkek Lisesi’nde dahiliye memurluğu yaptı.
Türkiye’de sinemaya olan ilginin artmasıyla Uzkınay’ın da dikkatini çeken sinema sanatı, onun dahiliye müdürlüğü yaptığı okulda öğrencilere sinemayı tanıtan ve öğreten dersler vermesini sağladı.
Türk sinemasında ilk kez film çeken kişi oldu
Uzkınay, kamera kullanımını Sigmund Weinberg’ten öğrenerek, 1914’de ise Seden Kardeşler ile Milli Sinema adı verilen Sirkeci’deki Ali Efendi Sineması’nın işletmeciliğine başladı.
Birinci Dünya Savaşı’yla orduya katılan Uzkınay, 14 Kasım 1914’te Rus işgalinin sembollerinden kabul edilen Yeşilköy’deki Rusların yaptığı abidenin yıkılışını kameraya alması için ordu tarafından görevlendirildi.
Uzkınay, 14 Kasım 1914’te, cumartesi günü Ayastefanos’taki Rus Abidesi’nin yıkılışını 150 metrelik filme çekerek, Türk sinemasında ilk kez film çeken kişi oldu. Bu filmle, Türk sinemasının doğum yıl dönümü olarak kutlanmaya başlandı.
Türk sinemasının ilk konulu filmini tek başına tamamladı
Dönemin Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşa’nın emriyle kurulan Merkez Ordu Sinema Dairesi’nde (MOSD) Weinberg’in yardımcılığına atanan Uzkınay, “Anafartalar Muharebesinde İtilaf Ordularının Püskürtülmesi”, “Harbiye Nazırının Kıta Teftişi”, “Çanakkale Muharebeleri”, “Von der Goltz Paşa’nın Cenaze Merasimi” gibi pek çok belge ve haber filmi çekti.
Uzkınay, 1916’nın sonlarında Sigmund Weinberg ile uzun metraj bir sinema filmi yönetmeye başladı. “Leblebici Horhor” oyunundan sinemaya aktarılmaya çalışılan aynı isimli yapım, başrol oyuncularından birinin ölmesi nedeniyle yarım kaldı.
Benliyan Topluluğu’nun bir başka oyunu “Himmet Ağa’nın İzdivacı”nı kameraya almaya çalışan yönetmen, filmi çektiği dönemde oyuncuların askere çağrılması nedeniyle çekimlere ara verse de savaştan sonra Türk sinemasının ilk konulu filmini tek başına tamamladı.
MOSD ve Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’nin sinema çalışmaları ile araçlarının Malul Gaziler Cemiyeti’ne devredilmesinin ardından Uzkınay, cemiyetin sinema çalışmalarının başına getirildi. Bu dönemde çekilmeye başlayan uzun metrajlı filmlerde görüntü yönetmenliği yapan Uzkınay, işgal yıllarında yapılan protesto gösterilerini kameraya aldı.
Malul Gaziler Cemiyeti’nin sinemayla ilgili arşivinin devredildiği Ordu Foto Film Merkezi’nin başına geçen Uzkınay, 1953’e kadar bu kurumda çalıştı.
Yönetmen, emekli olduktan 3 yıl sonra, 29 Mart 1956’da İstanbul’un Göztepe semtinde 68 yaşındayken hayata veda etti.
Ankara’da bulunan Kara Kuvvetleri Foto Film Merkezi’nin bir stüdyosuna hizmetlerinden dolayı Uzkınay’ın adı verildi.
“Uzkınay, her şart altında Türk sinema tarihinin mihenk taşlarından biridir”
Sinema yazarı ve araştırmacı Dr. Mustafa Çetin, “Fuat Uzkınay ve İlk Filmimize Dair” başlığıyla kaleme aldığı makalesinde, Uzkınay’ın Türk sineması için önemini şöyle anlattı:
“Fuat Uzkınay, her şart altında Türk sinema tarihinin mihenk taşlarından biridir. Sadece ilk Türk filmini çekmiş olması ile değil pek çok konuda öncülüğüyle sinemamızda önemli bir yeri vardır. Uzkınay, ilk Türk yönetmeni olması, Türk sinemasının askeri alandan sivil alana geçişine şahitlik etmesi ve ciddi katkılarda bulunması, okulda ilk film gösterimini gerçekleştirmesi, ilk görüntü yönetmenlerimizden olması, Kurtuluş Savaşı’na dair belgeseller çekmesi, Sirkeci’de, Anadolu yakasında, özellikle Üsküdar’da ilk sinema salonlarını açması ve işletmesi gibi pek çok konuda öncü sıfatı taşımaktadır.”
Görev aldığı bazı filmler
Uzkınay’ın yönetmenliğini üstlendiği filmler arasında, “İzmir Zaferi”, “Zafer Yollarında”, “Vahidettin’in Biat Merasimi”, “Himmet Ağa’nın İzdivacı”, “Çanakkale Muharebeleri”, “Esir İngiliz Generali” ve “Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı” bulunuyor.
“Bican Efendi’nin Rüyası”, “Mürebbiye”, “Binnaz” ve “Bican Efendi Mektep Hocası”, Uzkınay’ın yapımcılığını yaptığı filmlerin arasında yer alıyor.